Ana içeriğe atla

Güzel ve Hikmetli Sözler (16)

201.Unutulmak istemiyorsan ya okunacak şeyler yaz ya da yazılmaya değer şeyler yap. (Benjamin Franklin)

202.Fakirlik en öldürücü ve en inatçı hastalıktır. (Eugene O'neil)

203.Terbiyenin sırrı öğrenciye saygıyla başlar. R.W.Emerson

204.Karşımızdakilerin düşüncelerini okuyabilseydik, alacağımız ilk sonuç bütün arkadaşlıkların bozulması olurdu. B.Russel

205.Hayatta insanın kazanabileceği en büyük ödül, birkaç gerçeği anlayabilmesi ve birkaç yanlışı ortadan kaldırabilmesidir. B. Frederick

206.Yanlış yönde bir adım atarsanız, doğru yönde yüz adım atmanız bunu telafi etmez. Çin Atasözü

207.Övülen ve iltifat gören çocukların zekalarının geliştiği anlaşılmıştır. Emrinizde çalışanlar az çok akılsız görünüyorlarsa kabahat belki de sizindir. Thomas Dreler

208.Bütün ilişkilerinizde sevgi egemen olsun. Şiddet, hiçbir işe yaramadığı gibi, kötü sonuçlar doğurur. Sevmekten ve sevilmekten yoksun bırakılmak, çocukların ruh yapılarını alt üst eder. Benjamin Spock

209.Çocukların hafızası kirlenmemiş beyaz bir kağıda benzer. Her türlü yazı için bir yer vardır. Yaşlıların hafızası ise, çeşitli çizgilerle dolmuş bir kağıda benzer. Yazmak için yer bulunmaz. Goethe

210.Özgür olmayıp kendisini özgür sayan kimseden gayri köle kalmamıştır. Goethe

211.İnsanlar mutluluğun en büyüğüne, ancak öteki insanlara iyilik yapmakla kavuşabilir. Çiçero

212.Hayatı seviyorsan zamanı boşa harcama, çünkü zaman hayatın ta kendisidir. B.Franklin

213.Hayatta dostluğun mevcut olmadığını herkes söyler durur; ama kimse onu temin etmek ve devamlı olmasını sağlamak hususunda çaba harcamaz. Lambert

214.Dinlemesini bilenler, ülkeleri fethetmesini bilenlerden daha büyüktür. Franklin

215.İyi adam olmak için kimseye fenalık etmemek yetmez, iyilik etmesini de bilmelidir. Fenelon

216.İyiyi yapabildiği halde yapmayan insan, suç işlemiş olur. Pestalozzi

217.Güzellik doğruluk, doğruluk güzelliktir. Keats

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde