Ana içeriğe atla

Bilgi kirliliğine alet olmayalım!

Günümüz haber alma yolları çeşitlenmiştir. Çoğu haberin de aslı astarı yoktur. Doğruluğundan emin olmadıkça, akıl süzgecimizden geçirmedikçe konuşup paylaşmamakta fayda vardır. 

Bir çok haber teyit edilmeyi gerektirir. Özellikle facebook, whatsapp gibi sanal alemde çok aşırı bir bilgi kirliliği vardır. Nasıl ki her gördüğümüz sakallıyı dedemiz kabul etmiyorsak her habere de kulak vermemeliyiz. Çünkü günümüz iletişim ve haberleşme ağları; kamuoyu oluşturma, bir kesimi töhmet altına bulundurma, halkı galeyana getirme, yanlış yöne sevk etme, yalan-yanlış bilgilerle oyalama, halkı tedirgin etme..vb amaçları gütmektedir. Bu yüzden elimize gelen, whatsappımıza düşen her türlü habere mutlaka acaba demekte fayda vardır. Çünkü bu tür haberlerin aslı astarı olmaz, asparagas olduğu ortaya çıkarsa yarın çok önemli bir bilgi gözden kaçabilir. Tıpkı yalancı çobanın durumuna düşebiliriz. Özellikle okumuş kesimin, dini duyarlılığı olan kişilerin paylaşacağı haberleri güvenilir bulduğu bir kaç kanaldan teyit ettirmesinde fayda olur diye düşünmekteyim. Hucurat süresi 6.ayette Rab Teala: Ey iman edenler, eğer bir fasık, size bir haberle gelirse, onu 'etraflıca araştırın.' Yoksa cehalet sonucu, bir kavme kötülükte bulunursunuz da, sonra işlediklerinize pişman olursunuz." buyurmaktadır.

Hasılı bilgi dezenformasyonun bol örneklerini gördüğümüz sanal alem haberlerini soğukkanlı bir şekilde karşılamada fayda olduğu kanaatini taşımaktayım. Her duyduğunu, gördüğünü paylaşan ve aktaran kişilerin yanlış algıların oluşmasına sebep olabileceğini hesaba katmak lazım vesselam. 19/12/2016


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde