"Arı kovanına çomak sokmak",
“Bam teline basmak”, ve “Yangına körükle gitmek” deyimlerini kullanmayanımız ve
anlamını bilmeyenimiz yoktur.
“Arı kovanına çomak sokmak” deyimi,
1. "Birini ya da birilerini
kışkırtacak şekilde davranmak",
2. "Birinin üstüne gitmek, onun
kızacağı şekilde konuşmak ya da hareket etmek",
3. "Sonuçlarının ne olacağını
düşünmeden riskli işlere girmek" anlamlarına gelirken,
“Yangına körükle gitmek” ise,
1. Bir anlaşmazlıkta her
iki yanı da kışkırtıcı bir yol izlemek, gerginliği, uzlaşmazlığı artıracak
biçimde davranmak”,
2.“Birini kötü davranışında
güçlendirici işler yapmak, onu yüreklendirmek” anlamlarına gelir.
“Bam teline basmak” ise, “Birinin kızdığı bir şeyi yapmak veya sözü söylemek”
demektir.
Bu üç deyim farklı
sözcüklerle ifade edilse de gördüğünüz gibi aynı anlamı içermekte ve olumsuz
anlamda kullanılmaktadır. Bu üç deyimi farklı şekillerde ifade eden başka
deyimlerimizin de olabileceğini düşünüyorum. Başka ülkelerde aynı anlama
geldiği halde farklı deyimlerle ifade şekli var mı bilmiyorum. Varsa problem
değil. Şayet yok ise bizde aynı içerikli fakat farklı sözlükle ifade edilmesi
Türkçemizin çok zengin bir dil olmasından mıdır yoksa bu deyimleri biz meslek
haline getirdiğimizden midir, inanın çok anlamış değilim. Türkçemizin zengin
olmasını, ikinci seçeneğin olmamasını temenni ediyorum. Yalnız bu ülkede olup
bitenlere bakınca sanki ikinci seçenek bu ülkenin genlerinde var gibi.
Ne demek istediğimi
kısaca açıklamaya çalışayım. Malumunuz bu ülkenin kutuplaşmada üstüne yoktur.
Türk-Kürt, Alevi-Sünni, Laik-seküler-Siyasal İslamcılık, memleketçilik, kılık
kıyafet-şekilcilik vs. Özellikle siyasetçilerimiz bu kutuplaşma sayesinde elde
ettikleri seçmen desteğiyle siyasi hayatına devam ederler. Bundan da büyük haz
alırlar. Bakmayın siz üzülürmüş gibi yaptıklarına. Bunun sayesinde bazen
iktidara gelirler bazen de iktidar alternatifi olarak boy gösterirler. Sorsan
her biri halkı kutuplaştıran biz değiliz diyerek esas kutuplaştıranın rakibi
olduğunu parmağıyla gösterir. Biz de yutarız bunu. Aslında parmağıyla karşıyı
veya muhatabını gösteren kişiler baş ve işaret parmağıyla karşıyı gösterirken
diğer üç parmakları kendilerini işaret etmektedir. Her biri kendini
bu memleketin aslı unsuru ve bu memleketin iyilik perisi ve tek kurtarıcısı
görürken karşı tarafı ise kötülüğün menşei olarak lanse eder. Bu memleket
karşıt kutba bırakılmayacak kadar önemlidir onlar için. Hasılı Türk-Kürt’ten,
Sünnilik Alevilikten, Sekülerlik siyasal İslamcılıktan, Doğu-Batı şeklinde
memleketçilikten, başta başörtüsü olmak üzere şekilcilikten karşılıklı olarak
beslenir. Bunlar birbirlerinin panzehridir. Biri olmadan diğeri yaşayamaz,
yaşarsa da neşvünema bulamaz. (Devam edecek.)
*26/08/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder