Okullarda öğrenci yoğunluğunun çok olduğu yerlerden
birisidir kantinler. Teneffüsü dört gözle bekleyen öğrenci çıkış ziliyle
birlikte soluğu buralarda alır. Okulun yüzde doksanı buraya akın eder.
Çalışanlar öğrenciye satış yapmaktan başını kaşıyacak zaman bulamaz. Koşarak
gelip alışverişini yapan öğrencinin mutluluğuna diyecek yoktur. Hele bir de
sıraya girip alma alışkanlığı yoksa itiş kakışla birlikte istediğini alan
öğrenci gemisini kurtaran kaptan gibidir.
Yiyecek ve içeceğini alan öğrenci hem yürür hem de yemeye
başlar. On dakikalık teneffüsün kalan kısmında yediğini yer, yiyemediğini
sınıf ortamına getirir. Nedense alınan hiçbir şey teneffüste bitmez. Ders
öğretmeni izin verirse sınıf ortamında aleni, izin vermezse ya gizli gizli yer,
ya da diğer teneffüste yemek için sırasının altına koyar. Sıranın altında yarım
bırakılmış yiyecek dururken derse kendini verebilirse verecek. Öğretmen de
derse başlayabilirse başlayacak. Zaman zaman da elinde nevalesiyle sınıfın
kapısında öğretmenin gelmesini bekleyen öğrenciler olur. “Öğretmenim
bitirebilir miyim” diye izin ister. İzin alabilen öğrencinin sevincine
diyecek yoktur. Kapının önünde ayakta işini halleden öğrenci nice sonra çıkar
gelir sınıfa.
Okullarda ilk dört-beş teneffüs bu şekilde çalışır
kantinler. Dağılma saatine yakın teneffüslerde satış yavaşlasa da yine
müdavimleri eksik olmaz. Bu sefer gelenler artık zevkine gelenlerdir. Ya
çikolata, ya çiğ köfte, ya da dondurma alır. Nedense dondurma yeme işi de
teneffüste bitmez. Mutlaka derse sirayet eder. İzni koparan kapının önünde,
alamayan ise sınıfta yer. Hiç de acele edilmez. Yavaş yavaş yalar. Bitince
çöpünü atmak için kalkar. Bitsin artık bu çile diyeceksiniz ama bitmiyor
maalesef. Ardından elini yıkamak için lavaboya gitmek için ister. İzin alamazsa
bu sefer sınıfa: Islak mendili olan var mı diye seslenir. İlkokul ve liseleri
bilmem ama ortaokullarda durum bu vaziyet. Çünkü büyük bir çoğunluk ya
gereksinim duyuyor, ya da zevkine takılıyor. İzin versen de bir dert, vermesen
de. Garibine gitse de, sınırlama getirsen de, yapılanın yanlış olduğunu
söylesen de, bazı öğrencilerin vicdanına hitap edip vazgeçirsen de bazıları her
teneffüs mide derdinde, hep boğaz mücadelesi veriyor. Bu durumda senin de
mücadelen ya sabır çekmek. Teşbihte hata olmasın. Sanki Salih peygamberin
devesi gibi işi-gücü yemek-içmek. Para aileden, yemesi de ondan. Bu şekil
çocukları gören diğer çocukların bu durumdan etkilenmemesi mümkün değildir.
İmkanı olmayan veli de çocuğum ezilmesin diye şartları zorlayarak aynı yola
girebiliyor.
Bu durum yeni neslin geldiği nokta mı yoksa kantin
kelimesinin adından mı diye sözlüğü karıştırdım. TDK’nın sözlüğünde: “Kışla,
fabrika, okul vb. yerlerde yiyecek ve içecek maddelerinin satıldığı yer”
şeklinde tanımlanmış buralar. Dilimize Fransızca’dan geçmiş. Bir yerde kantin
varsa evden kahvaltı yapmadan çıkmak mubah sayılıyor artık. Herkes ihtiyacını
buradan karşılıyor. Evlerden beslenme getirme, kahvaltıyı yaparak gelme diye
bir geleneğimiz kalmadı. Kantinler artık hayatımızın bir parçası, olmazsa
olmazıdır. Bu sektörden ekmek parası kazanan büyük bir kitle de var. Kantinler
olsun olmaya. Ama yeme ve içmede alışkın olmadığımız bir kültüre doğru
evriliyoruz. Bizim kültürümüzde ayakta veya yürüyerek yeme ve içme çok doğru
görülmez. Hatta Osmanlı’da ayakta yiyen içenin şahitliği kabul edilmezmiş
denir. Üstelik yeme içme, kantin bölgesinde giderilmesi gerekirken sınıflar
kantinin koltukları işlevi görüyor. Kimi yiyor, kimi onlara bakıyor. Bakanın
canının çekmemesi mümkün değildir. Ekseriyet kıyameti koparmaya çalışıyor.
Çünkü biri yer, biri bakar. Kıyamet ondan kopar sözünü unutarak.
Okullarda kantinin olmaması bir sorunsa, olması da bu
şekilde bir sorundur. Kanaatimce kantinlere belirli bir standart getirilmelidir.
Kutu gibi bir yere kantin yapıp öğrencinin yiyeceği bir ortam sağlamamak olmaz.
Yiyecek ve içecek sınıf ortamına götürülmemelidir. Mutlaka alışveriş yapan
öğrencinin oturarak yiyebileceği ortamlar da yapılmalıdır. Yine kantin
bölgesinde el-yüz yıkamak için lavabolar olmalıdır. Okullarda mutlaka
öğrencinin ihtiyacını giderebileceği beslenme saatleri ayarlanmalıdır.
Abur-cubur, hızlı bir şekilde yemeden ziyade öğrenci hazmede hazmede yemelidir.
30/03/2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder