Personeline "Ben nasılım? Olumlu
olumsuz yönlerim nasıldır?" içerikli bir anket yapar bir amir. Aslında
aslını inkar gibi bir şeydi bu. Çünkü bugüne kadar yapmadığı bir şeydi
personeline sormak. Belki de personelini muhatap aldığı ilk geri dönüt idi bu.
Ama mecburdu. Çünkü "Güneş çarığı sıkarsa çarık da ayağı sıkacaktı. ”
Emir yukarıdan gelmişti bir kere. Emir
demiri keserdi zira. Ona kalsa sormazdı personeline böyle bir şeyi. Aman!
Personel de eşek değil ya! Hazar anlayacaktır bunun formalite olduğunu,
kendisiyle ilgili olumlu yönleri yazacaktır. Yoksa da uyduracaktır.
Personel anket formunu alır. Olumlu ve
olumsuz yönlerini yazar. Birbirinden habersiz çoğunluk, sanki birbiriyle
anlaşmışçasına ortak olumsuz yönlere yer verir. Hayda! Oldu mu ya, şimdi bu?
Suç aslında sizde değil, o formu muhatap alıp da alın doldurun diye veren de.
Bir insanın hiç mi iyi yönü olmaz? Ben bu kadar kötü müyüm yahu? Sonra köre kör
dendiği nerede görülmüştür? Amiri eleştirmek ha! Görürsünüz siz!
Tatil de iyi geldi. Düşünmeliyim. Ne
yapabilirim? Eleştiriye eleştiri! Hatta suçlama. Zira en güzel savunma
saldırıdır. Görsünler bakalım günlerini! Ama ne yapmalıydım? Düşünürken hemen
imdadına şu fıkra yetişir. Şu anda sizin okuduğunuz fıkrayı bir daha bir daha
okur. Neymiş bir bakalım?
"Amerikan büyükelçisi bir dizi
ikili görüşme için Rusya'ya gider. Görüşme sonrası büyükelçiye Rus metrosu
gösterilir. 'Bu metro, belirlenen vakitte gelir. Gecikmez. Gecikse gecikse en
fazla 3 dakika gecikir' açıklaması yapılır.
Beklenen tren, süresinden 5 dakika sonra
gelir. Amerikan Büyükelçisi, '5 dakika gecikti' deyince Rus Büyükelçi, 'Ama
efendim, siz de Kızılderilileri öldürdünüz' der."
Fıkra bu kadar. Hemen bu kıssadan hisse
çıkarmalıydı. Hay aklınla bin yaşa Rus büyükelçi! Biliyorum senden dost olmaz
ama şimdilik bu aklını senden satın alacağım. Senin, haddini bilmeyen ABD
büyükelçisine gösterdiğin tepkiye benim de ihtiyacım var. Tıpkı senin
çiftliğinde horozlanıp seni eleştirmeye kalkan ABD elçisi gibi benim emrim
altında da haddini bilmeyenler az değil. Hemen iç hattan yardımcılarını
olağanüstü bir toplantıya çağırır. Onlara "Biz bir ekibiz, bana yapılan
size yapılmış demektir. Malumunuz ankette bizi yerden yere vurmuşlar. Şimdi
vurma sırası bizde. Biz öyle onlar gibi vurup bırakmayacağız. Öyle bir şey
yapmalıyız ki bakalım er mi yaman yoksa bey mi? Sizlerden istediğim müflis
tüccarın eski defterleri karıştırdığı gibi siz de personelin cemaziyelevvelini
didik didik edeceksiniz, onları yere serecek ne bulursanız kabulümdür. Öyle
hatalarını bulacaksınız ki belgeli olacak. Bu eksikliklerini birbiri görecek
şekilde gözlerine bakarak yüzlerine vuracaksınız. Öyle vuracaksınız ki bir daha
bizi eleştirme cüretini kendilerinde bulamayacaklar. Haydin aslanlarım!
Gazanız mübarek olsun şimdiden!
Emri alan yardımcıları masalarının
başına geçerler. Kendilerini düşman bilen personelin şeceresini didik didik
ederler. Sonunda iki şeyi birbiriyle kıyas yaparak karşı eleştiriyi suçlama
boyutuna getirmeye karar verirler. Bunu da en iyi istatistik bilimi yapardı.
Çünkü yalanlar en güzel şekilde istatistiklere söyletilebilirdi.
Her bir yardımcı, her bir personelin
uhdesinde olan görevlerin birini diğerine kıyaslatmak suretiyle personelin
başarısız olduklarını excel üzerinden gösterime hazırlar ve günü gelince
ekrandan "Bak, sen burada başarısızsın, gerilemişsin" diyerek birer
sunum yapar. Bunu hazırlarlarken yoruldular ama değdi. Neyle suçlandığını
gören personel oflayıp puflasa da durum aynen böyleydi. Çünkü Halep oradaysa
arşın buradaydı, Güneş balçıkla sıvanamazdı. Hemen hemen çoğu personel böylece
ağzının payını aldı. Bu da onların kulaklarına küpe olsun. Bir daha olur olmaz
yere hiç hak etmediğimiz halde bizi eleştirmeye kalkmasınlar.
*Yazı, kişi ve kurumları bağlamaz. Hayal
mahsulüdür.