Fotoğrafı sosyal medyadan aldım. Sanırım Çumra ilçemizde ait bir sayfa paylaşmış.
Bir pazar yerinden bir görüntü. Uygulama yeni mi yoksa bu pazar esnafının geçmişten günümüze yaptığı bir uygulama mı bilemiyorum.
Büyük ihtimalle pazarcı esnafının sattığı sebze, meyve ne ise poşetine doldurup ihtiyaç sahiplerinin alması için belirlenen standa konmuş. Parası olmayan insanımız da bir ücret ödemeden alıp gidecek.
Poşetin içindeki ürünler umarım çürük çarık değildir. Esnaf satamadığı ürünü doldurup vermemiştir.
Askıda ekmek, askıda süt uygulamasının ardından askıda sebze uygulamasını da görünce duygulanmadım desem yalan olur. Öyle ya mutfak dediğimiz sadece ekmek ve sütten ibaret değil. İnsanımızın sebze ve meyveye de ihtiyacı var. Kim öncülük etti ise onu ve katkı sağlayanları tebrik etmek lazım.
Gönül ister ki ekmek, süt, sebze veya herhangi bir ihtiyaç malzemesi için böyle askı uygulaması olmasa. İnsanımız ihtiyacını ödemesini yaparak alsa. Ama bir gerçek var ki bu ülkede geliri giderini karşılamayan insanımızın sayısı az değil. Esnafımız da ihtiyaç sahiplerinin tüm ihtiyaçlarını karşılayamasa da kendi çapında bir şeyler yapmaya çalışıyor.
Kaç ihtiyaç sahibi askı uygulamalarının olduğu yere gidip ihtiyacını giderebiliyor. Bunu da bilmiyoruz. Çünkü pek çoğunun gidip de askıda ekmek, süt, sebze var mı diye isteyebileceğine ihtimal vermiyorum.
Bir nebze de olsa ihtiyaç gideren esnafın bu uygulamasını tasvip etmekle beraber muhtaçların ihtiyacını giderebileceği başka seçenekleri düşünüp hayata geçirmemizde fayda var. Çünkü onur meselesi yapıp askı uygulamasından faydalanamayan vardır. Farz edelim ki ihtiyacı olan gidip istiyor. Bundan yararlanıyor. Ama kaç kişi yararlanıyor bundan? Çünkü askı uygulaması yapan esnafın da günlük askıya koyacağı ürün sınırlıdır. Askıda ekmek, süt veya sebzeye bel bağlayan bitti cevabıyla karşılaşabilir. Üstelik bu uygulama pansuman tedbire benzer. Çünkü elden gelen öğün olmaz. Olsa da zamanında gelmez.
Muhtaçların ihtiyaçlarını karşılamak için askı uygulamasından ziyade başka yolları bulmamız lazım. Çünkü esnafımız vatandaşın ihtiyacı için askı uygulamasını bulsa da bu uygulama bir nevi sadaka kültürünün bir örneği. Her sadaka ise fakiri sevindirse de boynunu büker. Bunun için ne yapılabilir?
Askı uygulamasına katılmak isteyen vatandaş, esnaf ve işadamları için bir fon oluşturulur. Bu fonda devletin ilgili görevlileri ve halkın güvenimi kazanmış kişilere göre verilir. Oluşturulan bu fona insanımız nakit yardımı yapar. Fon, gelir ve gideri karşılamayan insanları düzgün bir şekilde tespit eder ve fakirin hesabına aylık para gönderilir.
Dediğim bu uygulama fakirin ihtiyacını karşılamada daha uygun olanıdır diye düşünüyorum. Burada dikkat edilmesi gereken fakir tespitinin iyi yapılması, en ihtiyaç sahibini bulmak önemli. Bir de yardımların tek elden, devlet eliyle yapılmış olur.
Bizim insanımızın yapacağı şey, parası olupta gidip bunu alanlarla dolu olacaktır. Esnafız herşey farklı uygulanıyor. Bir tane doğudan yaşlı teyze var her geldiğinde indirim ister, geçen gün geldi yanında getirdiği ufak sandalyeyi ağbimin yanına koydu, oturdu, farklı bir şehirden kızı gelmiş 2 tane nevresim beğendi, ağbimden yine indirim istedi, ağbim 550 TL olur dedi bu arada ağbimin gözleri görmüyor şekerden, bende izliyorum paraları çıkardı 2 tane 200 lük 1 tane 50 lik yani 450 TL uzattı 100 TL eksik veriyor, 100 TL daha vericen teyze deyince bana kötü kötü baktı, para yok falan dedi, Para yoksa malda yok, ağbim bedavaya almıyorya. Herkes aldatma peşinde, indirim olayı satıcının rızası ile malının alış değeri+ambarparası+ kârı üzerinden yapılır, alıcının belirlediği fiyattan yapılmaz, ayrıca bir kapıya her geldiğinde indirim istemekte olmaz, yaşlıya alıyom diyen ayrı, hediye alıyom diyen ayrı, Evini sel basıp 7 yıl önce hala bunu bahane edip indirim isteyen ayrı. Ben bu olayın da kötüye kullanılacağına kesin eminim, ihtiyacı olmayan da parası kenarda kalsın harcanmasın diye kullanılacaktır. Tıpkı indirimi kendin belirlediğin rakam kadar yapmak varken, ihtiyacı olanın da ihtiyacını kendinin karşılaması insan için en idealidir.
YanıtlaSilSaygılarımla,
Siz pazarcı esnafı olunca, işiniz gereği farklı farklı insan tipiyle karşılaşarak her birine ayrı laf anlatarak insan sarrafı olmuşsunuzdur. Soğukta, sıcakta, yağışta sabahtan akşama her gün bir pazar dolaşmak kolay değil.
SilPazarlık konusu bu ülkede ayrı bir muamma. Pazarlık sünnet diye dakikalarca pazarlık yapıyoruz. Çoğu esnaf bu pazarlık yapar diye fiyatı yüksek çekiyor, vatandaş da bu yüksek istiyor deyip pazarlığa tutuşuyor. Bu pazarlık yapma, fakire alıyorum, hediye vereceğim türünden acındırmaya da son noktayı koymak lazım. Oturmuş bir piyasamız yok. Aynı marka ürün çoğu esnafa farklı farklı. Bir halı almaya gittik gi tarihinde. 1502 lira ama 1250 olur dedi. Sen bunu 1000 yaparsın dedim. Olur dedi. Böyle fiyat, böyle esnaflık olmaz. 1500 lük ürün bine inmemeli. Burada esnada iş düşüyor. Fiyat aralığı uçuk kaçık olmamalı.
Askıda sebze meyve veya başka askıya sıcak bakmıyorum. Gerçek ihtiyaç sahibini buralara gelip isteyeceğini sanmıyorum. Başka yol bulmak lazım. İnsan onurunu da düşünmek lazım.
O uçuk kaçık fiyat farklılığı kar marjından kaynaklanıyor. Mesela biz gelen ürüne % 20 kar marjı koyarız birde diyelim ki gelen tüm ürün adedi 1200 tane ödediğin ambar parası 1.250 Tl dir ürün başı 1 lira ilave de oradan gelir. Halıda 1500 deyip 1000 Tl ye iniyorsa kar marjı % ??? yüksek tutmuştur kar marjını, ev tekstili satıyoruz 60 tl ye bu şekil gelen önlük 80 tl ye sattığımızda Ağbim bereket versin der. Önce insanın gözü doyucak.
SilTm mesele insanın gözünün doymasında. Gözümüz de doymuyor bir türlü maalesef.
YanıtlaSil