20 Haziran 2018 Çarşamba

Dünya Mülteciler Günü mü yoksa Utanç Günü mü?


Belirli gün ve haftaların sayısını bilmiyorum. Zira her güne mahsus bir gün var. Bazı gün ve haftaların kutlanmasını ve anılmasını anlıyorum.  Bazılarının ismini duyunca böyle de gün mü olur diyesi geliyor insanın. En azından ben öyle diyorum. Mesela Dünya Mülteciler Günü. Bugün haberleri izlerken kulağıma çaldı böyle bir gün. Cehaletime verin. 2001 yılından beri her yıl 20 Haziran gününün Dünya Mülteciler Günü olarak anılmakta olduğunu bu vesileyle öğrenmiş oldum. Az bir araştırmayla daha ne günlerimiz olduğunu -şayet siz de benim gibi bilmiyorsanız- öğrenmiş olursunuz. Neyse konum tüm günler değil. Gelelim mülteciler gününe…

“Dünyadaki mültecilerin durumunu, problemlerini kamuoyuyla paylaşmak ve bu konuda bir bilinç oluşturmak için 20 Haziran gününün Dünya Mülteciler Günü olarak belirlenmiş. Zira BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin verilerine göre dünyada mülteci sayısı 65,3 milyona ulaşmış. Rakama bakıp hizaya gelelim. Birçok ülkenin nüfusundan daha fazla bir nüfus dünyanın değişik ülkelerinde memleketlerinden uzak mülteci durumunda.

Merak ediyorum bugüne mülteciler günü mü denmeli, yoksa utanç günü mü? Bence utanç günü daha uygun, eğer böyle bir gün olacak ve anılacaksa. Sonra neyin bilinci oluşturulacak böyle bir gün vesilesiyle? Kiminle paylaşılacak mültecilerin durumu? 65 milyon insanı mülteci durumuna düşüren egemen güçler “Biz savaş vb nedenlerle bu kadar kişiyi mülteci durumuna düşürdük, daha fazlasına gücümüz yetmedi. Haydi böyle bir durumu anın” demektir bu. Eğer bir bilinç oluşacaksa bu savaşları çıkartanların, ülkeleri kaos ve iç savaşa sürükleyen egemen güçlerde böyle bir bilinç oluşturmak lazım. Çünkü halkların ne suçu var? Sonra halk bilinçlenince ne olacak? Halkların elince mültecilerin durumunu çözmek için sihirli değnek yok: Ne imkanları var, ne de güçleri! Bu işi çözecekse yine dünyayı modern kavimler göçü haline getiren süper devletler çözecek.

Ne ala dünyada yaşıyoruz. Önce ülkelerde savaş çıkartıp insanları mülteci haline getiriyor, ardından onları anmak için gün ihdas ediyoruz. İsterseniz diğer bazı gün ve haftalara da bir göz atalım. İnanın bugünden farklı değil.

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Gününü ele alalım. Bugün de mülteciler günü gibi. Önce insanlara eziyet ve işkence yapıyoruz. Sonra günlerini icat ediyoruz. Tütün ve sigarayı piyasaya sürüyor, insanları bağımlı hale getiriyoruz. Sonra gelsin 31 Mayıs Dünya Sigarasız Günü. 4 Ekim’de de Dünya Hayvanları Koruma Günü olarak anılıyor. Örnekleri çoğaltabiliriz. Verdiğim birkaç örnekten anlaşılacağı gibi her türlü eziyet ve kötülüğün elebaşı insanın kendisi. Önce kendi eliyle sorun üretiyor. Sonra ihdas ettiği günler dolayısıyla laf olsun diye anma programları yapıyor, beyanatlar veriyor.

Bir an için diyelim ki bugünler vasıtasıyla kötülük ve işkence yapan insanoğlu hatalarıyla yüzleşiyor, pişmanlık duyuyor. Eğer böyle bir niyet varsa buna eyvallah derim. Ama gördüğüm kadarıyla kendi ellerimizle ürettiğimiz problemleri çözmekten ziyade sadece anıyoruz. Eğer devletler samimi ise 2001’den beri Dünya Mültecileri anlıyormuş. Bugüne kadar kaç tane mülteciyi memleketine geri gönderdik? Maalesef gönderilmediği gibi her yıl mülteci durumuna düşen insanların sayısı kartopu gibi artıyor. O yüzden bugüne bırakalım Mülteciler Günü değil de Utanç Günü denmeli…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder