Başka ülkeleri bilmem,
bizim ülkemizde hemen hemen her seçim öncesi değişik adlar verilse de vatandaşa
af gelir. Kah imar affı, kah vergi borçlarını yapılandırma, borçların
faizlerini silme, kah taksitlendirme, kah trafik cezalarının ana parasını
yatırma vb aflar gelir. Örneklerini verdiğim bir kısım bu aflara dikkat edersek
görevini yapmayan, kurallara uymayan kişilere af var, onları koruyup kollama
var. Farkındaysanız zamanında borcunu ödeyen, vergisini veren, evini-barkını
belediyesinden izin almak suretiyle yapan, aracını trafik kurallarına göre
süren, ceza aldığı zaman zamanında yatıran vatandaş yok bu aflarda.
Benim bu aflardan
anladığım günümüz devletleri, en azından kendi devletim kanun ve kural
tanımayanları koruma görevi yapıyor. Vatandaş olarak zamanında yapması
gerekenleri yapmayan kişileri koruyup kolluyor. Sanki dürüst vatandaşa, “Sende
kural tanımasaydın, bugün seni de gözetirdim, bir daha sen de böyle yap.
Vergini zamanında yatırma, evini kaçak yap, otobandan para ödemeden kaç…senin
de yanında olurum” demek istiyor. Çünkü bunun Türkçesi bu.
Toplumsal barış veya
vatandaşa kolaylık olsun diye yapılan bu tür aflar bırakın toplumsal barışı
sağlamayı, dürüst vatandaşı kaybetmeye namzettir. Bu, devletin şanına, adalet
anlayışına terstir, kötüyü korumaktır. Zamanında görevini yapmayan bir devlet
anlayışını göstermektedir. Verenden alan, vermeyenden almayan devlettir bu.
Devletin bu yaptığını görünce “Kimsenin yaptığı yanına kar kalmaz” sözünün
havada kaldığını görüyorum ben. Maalesef kim ne yapmışsa yanına kar kaldığı
gibi ödüllendiriyor. Sanırım bu söz “Sen bu dünyada ne yaparsan yap, istersen bunu
kar say, öbür dünyada görürsün gününü” anlamında öbür dünya için söylenir.
Adaleti olmayan bu dünyada gördüğüm, bu dünyada yapanın yanına kar kaldığı şeklinde…
Siyasilerimiz seçimlere
giderken verecekleri affı versin, bir defa da kurallara uyan, ceza almayan,
vergisini zamanında veren, devlete borcu olmayan vatandaşlar için bir şeyler
yapsalar onların alınlarından öpeceğim, helal olsun size diyeceğim. Bir tanesi
çıkıp dese ki “Vergi borcu olmayan vatandaşa şu kadar ödül veriyorum, onlara
önümüzdeki yıl ödeyecekleri vergiden yüzde şu kadar indirim yapıyorum…” dese işte
benim devletim, işte benim siyasim, işte bizim adalet anlayışımız diyeceğim.
Maalesef bugüne kadar böyle bir şey ne duydum, ne işittim, ne de olacağa
benziyor.
Gönlümdeki devlet; devleti
kandırmayan, devlete karşı yükümlülüklerini yerine getiren iyi vatandaşı
koruması, nefesini kural tanımazların ensesinde hissettirmesidir. Böyle
yapmazsa insanların adalete olan güvenleri sarsılır. Devleti veya devleti
yöneten siyasilerimizde bu duyarlılığı görür müyüz bir gün? Ancak balık kavağa
çıkarsa belki… Biz yine “Adaletin bu mu dünya?” demeye devam edeceğiz bu gidiş ve bu anlayışımızla...