30 Kasım 2015 Pazartesi

Sınav sonuçlarını değerlendirme *

Anadolu’nun bir okulunda sorunlar artmış. Okul çevresi sorunları çözmek için duyuruya çıkar. Kim çözerse ona vermeyi kararlaştırır.
Sorunu çözerim diyenlerin sayısı 16 olunca okulun gerçek sahipleri taliplileri sınava tabi tutar. Kuralları belirler. 100 puan üzerinden sınava tabi tutar. Bu sınav okul sınavlarından farklı. Okul sınavlarında tüm soruları yapan öğrenciler sayısı ne olursa olsun 100 tam puan alırlar. Bu sınav toplam 100 puan üzerinden puanlar paylaşılacaktır. Kim ne kadar yüksek alırsa diğer sınava girecekler o derece düşük puan alacak.
Oluşturulan 16 ekip sınava tabi tutulur.  08.00- 17.00 arasında olan sınav 9 saat sürmüştür. Akşam 19.00-20.00 gibi sonuçlar açıklanır. Puan durumu şu şekilde:
-49.59, 25.30, 11.90, 10.80, 0.70, 0.50 şeklinde sıralanır.
Okulun yönetimi 4 yıllığına 49.50 puan alan öğrenciye verilir. Sınavı kaybedenlerin büyük bir çoğunluğu sınavda niçin başarılı olamadık özeleştirisi yapacağı yerde sınavdan önce olduğu gibi sınavdan sonra da en yüksek puan alanı eleştirmeye başlar:
- “Sınavda kopya çekmiştir.”
-“Sınavı hazırlayanlara rüşvet vermiştir.”
-“Sınavdan önce sınavı hazırlayanları tehdit etmiştir.”
-“49.50'nin karşısında 50.50' lik bir blok var. Bizim puan toplamımız daha fazladır.” şeklinde değerlendirmişlerdir.

Bu sınav sonucunu değerlendirmeyi görünce okul sınavlarına giren öğrencilerden başarısız olanların sınav sonuçlarını değerlendirmesi aklıma geldi:
-“Ben zaten çalışmamıştım.”
-“Ben onun kadar çalışsaydım ondan yüksek alırdım.”
-“Ben de kopya çeksem o puanı alırdım.”
-“Öğretmen o çocuğu zaten hep tutuyor. Biz üvey evladız zaten.”
-“Çalışmadığım yerden sordu.”
-“Bence sorular yanlıştı. Bu öğretmen soru sormayı bilmiyor.”
-“Anlatmadığı yerden sordu.”
-“Zaten dersi anlatamıyor.”
-“Sorduğu soruyu kendisine sorsak yapamaz.”
-“Bu yüksek puan alan inek gibi adam...”  şeklinde mazeret bulurlar.

Sonuçta anladım ki küçük çocukların mazeretiyle okul yönetmeye talip olanların sınav sonucunda buldukları mazeret ve gerekçe aşağı yukarı aynı.
Vücutça büyüyenler zihin ve beyin olarak fazla büyümüyor.
Büyükler, küçüklerin vücutça büyümüş şeklinden ibarettir.
Bu nasıl bir psikoloji böyle? Anlamak zor gerçekten. 13/11/2015

* 01/11/2015 genel seçimleri üzerine kaleme alınmıştır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder