Yazılı
ve görsel medyada çoğu zaman şöyle ifadeler okur ya da izleriz: Falan kimse
kovuldu, falanın işine son verildi, falan başarısız bulunduğu için görevinden
el çektirildi, falan görevden alındı; yerine falan atandı, falanın istifası
istendi...gibi. Genelde bu şekil işine son vermeler futbol kulüplerini
çalıştıran teknik direktörlerde görülür. Pek azı için "Falan kulüp teknik
direktörüyle yollarını ayırdı" denir.
"Kovuldu"
veya "...yollarını ayırdı" cümleleri sonuçları itibariyle aynı anlamı
ifade etmesine rağmen "yollarını ayırdı" sözü bana daha hoş ve güzel
bir üslup gibi geliyor. "Kovuldu" sözü kim olursa olsun insan onurunu
zedelerken "yollarını ayırdı" sözü insanın onurunu korumaktadır.
Futbol
takımlarında sıkça görmeye alıştığımız "kovuldu" ağzı son zamanlarda
"görevden alındı" şeklinde devlette de görülmeye başlandı. Kimse
kusura bakmasın ama ben bu şekil bir üslubu tasvip etmiyorum. İster bürokraside
ister kulüp veya diğer işletmelerde görev yapan kişi, başarılı olamayınca veya
üstü ile uyum içerisinde çalışamayınca görevden alınacak ve devlette devamlılık
esastır prensibince yerine biri atanacaktır. Nasıl ki mahkeme kadıya mülk
değilse herhangi bir koltuk da kişilere mülk değildir. Böyle durumlarda
"görevden alındı" açıklaması yapılacağına "Falan kurumda nöbet
değişimi yaşandı" dense daha şık olmaz mı? Ya da böylesi durumlarda istifa
mekanizması işlese daha iyi değil mi?
Bu
hoş olmayan üslupta bir sorumlu arayacaksak fail tek kişiden ibaret değil
elbet. Görevden alma yetkisini kullanan ile görevden alınan. Buna, haberi veren
basını da dahil edebiliriz. Alt-üst yönetici arasında bir uyum yoksa veya alt
yönetici büyük bir pot kırmış ve koltuğu tartışılır noktaya gelmişse alt
yöneticiye düşen istifa etmesidir. Ama bizde bu tek taraflı istifaya pek
başvurulmaz. Çünkü istifa edildiği takdirde koltuğundan kaynaklanan kazanılmış
hakları kaybetmekle karşı karşıya olunur. Bundan dolayıdır ki istifa edilmez.
Halbuki kişinin kendi onurunu koruması, kazanılmış haklardan daha önce gelir. Bürokrat
veya bir kulüpte teknik direktör olarak çalışan kişiler istifa etmeyince üst
yöneticiler veya atamaya yetkili makamlar görevden alma hakkını kullanıyorlar.
Bu durum da kırgınlığa sebebiyet veriyor. Bence görevden almalarda özellikle
görevinden alınan kişileri rencide etmeyecek orta bir yol bulmamızda fayda
vardır.
Burada
ABD ile İngiltere arasında ortaya çıkan büyükelçi krizinden kısaca bahsetmek
istiyorum. ABD’de görev yapan İngiliz büyükelçinin ABD başkanı hakkında “beceriksiz”
dediği e-posta gönderileri basına sızınca Trump da büyükelçi hakkında “aptal ve
sersem” kelimelerini kullandı. İngiliz hükümeti, büyükelçilerinin arkasında
durdu. ABD, büyükelçiyi istenilmeyen kişi olarak ilan etti. İki devlet arasında
krize sebebiyet verebilecek bu sıkıntıyı İngiliz büyükelçi “ABD’deki görevinden
istifa ettiğini” açıklayarak çözmüş oldu. İngiliz hükümeti büyük bir gafa imza
atan büyükelçisinin istifasını istemedi ve onu görevden alma yoluna gitmedi.
Büyükelçileri de üzerine düşen görevi yerine getirdi. İngiliz hükümeti,
büyükelçinin e-postasını basına sızdıranı arıyor şimdi. İngiliz siyaseti
dedikleri herhalde böyle bir şey olsa gerek.
Gördüğünüz
gibi olayın çözümü çok basit: İstifa… Gerçi istifa sadece İngilizlere has
değil, tüm Batı ülkelerinde sıkça kullanılmaktadır. Örnek alsak iyi olacak.
*03/08/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
*03/08/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.