24 Nisan 2022 Pazar

Fakirlerin Ne Kadarı Görüp Gözetilebiliyor? *

“Bugün bir aileye iftara gittik. Evde eski üç sünger minder, bir soba ve bir televizyon var. Baba hurdacılık yapıyor. Bir balyozu, bir demir makası ve bir üçtekerli arabası var. Araba itelemeli, hurda toplama arabası.

Sokaklardan, inşaat artıklarından demir toplayıp satıyor. Anne ev hanımı. 5, 9, 11 yaşlarında üç çocukları var.

Etli ekmek yaptırdık. Yanında ayran, kola, tulumba tatlısı alıp götürdük. Beraber iftar yaptık. Çocuklara 50’şer lira, anneye 200 lira harçlık verdik.

Adam bana ‘Yaşım 41, ilk defa evime misafir geldi’ dedi. Utandım bir şey diyemedim. Benim sigaraya verdiğim paraya onlar geçinmeye çalışıyor herhalde.

Bana en çok dokunan da ‘şimdiye kadar evime herhalde fakiriz diye hiç misafir gelmedi, ilk siz geldiniz’ demesi… Allah bizler affetsin. Hesabı çok zor veririz veya verebilir miyiz acaba?”

Yukarıdaki alıntı yaptığım yazı Meram Milli Eğitim Müdürlüğünde görev yapan bir şube müdürüne ait. Bir özel grupta paylaştığı bu duygularının ardından kendisini aradım. Bu aileyi nasıl bulduklarını sordum. Aklımda kaldığı kadarıyla şunları söyledi: Meram Kaymakamlığı, Vakıftan yardım alan aileleri, ilçesindeki kurumlara paylaştırarak bu fakir ailelerin evlerinde bir iftar yapılmasını planlar. Meram MEM’e de altı aile ve bir şehit yakını düşer. Bir tanesine de bu şube müdürü gider. Kaymakamlığın hazırlattığı ramazan paketi ve akşam yemeğinin yanında yukarıda bahsettiği gibi kendileri de etli ekmek ve yanında içecek götürürler. Verdiğiniz harçlıkları da kaymakamlık mı verdi dedim. Hayır, biz kendimiz takdir ettik, dedi.

Bu iftar programının ardından günler geçmiş olmasına rağmen ailenin durumu hala gözünün önünden gitmemiş ve merhamet duygusu tavan yapmış. Ailenin telefonunu almış. Bundan sonra bu aileyi bırakmam. Eşten, dosttan ne bulursam, bu aileyi gözeteceğim, dedi. Konuşmanın arasında aile reisinin yani itelemeli üçtekerli ile hurdacılık yaparak evinin geçimini sağlamaya çalışan baba ile geldikten birkaç gün sonra telefonla konuştuğunu, adamın en büyük hayalinin motorlu bir üçtekerli araç sahibi olmak istediğini, çünkü bu yol ile topladığı hurdaları sanayiye giderek gerçek değerine satabileceğini, bunu yapamadığı için hurdasını daha ucuza verdiğini eğer böyle bir aracı olduğu takdirde her ay kazandığından 900-1000 lira civarında bir ödeme yapabileceğini ifade ettiğini söyledi. Yani babanın istediği bana peşin para ile bir üçtekerli bulursanız, ben size her ay taksitle ödeme yaparım diyor.

Müdürlüklerine düşen diğer ailelerin durumunu dairesinden soruyor. Onların durumu da kendi gördüğü aileden farklı değil. Hepsinin acınacak hikayesi var. Şube müdürü bu aileye sahip çıkmaya çıkacak da onu düşündüren, daha bu durumda kaç ailenin olduğu, bu ailelerin kaçına ulaşılabildiği. Allah bu şube müdürü gibilerinin sayısını artırsın. Böyle bir hayra sebebiyet verdiği için Meram Kaymakamlığı da bir takdiri hak ediyor. Teşekkürler Meram Kaymakamlığı.

Konu fakire el uzatmak ve gerçek ihtiyaç sahiplerini bulmak ise bu vesileyle yardım konusunda birkaç kelam etmek isterim. Bu ülkenin il, ilçe ve mahallelerinde ne kadar fakir var? Bunların bir listesi çıkarılmış mıdır? Bu fakirlerin ne kadarı evveliyatla gözetilmesi gerekiyor? Acil yardıma muhtaç olanların hepsi aynı oranda görüp gözetiliyor mu yoksa sadece isteyen, derdini anlatanlara mı el uzatılıyor? Devlet ve diğer yardım kuruluşları bunların ne kadarına ulaşabiliyor? Ulaştı diyelim, taşıma su ile değirmen dönmeyeceğine göre ramazan vb günler dolayısıyla elden gelenle ne kadar öğün olacağı da bizi düşündürmelidir.

Gördüğüm kadarıyla özellikle ramazan dolayısıyla devlet ve halkımız şu ya da bu şekilde fakir ve fukaraya elini uzatıyor. Yalnız bu yardımların aynı oranda tüm fakirlere ulaştığı konusunda tereddüdüm var. Çünkü fakir ve fukarayı gözetmek için yardım toplayan envaiçeşit vakıf, dernek, cemaat, STK’lar mevcut. Belediyeler, kaymakamlıklar, valilikler yardım dağıtıyor. İnsanımız tespit ettiği fakirlere sosyal medya aracılığıyla yardım topluyor. Kimi de tanıdığı eş dosttan yardım almak suretiyle belirlediği fakirlere yardım istiyor. Anlatmak istediğim, tespit edilen fakirlere bu yardımlar niçin tek elden yapılmaz da herkes ayrı ayrı yardım toplar ve yardım dağıtır? Bence bu kadar çeşitli yardım toplayan kuruluşların olması, toplanan yardımların tam yerine ulaşamama sıkıntısını beraberinde getirebilir. Çünkü belki de aynı fakir her yardım kuruluşundan yardım alabiliyorken bazıları görüp gözetilmeyebilir. Fakir fakirdir. Dinine ve inancına bakılmaz ve herkese el uzatılması lazım. Keşke her ilin fakir listesi hazırlansa, özel vakıf ve derneklerin topladıkları yardımlar da kendilerinden birer temsilci olacak şekilde valilik veya kaymakamlıklar gözetiminde tek elden dağıtılabilse, bence çok daha güzel olur.

*27/04/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır. 

Hayattan Kopuk Açıklamalar

İktidar partisinin Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, asgari ücrete ek zam tartışmalarına ilişkin, "gelen verilerin enflasyonun altında kaldığını görürsek, gerekirse müdahale yapmaktan çekinmeyiz" açıklamasını yapmış.

İyi de be kardeşim, hesap ortada değil mi? Asgari ücretliye yüzde elli zam yapılmıştı. Halihazırda yıllık enflasyon, Çavuşesku Termometresine göre yüzde 61 olduğuna göre daha ne verisi bekliyorsunuz da müdahaleden çekinmeyeceğinizi söylersiniz? Şimdiden yüzde 11 asgari ücretli alacaklı. Hele Bakan Nebati'nin açıklamasına göre Aralık ayına kadar enflasyon düşmeyeceğine göre enflasyon 8-9 ay daha yükselmeye devam edecek. Bu demektir ki bu bol enflasyonlu hayatta bu asgari ücretli, verilen bu rakamla sene sonunu getirirse, ne ala. Bunlara meşhur termometre ölçeğine göre yeniden bir zam veririz. Yok, ölüp giderlerse, bu ekonomik dar boğazda ülkeye yaptıkları katkıdan dolayı arkalarından hayır dua ederiz.

Durum bu iken yok, kimseyi enflasyona ezdirmeyeceğiz teranelerini bir tarafa bırakalım. Asgari ücretliye ek zammı acilen konuşalım.

Dersiniz ki bütçenin durumu belli. Yeni bir zammı işveren kaldıramaz. Bu, enflasyonu daha da azdırır. Biz işçimizden ve diğer sabit gelirliden sabır bekliyoruz. Önümüzdeki yıl bu mağduriyeti gidereceğiz. Bu daha makul bir açıklama olur. Değilse güven zedelenmesi artarak devam eder ve dost da acı acı söylemeye devam eder.

Siz gerçekten başta asgari ücretli olmak üzere sabit gelirliyi enflasyonun altında ezdirmek istemiyor ve bunda samimi iseniz, izleyen ayda enflasyon farkını verirsiniz. Gerisi lafı güzaftır. Yoksa ayağınıza sıkmaya devam eder ve milletin aklıyla alay ettiğiniz için gönüllü intihara doğru gidersiniz de ardınızda ağlayanınız bile olmaz.

Hasılı, yetkililerin pot kıran açıklamalarını görünce bunların ya bu toplumdan kopuk yaşadıkları akla geliyor ya da olup bitenin vahameti anlaşılmasın diye gerçekleri örtmeye yönelik açıklamalarla günü kurtarmaya çalışıyorlar. Sebep hangisi ise ikisi de vahim bir durumdur ve affı yoktur. Bu demek oluyor ki işler ters gitmeye görsün, yetkililerin nasıl pot kırdıklarını ibretle izlersin ve bu kafayla mı bunlar sadra şifa olacak dersin.

Şubat Soğuğu Bana Acıdı

Yorgun argın işten geldim. Gözüme doğal gaz faturası ilişti. Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Oyalanmadan miktarına baktım. 710 lira okudum. Yanlış görmüş olabilirim diye bir daha baktım. Bedelden emin olunca içimi bir sevinç kapladı. Çünkü beklediğimden ve geçen aydan düşüktü.

Bir düşüncedir aldı beni. Acaba neden düşük geldi?

1. Bu ay acaba tasarruf etmiş olabilir miyiz dedim. Mümkün değil. Zira itibarımdan ne ödün veririm ne de tasarruf ederim.

2. Cemre bereketi olabilir mi dedim. Değil. Çünkü cemreler de bereketli geçen kıştan yana tavır aldı.

3. Acaba devlet yüzde 18 olan KDV'yi bana söylemeden sıfırlayarak sürpriz yapmış olabilir mi dedim. İhbarnameye yeniden baktım. Gazı bedava veririm ama yüzde 18'den vazgeçmem dercesine KDV oranı yine 18'di.

4. Kombi bana acıyıp insafa geldi de yavaş mı döndü bu ay dedim. Değildi. Zira insanda kalmayan insaf kombide niye olsundu.

5. Tüm bunlar değilse o zaman ne derken aklıma, acaba Enerya ayı doldurmadan bu ay erken okumuş olabilir mi dedim. Enerya da bunu yapmazdı. Çünkü Enerya da Allah Allah diyor ve fatura okumayı dört gözle bekliyor.

6. Sonunda jeton düştü. Bu ay şubat ayı idi. Malumunuz şubat diğer aylara nazaran az çekerdi ve şansıma bu şubat da 28 çekmişti. Hasılı bana merhamet eden ve insafa gelen şubat ayıymış.

Sonuç olarak doğal gazın bu ay beklediğimden düşük gelmesi, şubat ayından kaynaklı olduğunu sonunda buldum. Ama bu buluş, yorgunluğumun üzerine beni yordu. Ama tüm yorgunluk böyle olsun ve keşke her ay şubat gibi az çeksin ki biz de bu ekonomik dar boğazda az çekelim.