Bir ortamda birilerine beni tanıtırlarken
sivri dilli şeklinde tanıtıyorlar bazıları. Bu, bir değil, beş değil. Kaç kişi birden
böyle tanıttı beni. Konu tanıtım olunca, önceleri bu sivri dilliliği iyi bir şey
sandım. Beni methediyorlar diye düşündüm. Öyle ya tanıtımda iyi şeyler söylenir,
kişi taltif edilir. Olmasa da.
Bir gün nedir bu sivri dillilik? Şuna
bir bakayım da neyle övülüyorum öğreneyim dedim. Baktığıma, bakacağıma pişman oldum.
Vara bakmaz olaydım dedim. Çünkü TDK’ye göre sivri dilli olmak, sıfat ve mecaz olarak
kullanılıyormuş. İğneleyici ve kırıcı söz söyleyen kimse demekmiş. Ne umdum ne buldum.
Dilim adına bugüne kadar tek bildiğim,
farklı zaman ve mekanda diş tedavimi yapan iki diş hekimi, dişimle uğraşırken onca
uğrasın arasında “Amma büyük dilin var. Bugüne kadar böyle büyük dil görmedim” demişlerdi.
Cevap veremedim. Çünkü ağzım açık ve içinde diş alet ve edevat vardı. Zaten bundan
cesaret alarak böyle dediler.
Hasılı iki diş hekiminin beyanı ve şehadetiyle
büyük dile sahip biri olduğumu 40’lı yaşlardan sonra öğrenmiştim.
Büyükse büyük. Ne yapayım. Ben mi imal
ettim. Mucidi başkası dedim. Hiç üzerime almadım. Üstelik ağzımın içinde. Kim görecek
dedim. Büyük dilimin ağırlığını ağzım çekerek bugüne kadar geldim.
60’ıma merdiven dayayınca, kaç kişinin
şehadetiyle sivri dilliliğim tescil edildi. Bu kadar kişi bana yalan söyleyecek
değil. Çünkü yalan söylemesi mümkün olmayan tevatür derecesinde büyük kalabalık
var bana sivri dilli diyen. Böyle diyenlerin yanında söyleyemeyenleri saymıyorum.
Hasılı karşınızda sivri dilli biri var.
Akıl sağlığınız ve huzurunuz bakımından uzak durmanızda fayda var. Değilse benden
günah gider.
Hoş, beni bilen biliyor. Bilenler tedbirini
alıyor. Ya bilmeyenler? Onlar için karşıdan görünecek şekilde alnıma, “Tehlikeli
madde. Bana yaklaşmak tehlikelidir“ yazdırmak gerek ama bunu nasıl yapacağım. Zira
mümkün değil.
Kendimi değiştireyim diyorum. Zira bu,
Allah vergisi değil. En kolayı bu. Yalnız bilirim ki huylu huyundan vazgeçmez. Hele
kırkından sonra beni ancak teneşir paklar. 60. merdivenden, son merdivenlere doğru
tırmanırken bu huyumdan vazgeçmem, deveye hendek atlatmak gibi bir şey bu.
Bu sivri dilli huyumdan ancak ağaç yaş
iken eğilir sözü gereği küçükken vazgeçebilirmişim ama bunu o zaman bana kimse söylemedi.
Çünkü bu sivri dil bana küçüklüğümden tevarüs etmiş olmalı. Zira hiçbir insan sonradan
bu vasfı kazanamaz. Çünkü bir insan yedisinde ne ise yetmişinde de o olur.
Bu yaştan sonra bu vasfımdan nasıl kurtulayım.
En iyisi bunu yazı konusu edineyim ve paylaşayım. Bu yol ile insanları uyarmış olayım.
Kendinizi benden koruyun diyeyim. Başka da ne yapabilirim ki. Bu iyiliğimi de kimse
unutmasın.
Yine bir uyarı. Dilimden kaçtığınız
gibi yazılarımdan da kaçının. Çünkü yazdıklarım da dilimden dökülüyor kağıda. Bakmayın
ceremesini ellerimin çektiğine. Her işin başı, her kötülüğün anası dilimdir dilim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder