Okullu
olup da sınavlarda kopya çekmeyenimizin sayısı yok denecek kadar azdır. Hele yıllar
geçer, iyi bir iş yapmışçasına bu işi ballandıra ballandıra anlatanları da
görürsünüz.
Kopya
çekmekle iyi bir şey mi yapmış oluruz? Burada kul hakkı ve aldatma yok mu? Ya da
hırsızlıkla arasında fark var mı?
Kanaatimce
bu iş gizlice yapıldığına göre kopyanın iyi bir şey olmadığında hepimiz hem
fikiriz. Niçin iyi bir şey değildir? Çünkü;
1.Kopya
çeken kişi hak etmediği bir notu haksız yere almıştır.
2.Aldığı
notla yarıştığı emsallerinin önüne geçerek kul hakkına sebebiyet vermiştir.
3.Emsalleri
sınav öncesi harıl harıl ders çalışırken o, cırcır böceği gibi gününü gün
etmiştir.
4.Sınavını
okuyanı “Ben bu sorduğun soruları biliyorum. Hafızama yerleştirdim. İşte
cevaplar” diyerek aldatmıştır.
5. Başkasının
eşyasını çalmaya hırsızlık diyorsak burada da bilgi hırsızlığı vardır. Hatta
hırsızlığı kişi, belki ihtiyacından dolayı yapmış olabilir. Kopya çekmede
ise bir mecburiyet yoktur. Çünkü her sınavın mutlaka telafisi vardır. Birine
çalışamayan diğer sınava hazırlanabilir.
Kopya
çekmenin olumsuz yönlerini çoğaltabiliriz. İşin garibi maddi hırsızlığı ayıp
karşılarız. Fakat kopya çekmeyi masumane bir durum gibi değerlendiririz. Haydi
çekildi. Bakıyorsun kopyacı yıllar sonra anlatıyor. Dinleyenlerden hiçbir tepki
de olmuyor. Anlatan kişi de iyi bir şey yapmışçasına döktürüyor. Halbuki Allah
Teala; “ Zulüm dışında kötülüğün anlatılmasını Allah sevmez.” buyurmaktadır. Mazeretimiz
de hazır: “Efendim çekmeyen mi var. Herkes çekiyor. Çalışamamıştım vs.” gibi
gerekçelere sığınırız. Ortaokul ve lise sıralarında kopyaya zaman zaman
başvuran çoğu insan bugün bazı kopya skandallarına tepki gösteriyor. Haksız
kazanç diye değerlendiriyoruz. Haksızlığa tepki göstermek en doğal hakkımız.
Fakat eğri oturup doğru konuşalım. Bu konuda hepimiz ne kadar masumuz.
Hırsıza
nasıl ki kilit çare değilse kopya çekmeye de çare yoktur. Çekmek isteyen
gözünün içine baka baka çekebiliyor, insanın zaaflarından faydalanarak. Aslında
uyuttum, kandırdım diye düşünüyor. Ah bir bilse ki kendisini kandırdığını.
Bir
de kopya çekmek isteyenlere teşne olanlar var. Bunlara da yazık. Devlet adına,
kamu adına, başkasının adına görev yapıyorlar. Keşke bilseler ki, yaptıkları
görevin bir emanet olduğunu. Emanete ihanet ettiklerini. Güneydoğu’nun
bir ilinde 2001 yılında önemli bir
sınava girmiştim. Sınavın son 15 dakikasına gelinceye kadar kimseden çıt yoktu.
Sadece gözetmenlerin kendi arasında fısıldaşmaları rahatsız ediyordu. “Biraz
susar mısınız” deyince sustular. Hatta biri özür diledi. Diğeri kinli kinli
sınav boyunca beni dikizledi. Son 15 dakika kala, “ 65.soruyu kim, ne
işaretledi?” sorusu kulağıma geldi. Soruya cevap verenler birbirini izledi.
Gözetmenler; “Sınavdayız, ne oluyor” dese belki de konuşanlar susacak. Maalesef
öyle bir ses işitmedim.
Masum
kabul ettiğimiz kopyalardan iş, çete ve rant işine döndü. Yetkililer merkezi
sınavlarda tepeden tırnağa yoklayarak alıyorlar sınava. Cebimizdeki parayla
bile almıyorlar içeri. Dışarıdaki emanetçileri kazandırıyoruz. Sonra da
basıyoruz çığlığı: Olmaz ki bu kadar diye. Artık kimse kimseye güvenmiyor.
Ceremesini de masum insanlar çekiyor.
Kopya
çekmeyi de hırsızlık gibi hatta daha ilerisi kabul etmek için daha nelerin
olması gerekir, ey aklı selim sahipleri? 14/12/2015