Daha önce, hutbelerde okunan hadisten sonra "Sadaka rasülullah. Fîmâ kâl, ev kemâ kâl" (Rasülullah bu sözde doğru söyledi veya bunun gibi söyledi) kısmını ele almış, eğer birden fazla hadis okunmayacaksa "ev kemâ kâl" kısmının söylenmemesi gerektiğini, çünkü bu tür bir ilave, okunan hadise şüphe getireceğine dair bir endişemi dile getirmiştim.
24 Kasım 2018 tarihinde ele aldığım, (https://dilinkemigiyok.blogspot.com/2018/08/fima-kal-ev-kema-kal.html) bu yazı çok okundu ve çok yorum aldı: Hak veren olduğu gibi niçin söylediğine dair açıklama yapıldı, eleştiren de oldu. Şu var ki yapılan yorumların çoğunu ikna edici bulmadım.
Yazım çok okunup yorum almasına ve hala okunmaya devam etmesine rağmen belki de dil alışkanlığından belki de zamanında öyle ezberlediklerinden ya da bir bildikleri olsa gerek, hatiplerimiz ilk hutbenin bitiminde yine "ev kemâ kâl" demeye devam etti. Her okunuşta da kulağımı tırmalamaya devam etti.
*
25.12.2024 günü cuma için yine mahallemdeki camiye gittim. Kış günleri cuma ve diğer vakit namazları caminin alt katında kılınıyor. Alt kat birden fazla oda görünümüyle, cami dışında başka bir amaç için düzenlenmiş.
İmamın namaz kıldırdığı bölüm dolu olduğu için yan taraftaki odaya geçtim.
İlk sünnetin ardından hutbe okuyanı görmesem de her zamanki hatibin sesinden farklı idi. Ya müezzin olmalı ya mahalle sakinlerinden biri ya da imam izinli olduğu için müftülüğün görevlendirdiği biri olmalı.
Hatip ilk hutbede hamdele, salvele ve şehadete yer verdikten sonra hutbe konusuna uygun ayeti okuyunca, hutbenin tövbe üzerine olacağını anladım. Ardından bir hadis okudu. Hadis de tövbe üzerine idi.
Türkçe metni okumaya başlamadan, okunan hadisten sonra hatibin hadisi nasıl bağlayacağına kulak kabarttım. Nedendir bilinmez bu hassasiyetim.
Hadisin ardından hatip, "Sadaka rasülullah" (Rasülullah doğru söyledi) diyerek hutbenin ilk kısmını bağladı. "ev kemâ kâl" demediği gibi "fîmâ kâl" kısmını bile okumadı ve en doğrusunu yaptı.
Pek görmeye alışık olmadığım bu hutbe iradını daha bir dikkatli dinledim. Dinledikçe, işinin uzmanı, ne yaptığını bilen ve okuduğu Arapça metnin ne anlama geldiğini bilen hatibin hutbesinden ve üslubundan memnun kaldım. Hah şöyle. Benim üzerinde bir zamanlar durduğum bu hassasiyeti, sayısı bir olsa da yerine getiren oldu. Helal olsun dedim. Ne diyeyim, sayıları çoğalsın.
Merhabalar.
YanıtlaSilSizin meramınızı anladım. Benim de kafamı taktığım yer şurası. Hutbede okunmak için gündeme göre konu seçiliyor ve konu ile ayet de seçiliyor, ama her hikmetse, her konuya bir de hadis-i şerif bulunabiliyor. Ben diyorum ki, bulunamayınca da bir hadis uyduruyorlar ve ardından da "sadaka rasülullah" diyebiliyorlar. Belki de yanlış düşünüyorumdur. Ben coruhcu biri değilim, doğru karşısında ikna olur, söylediğim yanlıştan dönerim.
Selam ve saygılarımla.
Her hutbede ayetin ardından zayıf da olsa hadise yer verilmesi bana da garip geliyor. Ayet konuyu izah ediyorsa illaki hadis de okuyalım demeye gerek yok. Ama geçmişten günümüze uygulama bu şekilde devam ediyor.
YanıtlaSilSayın Hocam.
SilLütfen beni bağışlayın. Ama böyle durumlar benim inancımı zayıflatıyor. Her geçen gün, bunlara karşı artık bir şey duymuyorum, hissetmiyorum. Bakın bunlar insanları İslam dinine yaklaştıracaklarına, inadına uzaklaştırıyorlar. İnanan insanları da inançlarından, her şeyden soğutuyorlar.
Yıllardır camiye gidip namaz kılamıyorum. (birkaç kusur ve mazeretimden dolayı) Evde tek başıma, kendimce bir şekilde Allah'a yaklaşıyorum. Ama çok kızıyorum. Çok kızıyorum. Çok kızıyorum.
Selam ve saygılarımla.