2000’li yıllarda bir liseye atamam yapılmıştı. Derslere girmeye başladım. 2 hafta ders işledikten sonra bir öğrenci parmak kaldırdı.
Söz verdim kendisine. “Hocam bu ders üniversitede çıkıyor mu?” “Hayır” derken “ne oldu, hayırdır” dedim. Hocam, “Madem üniversitede çıkmıyor. O zaman niye bu dersi işliyorsunuz? Bizi serbest bıraksanız da biz, dersinizde bizim için hayat memat meselesi olan üniversiteye çalışalım, test çözelim” “Başka zamanınız yok mu?” diye sordum. “Zamanımız yok, bu ders zaten sınavda çıkmıyor. Üstelik diğer okulların Din Kültürü öğretmenleri bu dersi işlemiyor.” Diğer okulların öğretmenleri işlemiyor deyince şaşırdım. “Olur mu ? Öyle şey, işlerler. Size yanlış bilgi verilmiş” dedim. Ardından sınıfa sordum, “siz de mi böyle düşünüyorsunuz? Diye sordum. Sınıf hep birlikte “ Evet” korosu tuttular. “Mubarekler! Zamanımız yok diyorsunuz. Az önce öğle arasında top oynuyordunuz. Zamanı olmayan biri top oynar mı? Dedim. “ Ama hocam o top. O ayrı, bu ayrı” dediler. Sonra başladık sınıfla diyaloğa:
-Tamam dersi işlemeyelim. Peki bu davranış doğru mu?
-Evet, doğru. Çünkü bu ders üniversitede çıkmıyor.
-Bir devlet dairesine gitseniz. Oradaki memur o anda yapabileceği işi ertesi gün gel dese, hoşunuza gider mi?
-Gitmez. Yaptığı doğru değil.
-Peki ben ders işlemeyip kürsüde otursam doğru yapmış olur muyum?
-Ama aynı şey değil ki.
-Sonuçta o da görevini yapmayacak, ben de… Bu ders ihtiyaç ya da değil devlet koymuş, işlenmesi gerekmez mi? Görevimi yapmamı istemeyerek bana kötülük yapmış olmuyor musunuz? Peki ben bu parayı nasıl helal ettireceğim.
-Ama hocam.
-İşlenmeyen yerden nasıl soru soracağım?
-Ya soru verin, ya da kitabın belirli yerinden sorumlu tutun.
-O zaman sınavdan düşük alan arkadaşımız “ Hocam zaten ders işlemediniz” dese ben ne diyeceğim?
-Sizin için her şey menfaat mı?
-Evet
-Şu anda geçiminizi kim sağlıyor?
-Babamız
-Doğru babanız harçlığınızı veriyor, bakımınızı üstleniyor. Siz göreve başladıktan sonra babanıza ihtiyacınız kalmadığı bir ortamda babanız yatalak olsa, artık size faydalı olmasa, onu alıp dışarı koymak gerekir. Çünkü babanızın artık yük olmaktan başka faydası yok. Öyle değil mi?
-Ama hocam aynı şey değil ki.
Ön sıralarda oturan bir kız öğrenci söz aldı. “Hocam teşekkür ederim . Aynı şey. Biz hoşa gitmese de dersimizi işlemeye devam edelim” dedi. Kaldığımız yerden derse koyulduk. Öğrenciler sesini çıkarmadı ama çok da hoşlarına gitmedi.
Dersten çıktıktan sonra öğretmenler odasına gittim. Durumu, odada olan öğretmenlerle paylaştım. Çocukların düştüğü durumu ve değer yargılarını anlatmaya çalışırken farklı branştan öğretmenin bir tanesi, “ Hocam lise 2’nin ikinci döneminden itibaren hiçbir konu üniversite sınavında çıkmıyor. Ben de işlemiyorum. Bence öğrenciler haklı. Yapacak bir şey yok. ” Deyince şaşırıp kaldım.
Şimdi lisenin her kademesinde soru çıkıyor hele şükür… 10/11/2015
Söz verdim kendisine. “Hocam bu ders üniversitede çıkıyor mu?” “Hayır” derken “ne oldu, hayırdır” dedim. Hocam, “Madem üniversitede çıkmıyor. O zaman niye bu dersi işliyorsunuz? Bizi serbest bıraksanız da biz, dersinizde bizim için hayat memat meselesi olan üniversiteye çalışalım, test çözelim” “Başka zamanınız yok mu?” diye sordum. “Zamanımız yok, bu ders zaten sınavda çıkmıyor. Üstelik diğer okulların Din Kültürü öğretmenleri bu dersi işlemiyor.” Diğer okulların öğretmenleri işlemiyor deyince şaşırdım. “Olur mu ? Öyle şey, işlerler. Size yanlış bilgi verilmiş” dedim. Ardından sınıfa sordum, “siz de mi böyle düşünüyorsunuz? Diye sordum. Sınıf hep birlikte “ Evet” korosu tuttular. “Mubarekler! Zamanımız yok diyorsunuz. Az önce öğle arasında top oynuyordunuz. Zamanı olmayan biri top oynar mı? Dedim. “ Ama hocam o top. O ayrı, bu ayrı” dediler. Sonra başladık sınıfla diyaloğa:
-Tamam dersi işlemeyelim. Peki bu davranış doğru mu?
-Evet, doğru. Çünkü bu ders üniversitede çıkmıyor.
-Bir devlet dairesine gitseniz. Oradaki memur o anda yapabileceği işi ertesi gün gel dese, hoşunuza gider mi?
-Gitmez. Yaptığı doğru değil.
-Peki ben ders işlemeyip kürsüde otursam doğru yapmış olur muyum?
-Ama aynı şey değil ki.
-Sonuçta o da görevini yapmayacak, ben de… Bu ders ihtiyaç ya da değil devlet koymuş, işlenmesi gerekmez mi? Görevimi yapmamı istemeyerek bana kötülük yapmış olmuyor musunuz? Peki ben bu parayı nasıl helal ettireceğim.
-Ama hocam.
-İşlenmeyen yerden nasıl soru soracağım?
-Ya soru verin, ya da kitabın belirli yerinden sorumlu tutun.
-O zaman sınavdan düşük alan arkadaşımız “ Hocam zaten ders işlemediniz” dese ben ne diyeceğim?
-Sizin için her şey menfaat mı?
-Evet
-Şu anda geçiminizi kim sağlıyor?
-Babamız
-Doğru babanız harçlığınızı veriyor, bakımınızı üstleniyor. Siz göreve başladıktan sonra babanıza ihtiyacınız kalmadığı bir ortamda babanız yatalak olsa, artık size faydalı olmasa, onu alıp dışarı koymak gerekir. Çünkü babanızın artık yük olmaktan başka faydası yok. Öyle değil mi?
-Ama hocam aynı şey değil ki.
Ön sıralarda oturan bir kız öğrenci söz aldı. “Hocam teşekkür ederim . Aynı şey. Biz hoşa gitmese de dersimizi işlemeye devam edelim” dedi. Kaldığımız yerden derse koyulduk. Öğrenciler sesini çıkarmadı ama çok da hoşlarına gitmedi.
Dersten çıktıktan sonra öğretmenler odasına gittim. Durumu, odada olan öğretmenlerle paylaştım. Çocukların düştüğü durumu ve değer yargılarını anlatmaya çalışırken farklı branştan öğretmenin bir tanesi, “ Hocam lise 2’nin ikinci döneminden itibaren hiçbir konu üniversite sınavında çıkmıyor. Ben de işlemiyorum. Bence öğrenciler haklı. Yapacak bir şey yok. ” Deyince şaşırıp kaldım.
Şimdi lisenin her kademesinde soru çıkıyor hele şükür… 10/11/2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder