30 Temmuz 2019 Salı

Gazlıgöl'de Bir Öğle Namazı

Kaplıca'nın ikinci gününde 1985 yılında yapılmış, apartıma on adımlık mesafede bulunan camiye öğle namazını eda etmek için gittim.

Camiye girerken bahçesinde, girdikten sonra caminin arka mahallinde ve caminin içindeki çocuklar dikkatimi çekti. Elli kadar büyüğün saf tuttuğu camide, çoğunluğu geride olmak üzere yirmi kadar çocuk da vardı. 

Caminin girişinde büyük puntolarla yazılıp asılmış "Bu camideki çocukların dokunulmazlığı vardır. Cemaatimize duyurulur" yazısı dikkatimi çekti. Bu işi cemaat ciddiye alsın diye "dokunulmazlığı" kısmını sarı fosforlu kalemle çizmiş cami imamı. Gel de kız bu yazıdan sonra camiye gelen çocuklara.

Kıldığım öğle namazı, hafta içi cuma dışında bir vakit olmasına rağmen camiye girdiğimde imam, vaaz veriyordu. Ezanın bitimiyle birlikte saf düzenine geçerek namazımızı kıldık. Namaz esnasında dokunulmazlığı olan çocuklardan bir rahatsızlık duymadım. Küçücük yaşlarına rağmen bizimle birlikte namazlarını kıldılar. Sessiz sessiz yanındaki arkadaşıyla konuşanlar vardı. Görülmeye değer. Çocuklar için böylesi konuşmanın yeri ayrı.

Tespih çekmeden önce bize karşı yüzünü dönen imama baktım. Kırk yaşlarında ya vardı ya da yoktu. Müezzin "...Velâ havle velâ guvvete illâ billahi'l azîm" dedikten sonra Ayet'el Kürsi'yi okumama fırsat vermeden imam, besmele çekerek bizim yerimize Ayet'el Kürsi'yi de okuyuverdi. Ardından müezzinin komutuyla birlikte sırayla "Sübhanallâh... Elhamdülillâh... Allâhü ekber" dedik. Bereket imam 33'er defa okuduğumuz tesbihatı bize bıraktı. 

Duanın ardından hocamız Kureyş süresini okudu. Ardından müezzin, süre hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra sürenin anlamını verdi. "Fatihah" sözüyle birlikte cemaat teker teker çıkmaya başladı. 

Camiden çıkarken farzı kıldıktan sonra caminin arka mahalline geçip vızıltı şeklinde sesleri gelen çocukları gördüm. On beş kadar çocuk, önlerine rahlelerini almışlar, üzerlerine Kur'an-ı Kerim'leri koymuşlar. Diz çökmüş bir halde sorumlu oldukları sayfaları okumaya çalışıyorlardı. Anlaşılan namazdan sonra hoca onları okutacaktı. Benim onlara gıpta ile baktığımı gören benden yaşlı bir amca yanıma yaklaşarak "Bu çocuklar, böyle okuyup bizim yerimizi alacaklar ve bu camiler onlar sayesinde boş kalmayacak" dedi. İnşallah dedim kendisine.

Anladığım kadarıyla imam gayretli biri. Kendi çapında işini yapıyor. Çocuklara da sevdirmiş kendini. Çocuklar dört gözle heyecanlı bir şekilde hocalarının gelip kendilerini okutmasını bekliyorlar. Mutlulukları gözlerinden okunuyor. Sanırım bu işi bisikletsiz halletmiş hoca. Afyon Karahisar Müftülüğünün bir talimatı mı yoksa kendi inisiyatifi mi? Namazdan sonra küçük sürelerden birini aşır olarak okuyor, müezzini de anlamını veriyor. Zannımca cemaatinin okunan sürelerin anlamlarından haberdar olmasını istiyor. 

Allah işine samimiyetle sarılanlardan, işini dört dörtlük yapanlardan eylesin.






2 yorum:

  1. Amin. Müftülüğün bir talimatı da olsa bu kadar samimilik biraz zor olur. Kendi istek ve gayreti olmazsa hoca kendini bu kadar sevdiremez. Hocaya gıbta ettim doğrusu. Hocayı da öğrencikerini de tebrik ediyorum. Allah muvaffak kılsın inşallah. Allah razı olsun. Böylelerinin sayılarının artması dilek ve temennisi ile selamlar

    YanıtlaSil
  2. As amin hocam. Önemli olan samimiyet ve sevdirmek. Becerebilenlere helal olsun.

    YanıtlaSil