Toplumda bir anket yapılsa, onlara en sevmediğiniz nedir dense,
herhalde ilk sırada yalanı sevmem çıkar. Çıkan bu sonuç, doğru bir tespit olur.
Öyle ya kim sever yalanı. Zaten din de büyük günahlardan sayar yalanı. Her ne
kadar yalanı sevmem dense de zor durumda kaldığımız zamanlarda yalana
başvurduğumuz olur. Savaşta düşmanı yanıltmak için can ve mal tehlikesine
karşı, iki kişi arasını ve karı koca arasını düzeltmek için hastaya moral
vermek için yalana başvurmaya cevaz verilir.
Buradan anlaşılıyor ki yalana izin verilen alanlar sınırlıdır. Çünkü
yalan her şeyden önce güven ve itibar kaybına sebebiyet verir, kişiyi
güvenilmezler sınıfına sokar. Toplumda yalanı meslek haline getirenler için “onun
Allah bir dediğinden başkasına inanmam” bile denir.
Yalanın her türlüsü kötü olsa da bazı yalanlar vardır ki sonuçları
kimseyi mağdur etmez. Bu tür yalana atmasyon diyebiliriz. Bazı yalanlar vardır
ki sonuçlarından birileri olumsuz etkilenir. Bu yalan türünde iftira boyutu
vardır ki kul hakkı oluşur. Tehlikelidir. O yüzden başkasını mağdur etmeye
dayalı bu tür yalanlardan uzak durmak lazım. Bazı yalan türünde ise doğru ile
yanlışın karışmışlığı vardır. Neresi doğru neresi yanlış bilinmez. Bazı
yalanlar vardır ki konunun ya da olayın bir kısmını söyleyip bir kısmını
söylememek şeklindedir. Buna sureti haktan görünme de diyebiliriz. Toplumu
kandırmaya ve algı oluşturmaya dayalı bu yalan türünde, gerçeğin bir kısmını
söyleme, bir kısmını söylememe üzerine kurulu olduğu için bu tür yalana, yalanın
kardeşi diyorum. Çünkü bu tür yalanla sadece birkaç kişiyi değil, toplumun
tamamını kandırma durumu söz konusudur. Örnekle bu yalan türünü somutlaştırmak
istiyorum:
Malumunuz bu ülkenin cari açık sorunu var. Çünkü ithalat ve
ihracat dengesini bir türlü tutturamıyoruz. Ülkenin ekonomik yönden zaman zaman
krizlere duçar olması da bundandır. Örneğe gelirsek, yetkililer her ay bir
önceki ayın ihracat rakamlarını açıklarlar: “Geçen ay ihracat rekoru kırdık
derler. Tamam, önceki aylara göre ihracat rekoru kırdığımız doğrudur. İthalatta
durumumuz nedir? İşte bu kısmı muamma. Maalesef ithalat rakamları söylenmiyor. İthalat
söylenmese de bilinen o ki ihracatla beraber ithalatın da rekor kırdığıdır. Çünkü
ihracatımızın yüzde 80’i ihraç ürünlerine dayalı ithalata dayanmaktadır. Bu
demektir ki ihracat rekorları kırıyorsak, ithalat rekorları da kırmamız
gerekiyor.
Sadede gelirsek, ihracatı söyleyip ithalat rakamlarını vermemek,
doğrunun bir kısmını söyleyip bir kısmını söylememektir. Gerçekleri örtmektir.
Halbuki bu işin doğru olanı, ithalat ve ihracatı birlikte vermektir. Dürüstlük de bunu gerektirir.
*01/08/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder