"Meseleleri mesele edinmezseniz ortada mesele kalmaz" sözü eski bir siyasiye atfedilen bir söz.
Bu söz bir yere kadar doğru kabul edilebilir. Bir meseleyi görmezsen, görmezden gelirsen, yok kabul edersen, o mesele kimsenin canını sıkmaz.
Yalnız meseleleri mesele edinmemek sorunu çözmüyor.
Mesela bu ülkenin en önemli sorunu ekonomidir. Kaç senedir bu ülke yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı sarmalı içinde. Bu hayat pahalılığı vatandaşın özellikle sabit gelirli insanın belini büküyor.
Ve bugün hayat pahalılığı bu ülkenin birincil ve öncelikli meselesi iken iktidarından muhalefetine, hayat pahalılığını gündemine almıyor, üzerine gitmiyor, bu meseleyi nasıl çözeriz demiyor.
Meselenin üzerine eğinilmediği gibi sürekli gündem değiştirerek ekonomi unutturulmaya çalışılıyor. Sanki ülkenin böyle bir meselesi yok demeye getiriliyor.
Yani kimse sadede gelmiyor. Cambaza bak demek suretiyle suni gündemle ekonomi gündemden düşürülüyor.
Halbuki vatandaşın belini büken ekonomi bugün milli bir meseledir. İktidarıyla muhalefetiyle bir araya gelmek suretiyle enflasyonu yenmek ve hayat pahalılığını yok etmek için seferberlik ilan etme gibi bir sorumluluğumuz var.
Bu ülkenin tüm bileşenleri bir araya gelerek hiç ama, fakat, lakin demeden önce bir durum tespiti yapmalı. Ardından bu meseleden nasıl kurtulabiliriz sorusuna cevap aramalıdır.
Kırılgan ekonomiyi rayına koymadan başka meseleyi gündemlerine almamaları gerekir.
Herkes sorumluluğunun farkında olmalı. Piyasayı olumsuz etkileyecek söz ve eylemlerden kaçınmalıdır.
Bu ülkenin böyle bir sorunu varken sorun çözme diyebileceğimiz siyasetin başka bir gündemle uğraşması abesle iştigaldir.
İnanın, dünyada faiz oranı, enflasyonu ve hayat pahalılığı yüksek bir ülke görüntüsü vermek bu ülkenin ayıbıdır. Bu ayıptan kurtulmak siyasetin görevidir.
Ülkesini seven, ülkesine hizmeti temel felsefe edinen siyasilerin ekonomi dışında bir başka görevi olamaz. Bu görev varken suni gündemlerle kamuoyunu meşgul etmek ülke sevgisiyle bağdaşmaz.
Lütfen sadede gelin. Değilse gölge etmeyin. Çünkü vatandaşın bu aşamadan sonra kayıkçı kavgasına karnı toktur.
Merhabalar Ramazan Hocam.
YanıtlaSilSiz adeta köşe yazısı yazmak için yaratılmış bir gazeteci gibisiniz. Sizi daha tam tanımıyorlar. Çok yıllar önce bizim Bloggerlerle iç içe olmuş olsaydınız, okuyucu sayınız fevkalade bir sayıya yükselirdi. Siz onlar için yazmıyorsunuz tabi, orası ayrı bir konu. Ama madem blog yazıyorsanız, diğer bloggerlerle de iç içe olmak gerekiyor.
Yazınızdan alınan bir saptama ile konuya devam etmek istiyorum: "...Halbuki vatandaşın belini büken ekonomi bugün milli bir meseledir. .." Yazınızın özünde de bu tespit var zaten. Öncelikle ele almamız gereken hayat pahalılığı konusu. İktidarın ve muhalefetin el ele vererek bu ortak soruna bir çözüm yolu geliştirmektir. Ama ne iktidar, ne de muhalefet tanısı konulan bu hastalığı tedavi etme yöntemlerini değil, gündemi hep başka konulara taşımaktalar. Size hak veriyorum hocam, siz doğru söylüyorsunuz. Ancak ne iktidarda ne de muhalefette bu işi layıkıyla ele alıp çözüm üretecek bir kapasite göremiyorum.
Selam ve saygılarımla.
Siyasilerin ipe un sermesine biz asıl olanlar ses çıkarmadıkça onlar bu sorunları halının altına süpürmeye devam edecekler. İşin garibi onlar bizden çekinmesi gerekirken biz onlardan çekiniyoruz.
YanıtlaSil