Arkadaş ve dost insanoğlunun olmazsa olmaz ihtiyaçlarından biridir. İnsanoğlu hayatın cilvesi olarak zaman zaman bir çok sıkıntıya göğüs gerebilir. Çektiği sıkıntıları çözmek ya da anlatabilmek için çoğu zaman gerçek dostlara ihtiyaç duyar. Derdi ve sıkıntısı olduğu zaman insanoğlu “yapabileceğim bir şey var mı” diyecek dostlarını hep yanında görmek ister.
Çoğu zaman başına bir şey geldiği zaman insanın “ demek ki gerçek dostum yokmuş” serzenişinde bulunduğunu işitiriz. Büyüklerimiz 3 çeşit arkadaşlığın unutulmadığını söyler. Bunlar: Okul arkadaşlığı, hapishane arkadaşlığı ve asker arkadaşlığı. Eskilerde bu vefanın hep devam ettiğine şahit olurduk. Baba vefat etse de çocukları baba dostu diye zaman zaman ziyaretlerine giderdi.
Şimdilerde bu arkadaşlıkların yerini iş arkadaşlığı, sanal alem arkadaşlığı aldı. Telefonla görüşmemiz, sanal alemde yazışmamız bizi uzun süre oyalamakta ve yeterli görmekteyiz. Sıkıntını paylaştığın zaman bile sanal olarak geçmiş olsunla işler bitiriliyor. Çoğu insanın biraz yaşlandığı zaman, emekli olduğu zaman o gidip gelen, birlikte vakit geçirdikleri mutlu günlerden sonra yalnızlaştığına şahit oluyoruz. Okuldan gelirken yol kenarında duran birisini aracıma aldım, gideceğin yere kadar götüreyim diye. Adam bana ne iş yaptığımı sordu. Öğretmenim deyince, aman emekli olma dedi. Niçin deyince, “ ben sigortalar kurumundan emekli oldum.Telefonum gece gündüz aranırdı. Emekli olduktan sonra ne arayanım var, ne de soranım. Artık yalnızlara oynuyorum. Aman sen sen ol, sakın ola emekli olayım deme.” Yine mahallemde emekli olan birisi ile tanıştım. Zaman zaman otobüste karşılaşırız. Bir gün yanıma oturdu. Hoş beşten sonra nereden geliyorsun dedim. “Hocam ben emekliyim, emeklinin durumu belli değil mi? Her gün rutin yaptığımı yapıyorum. Her gün öğleye doğru vakit geçirmek ve kilo vermek amacıyla günlük 5 km yürüyorum. Akşama kadar Alaaddin tepesinde banklarda oturuyorum, bir de bir arkadaşın iş yeri var, onun yanına uğruyorum. Sonra evin yolunu tutuyorum. Zoruma giden ben 15 yıl gar’da bilet kestim. Şu gördüğün insanların çoğunun biletlerini ben verdim. Koca Konya’da beni tanıyıp nasılsın diye selam veren bir kimseye rastlamadım. Yalnızlık, aranmamak beni kahrediyor.” Gördüğünüz gibi adam dertli mi dertli. Bu gibi örneklere çevrenizde gerçekten çok rastlarsınız.
Şimdilerde bu arkadaşlıkların yerini iş arkadaşlığı, sanal alem arkadaşlığı aldı. Telefonla görüşmemiz, sanal alemde yazışmamız bizi uzun süre oyalamakta ve yeterli görmekteyiz. Sıkıntını paylaştığın zaman bile sanal olarak geçmiş olsunla işler bitiriliyor. Çoğu insanın biraz yaşlandığı zaman, emekli olduğu zaman o gidip gelen, birlikte vakit geçirdikleri mutlu günlerden sonra yalnızlaştığına şahit oluyoruz. Okuldan gelirken yol kenarında duran birisini aracıma aldım, gideceğin yere kadar götüreyim diye. Adam bana ne iş yaptığımı sordu. Öğretmenim deyince, aman emekli olma dedi. Niçin deyince, “ ben sigortalar kurumundan emekli oldum.Telefonum gece gündüz aranırdı. Emekli olduktan sonra ne arayanım var, ne de soranım. Artık yalnızlara oynuyorum. Aman sen sen ol, sakın ola emekli olayım deme.” Yine mahallemde emekli olan birisi ile tanıştım. Zaman zaman otobüste karşılaşırız. Bir gün yanıma oturdu. Hoş beşten sonra nereden geliyorsun dedim. “Hocam ben emekliyim, emeklinin durumu belli değil mi? Her gün rutin yaptığımı yapıyorum. Her gün öğleye doğru vakit geçirmek ve kilo vermek amacıyla günlük 5 km yürüyorum. Akşama kadar Alaaddin tepesinde banklarda oturuyorum, bir de bir arkadaşın iş yeri var, onun yanına uğruyorum. Sonra evin yolunu tutuyorum. Zoruma giden ben 15 yıl gar’da bilet kestim. Şu gördüğün insanların çoğunun biletlerini ben verdim. Koca Konya’da beni tanıyıp nasılsın diye selam veren bir kimseye rastlamadım. Yalnızlık, aranmamak beni kahrediyor.” Gördüğünüz gibi adam dertli mi dertli. Bu gibi örneklere çevrenizde gerçekten çok rastlarsınız.
"Sormuşlar bir bilgine...Dostluk nedir?
Demiş; paylaştın mı sevgini, korkunu, ümidini ve yenilgini,
verdin mi desteğini, sordun mu halini, yolladın mı yüreğini, ağladın mı onun gibi.
Demiş; paylaştın mı sevgini, korkunu, ümidini ve yenilgini,
verdin mi desteğini, sordun mu halini, yolladın mı yüreğini, ağladın mı onun gibi.
Hissettin mi DOSTLUĞU? Demiş diğeri.
Bilgin demiş ki!
Karşılığı olmadan verilir mi hiç yürekteki sevgi?
Dostluk dediğin; tek bir ruhun, iki ayrı bedende dirilmesi...
Dostluk kısa bir cümleyle tanımlanamayacak kadar derin bir kavramdır.Hayatta sahip olduğun en önemli şeylerden biridir dost.
Dostluk, zevklerin ve düşüncelerin uyuşmasıdır. Dostluk kişisel çıkar karşısında kurulan bir ilişki değildir. Hiç beklenmedik bir anında kalbine doğan sıcacık bir duygudur dostluk. Sevinçtir, üzüntüdür, anlamaktır, hatırlanmaktır, sonsuza dek olan arkadaşlıktır."
Niyetim dostluk üzerine bir yazı yazmaktı. Dost-dostluğun sözlük anlamı nedir diye sayfaları dolaşırken ismini ilk defa duyduğum ve yazısını okuduğum Nur KURT isimli yazarın yazısını görünce bir şey söylemeye gerek yok deyip enfes yazısının bir kısmını yukarıda alıntıladım.
Yalnızlık Allah’a mahsustur. Üzüntü ve sevinçte, hayatın her safhasında arayan ve aranan dostlarınız olması temennisiyle. 15/11/2015
Bilgin demiş ki!
Karşılığı olmadan verilir mi hiç yürekteki sevgi?
Dostluk dediğin; tek bir ruhun, iki ayrı bedende dirilmesi...
Dostluk kısa bir cümleyle tanımlanamayacak kadar derin bir kavramdır.Hayatta sahip olduğun en önemli şeylerden biridir dost.
Dostluk, zevklerin ve düşüncelerin uyuşmasıdır. Dostluk kişisel çıkar karşısında kurulan bir ilişki değildir. Hiç beklenmedik bir anında kalbine doğan sıcacık bir duygudur dostluk. Sevinçtir, üzüntüdür, anlamaktır, hatırlanmaktır, sonsuza dek olan arkadaşlıktır."
Niyetim dostluk üzerine bir yazı yazmaktı. Dost-dostluğun sözlük anlamı nedir diye sayfaları dolaşırken ismini ilk defa duyduğum ve yazısını okuduğum Nur KURT isimli yazarın yazısını görünce bir şey söylemeye gerek yok deyip enfes yazısının bir kısmını yukarıda alıntıladım.
Yalnızlık Allah’a mahsustur. Üzüntü ve sevinçte, hayatın her safhasında arayan ve aranan dostlarınız olması temennisiyle. 15/11/2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder