Kule Sitede bir bilişim mağazasında uygun bir yazıcı buldum. yetkilisi: "Okula alacaksanız eğer, kurumunuzdan onaylı bir ihtiyaç listesi getirdiğiniz takdirde bilgisayara bağlı ürünlerde % 18 kdv muafiyeti uyguluyoruz" dedi. İstenilen formu bulduktan sonra formu doldurup ilçe kurum müdürüne onaylattım. Oradan oraya giderken çaba sarf edip yoruluyorsun ama kurumuna % 18 daha uygun bir demirbaş alacağınız heyecanıyla sevinip mutlu oluyorsun. Bizimkisi tatlı bir telaş.
Yazıcıyı aldım, onaylı evrakı yetkiliye ibraz ettim. % 18 kdv muafiyeti uygulandı. Okulun parası olduğunda oradan alırım düşüncesiyle kendi kredi kartımı uzatıp ödemeyi yaptım. Görevli: "Aracınız nerede, oraya kadar eleman götürsün" deyince, bir yazıcı değil mi arabaya ne gerek var, araba getirmedim, ben götürürüm dedim. "İyi öyleyse" dediler. yazıcıyı bana uzattılar. Kaba bir görüntüsü var ama olsun, içindeki ambalajındandır bu dedim. Eğilip davrandım. Ağır gerçekten. Arabayı nasıl aramazsın şimdi dedim kendi kendime. Bir taraftan yazıcıyı yüklendim, bir taraftan da bu yazıcıyı nereye götürüp emanet edeyim diye düşünmeye başladım. En iyisi tramvay durağına kadar götüreyim, Alaaddin'de inip İş Bankasının önünden tekrar otobüse biner, Kayalıpark'ta iner, oradan fatih Çarşısına götürür, koyarım. Ertesi gün çar yakınlarından okula aracıyla gelen bir öğretmeni arar, yazıcıyı okula getiririm dedim.
Yazıcıyı kah kucağıma, kah omzuma alarak çıktım yola. Zaman zaman uygun yere koyarak nefeslendim. Durağa yaklaştım, yolu neredeyse yarıladım. "Amca yardım edeyim" sesi kulağıma çaldı. Baktım 13-14 yaşlarında bir çocuk. Hızır gibi yetişti imdadıma dedim içimden...Zahmet olmasın delikanlı! Ağır, zaten yaklaştım, tramvaya bineceğim dedim. "Olsun amca, zahmet olmaz" dedi. yazıcıyı hemen kendine doğru çekti. Allah razı olsun senden genç dedim. O, önden bense ardından yürüdük. İnsanlık ölmemiş, maşallah! Şu çocuktaki yardım duygusuna bak, bu çocuk bana yardım etti, cebimden para vereyim varınca dedim. 200 m. yürüdükten sonra durağa geldik. Elimi cebime attım, 5 lirayı çocuğa uzatarak delikanlı, al şunu harçlık yap" dedim. "Ne amca bu? Az bu!" demez mi? Şaşırdım doğal olarak. Yavrum! İçimden geldi verdim, sonra ben seni çağırıp yardım et demedim, al şunu, benim moralimi iyice bozma. hakkında oluşmuş kanaatimi de yok etme dedim, tramvaya bindim.
Alaaddin tramvay durağında indim. Duraktan İş bankasının önüne yürüdüm kucağımdaki yazıcıyla beraber. biraz otobüs bekledikten sonra gelen otobüse bindim. Bir durak sonra indim. Bir yazıcıya baktım bir de Fatih Çarşısına. her zaman ki arşınladığım çarşı ne kadar da uzak geldi bana. Güç-bela çarşıya geldim. ter o biçim. Söylemeye gerek yok. Yazıcıyı emanet ettim oradaki bir dostumun dükkanına.
Akşam, ertesi günü dersi olan ve Fatih Çarşısının önünden geçen bir öğretmenimi aradım, hocam! okulun yazıcısı var, alıp gelebilir misin diye. "Lafı olmaz hocam, hay hay! dedi. Tarif ettiğim yerden ertesi gün yazıcıyı alarak okula getirdi.
Sıkıntı çektim ama yazıcı okula gelince keyfim yerine geldi, hemen kurduk yazıcıyı. İlk çıktıyı aldık, moralim yerine geldi. Az sonra yazıcıyı terziden alıp gelen öğretmen odama girdi. "Hocam müsaadeniz olursa 10 dakikalığına havuç almaya gidebilir miyim" dedi. Hocam, getirdiğin yazıcıyı fatih Çarşısına bırak, ben oradan kendim getiririm" dedim hiç istifimi bozmadan. Öğretmen: "Hocam önemli değil, ben havuç almaya gitmem, çok da önemli değildi zaten, getirdiğim yazıcının lafı mı olur" dedi... Dedim ya keyfim yerinde diye. Ama öğretmenin bir anda ciddiye alacağını hesaba katmadım. Ardından gülüştük. O, havucunu almaya gitti, ben de işime koyuldum.
Ya öğretmen işi ciddiye alıp yazıcıyı tekrar aldığı yere götürseydi, benim halim nice olurdu acaba? Kule'den getirdiğim gibi tekrar Fatih Çarşısından aynı yöntemle getirirdim getirmesine de. İşte o zaman anam ağlardı. Ardından dilimin cezası derdim herhalde yazıcıyı yüklenip getirirken... 08/10/2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder