Ana içeriğe atla

Milli Piyango ve Kanal İstanbul ***

"Çılgın proje" diye sunulan Kanal İstanbul yapılır mı, yapılmaz mı bilmiyorum. Açıkçası Türkiye'nin, maliyeti yüksek bu projeye ihtiyacı var mı, bunun artısı ve eksisi ne olur, onu da bilmiyorum. Uzmanlarınca bu meselenin taraf gütmeden enine boyuna konuşulup tartışılması yerinde olur. Şayet yapılacaksa "Yap-İşlet-Devret" modeli ile yapılacağı söyleniyor. Maliyeti için de 75 milyar gibi bir rakamdan söz ediliyor.

75 milyar az bir rakam değil. Zira bu para bugünden yarına bu para kolay bulunmaz. Şayet bu "Çılgın proje" ye ihtiyaç var ve yapılacak ise bunun "Yap-İşlet-Devret" modeli ile yapılmasını istemiyorum. Çünkü birileri yapacak, işletecek, sonra devlete devredecek. Ölme eşeğim ölme! Devlet bu projeyi kendisi yapabilir. Ayrıca "Yap-İşlet-Devret" modeline de ihtiyacı yok. Bunun için bütçeden bir kuruş harcamasına da gerek yok. Kaynak nerede derseniz? Anlatayım efendim! Malumunuz bugünlerde televizyonlarımız, haberlerinin ilk başında milli piyango biletiyle yatıyor, milli piyango ile kalkıyor. Dağıtılacak paranın kaç balya olduğunu anlatıyor. Milli piyango bileti almak için bayilerin önünde sıraya girenlere mikrofonu uzatıyor: "Tam bilet size çıkarsa ne yapacaksınız" diye soruyor. Mikrofonlara konuşanın ekserisi "Yardım edeceğim" deyip parayı dağıtacağı yerleri bir bir sıralıyor. Milletimizdeki bu yardımseverlik duygusunu görünce biz kaç Kanal İstanbul yaparız dedim. 

Biliyorsunuz Kanal İstanbul projesi 75 milyara mal olacakmış. Hazır, Piyango İdaresi de 2020 yılbaşı çekilişinde 80 milyon dağıtacakmış. Milyonlarca kişinin tam, yarım, çeyrek bilet alarak ya çıkarsa dediği piyango çekilişinde, bir ya da birkaç kişi sevinecek. Sevinir mi sevinmez mi bilmiyorum ama bu para kime çıkarsa onu çıldırtır, bunu biliyorum. Çekilişle bir veya birkaç kişinin sevinmesi mi yoksa ülkenin sevinmesi mi dersek, herhalde tercihimiz ülkenin sevinmesi olur. Demem odur ki piyango çekilişi yapmadan piyango bileti için yatırılan paraları Kanal İstanbul yapımına yatıralım. Zaten kime mikrofon uzatılsa kendisine çıktığı takdirde "İhtiyaç sahiplerine vereceğim, başkasına yardım edeceğim" dediğine göre, yılbaşı çekilişindeki parayı "Çılgın projemiz" Kanal İstanbul'a yatırmaktan daha iyi hayır mı olur? Buna kimsenin itirazı olmaz. Böylece yardım edeceğim diyenler de test edilmiş, samimiyet sınavından geçirilmiş olur. Yeter ki devlet buna öncülük yapsın. Halkımız buna varım der. Hatta bu kampanyaya, bugüne kadar milli piyango bileti almayan ve piyangoya sıcak bakmayan diğer insanlarımız da katılır.

2020 yılbaşı çekilişinde, dağıtılması planlanan 80 milyon ile Kanal İstanbul'un yapımına bir başlanır. Bu proje bitinceye kadar vatandaşın aldığı piyango biletleri projeye aktarılır. Böylece bütçeden bir kuruş para harcamadan "Çılgın projemiz" yapılmış olur. Kanal İstanbul yapıldıktan sonra piyango bileti alanlar, aldıkları para kadar Kanal İstanbul projesinin ortağı olur ve kârından pay sahibi olurlar. 

Nasıl buldunuz bulduğum kaynağı? Çılgınlık bu demeyin, olmaz hiç demeyin. Milli piyango kime çıkarsa bugüne kadar örneklerinde gördüğümüz gibi çılgınca bir hayat yaşıyorlar, kendilerini kaybediyorlar. Haydan gelen bu parayı huya harcıyorlar. Bir kişi, böyle çılgınca yaşayıp çıldıracaksa varsın bu para "Çılgın proje"ye gitsin. Bu arada 2019 piyango biletinin talihlisi ortaya çıkmadı. Bu para bütçeye aktarılacak. Hazır bu parayı da bu "Çılgın proje'ye aktaralım. Haydi oldu olacak bu projeye isimlerini de verelim: Milli Piyango Kanal İstanbul.

***31/12/2019 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros Ulu adıyla yayımlanmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde