Dini
nikahın sakıncalarını yazmaya devam ediyorum.
5. Dini
nikahlarda her iki tarafın da hakkını korumak esas olması gerekirken hep kadın mağdur
olmaktadır.
6. Dini
nikah sadece resmi nikahın akabinde kılınsa iki nikah kıyılmış da olsa buna kimse
bir şey demez. Ama daha resmi nikah kıyılmadan söz ve nişanlılık döneminde aileler
birbirinin yanına rahatça girip çıksın, namahrem olmasın ve günah işlemesi diye
gençlere dini nikah kıydırıyorlar. Adı üzerinde nişanlılık dönemi. Bu dönemde anlaşamadıkları
için o kadar yüzük atan var ki bunları hepimiz biliyoruz. Bu evrede yakın temas
durumu da söz konusu olabiliyor. Kız tarafı nişanı bozarken erkek boşamayı vermem
diyebiliyor. Burada da yine kız mağdur edilmektedir.
7. Birden
fazla evlilik düşünen erkeklerin imdadına dini nikah yetişiyor. Sayısı fazla olmamakla
beraber içimizde ikinci, üçüncü evlilik yapanlar var. Bunlar bu cevaz bu nikah türünden
alıyor. Alenen ikinci evlilik yapanların yanında ailesinden ve çevresinden habersiz
dini nikahla evli olanlar da var. Bu tür evliliklerin resmiyet olmayınca doğacak
çocukların nüfusa geçirilmesi sorun olabiliyor. Gizlilik halinde ise bu akrabalık
ilişkileri ileride sorun olarak karşımıza çıkabiliyor.
8. İkinci
baharını yaşamak isteyen nicelerini önünde resmi nikâhı kıyma yasağı olmamasına
rağmen mirastan kaçınmak suretiyle dini nikah kıyma yoluna gidiyor. Resmi Nikah
koymam diyor. Bir de önce dini nikahla evlenelim. Birbirimizle anlaşabilirsek, ileride
resmi nikah kıyarız. Anlaşamazsak, sen yoluna, ben yoluma diyenler de var. Bu yüzden
birden fazla evlilik düşünenler ve ikinci bahar evliliği yapanlara dini nikah daha
cazip geliyor. Nasılsa bu tür dini nikahın bir yaptırımı ve sorumluluğu yok.
9. Dini
nikahta kayıt ve kürek olmadığı için boşanma da erkeğin boşadım demesiyle sona eriyor.
Burada da kadının iradesi yok. Halbuki nikah bir akit, bir mukavele, karşılıklı
bir sözleşme ise boşanırken kadının da iradesi
olması gerekmez mi? Kadının söz hakkı yok ise bu kararı birlikte almayacaklarsa,
o zaman evlenirken kıza falanı istiyor musun diye niye soruyoruz? Evlenirken görüş
ve irade beyanı veriyorsak boşanırken de kadına bu hakkı vermek lazım. Ki bir anlaşma
nasıl yapıldıysa, o şekilde bitirilir ve bitirilmelidir. Evlilik gibi ciddi bir
müessesenin bitirilmesi, erkeğin iki dudağı arasında olmamalıdır. Burada da resmi
nikah daha doğrusunu yapıyor. Birden boşamıyor, zamana yayıyor ve her ikisine de
boşamayı isteyip istemediklerini soruyor. Biri istemezse, kolay kolay boşamaya mahkeme
yanaşmıyor.
Hasılı, dini ve resmi nikah konusunu bu yazımda sonlandırmak istiyorum. Toplum bir güvencesi ve sorumluluğu olmayan bu dini nikahla yüzleşmelidir. Taraflara sorumluluk yükleyen tek nikahla yetinmelidir. Diyanet ve işin uzmanları; hoca, imam veya dini nikahın örfi olduğunu, buna gerek olmadığını, resmi nikahın yeterli olduğunu halka bir güzel anlatmalı dır. Bu konuda halkı ikna etmelidir. İlmihal kitaplarında dini nikah adı altında bir bölüm varsa, yeni baskısında o bölümü çıkarmalıdır. Türkiye toplumu bu ikilemden kurtulmalıdır. Herhangi bir olumsuz durumda “imam nikahlı imiş” gibi sözleri duymak istemiyorum. Çünkü bu tür sözler ve oluşan mağduriyetler dine ancak leke getirir. Çünkü bir evlilik akdinde taraflardan birini özellikle kadını koruyamayan bir nikâh, nikah olamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder