—Oğlum! Kalk, ne yatıp duruyorsun?
—Ne
oldu baba, hayırdır?
—Başımıza
ne geldiyse yatmaktan geldi zaten!
—Yatmayıp
da ne yapayım, iş mi var sanki?
—Sen
böyle upuzun yata dur, senin akranların vekil oluyor.
—Nasıl
yani? Ne vekilliği, o da ne?
—Milletvekili
oğlum milletvekili!
—Baba,
daha ben liseyi yeni bitireceğim. Vekillik kim, ben kim?
—Olan
anasının karnında mı oluyor? Bunun için istemek gerekiyor. Sen ne yapıyorsun?
Yatıyorsun sadece!
—Kaç
tane elim var? Ben öğrenciyim daha! Üniversite sınavına hazırlanıyorum.
—Senin
akranların hem lise sonda okuyor, hem etüt merkezine gidiyor, hem de üniversite
sınavına hazırlanıyor. Üstelik vekil adayı oldu şimdi de.
—Güldürme
beni! Hiç havamda değilim.
—Sen
öyle san! Kızımız Kocaeli'nde Türkiye'nin en genç vekil adayı olma unvanını
kaptı şimdiden.
—Diyelim
ki ben de vekilliğe müracaat ettim. Hani adaylık parası? Malum harçlığımı sen
veriyorsun? Daha alnımı terleterek bir kuruş kazanmadım. Müracaat parası
isteseydim verecek miydin?
—Sen
yeter ki vekillik iste, sana kredi açardım.
—Diyelim
ki adaylık parasını senden istedim, sen de verdin, gidip aday oldum ve partim de
yanıldı beni aday gösterdi. Daha ben lise sonda okuyorum, üniversiteye
hazırlanıyorum. Bu durumda ben ders mi çalışacağım, vekillik için seçim
çalışması mı yapacağım, söyler misin? Zaten bu seçim yüzünden sınav tarihim
ötelendi.
—Oğlum,
bırak mazeret üretmeyi! Başkası ne yapıyorsa sen de onu yapardın. Seçim
çalışması yapman şart mı sanki? Sonra kim vekile oy veriyor? Millet partiye
veya liderine oy veriyor. Liderin çalışır, sen de sayesinde vekil olurdun.
Sonra çalış yine dersine. Geceler ne güne duruyor! Seni tutan mı var? Ayrıca
okumak karın doyurmuyor. Meclise bir kapak attın mı sülaleni beslerdin. Ben de
vekil babasıyım diye övünürdüm. Sen bu mazeretleri bırakmadıkça vekil
olamazsın. Vay efendim seçim çalışmasını nasıl yapacakmış! Adamlar hapiste iken
seçime gidiyor, oturduğu veya yattığı yerden oylar kendiliğinden geliyor...
—Sen
merak etme, ben okuyup devlette bir görev aldıktan sonra istifa edip vekil
adaylığına müracaat ederim.
—Oğlum,
o senin dediğin eskidendi. Eski seçimlerde kamuda çalışan bürokratlar istifa
edip vekil seçilir, Meclis onlarla dolardı. Şimdi özel sektörden gelen serbest
meslek sahipleri, kendi işinin yöneticileri vekillikte aranan tek kriter
neredeyse. İstersen partilerin aday listelerine bir göz at.
—Sen
değil miydin, oku kendini kurtar diye?
—Sana
oku, kendini kurtar diyen dilimi eşek arıları soksun!
—Baba,
sen ne dediğinin farkında mısın? Kendi kendinle çelişiyorsun. Okumaktan kime
zarar gelmiş bugüne kadar?
—Oğlum,
ben ne dediğimi biliyor muyum? Vekillik aklımı başımdan aldı. Okumaya okurdun
yine, Meclis'e gittikten sonra da olurdu bu iş. Hem vekil, hem öğrenci! Üstelik
üzerimden de yükün kalkmış olurdu. Okul kaçmıyor, ama vekillik her zaman kişiye
gülmez. Kaçtı bir kere...
—Kaçan
balığın büyük olduğu gibi değil mi?
—Kalk
konuşma! Vekillik kaçtı, dersine otur. Pirince giderken evdeki bulgurdan
olmayalım bari! Vardır bunda da bir hayır...
** 24/05/2018 tarihinde Barbaros ULU adıyla Yeni Haber gazetesinde yayımlanmıştır.
** 24/05/2018 tarihinde Barbaros ULU adıyla Yeni Haber gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder