Ana içeriğe atla

Ayet ve hadislerden etkileyici sözler


"İyilikle kötülük bir olmaz... Sen kötülüğü en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, candan bir dost gibi olur."
"Kim zerre miktarı kadar bir iyilik yaparsa karşılığını görür; kim de zerre miktarı kadar bir kötülük yaparsa karşılığını görür."
"Yetimi sakın ezme, el açıp isteyeni de sakın azarlama."
"...Size verilse, gözünüzü yummadan alamayacağınız kötü malı hayır (yardım, sadaka) diye vermeye kalkışmayın..."
"Bir topluluğa duyduğunuz kin sizi sakın adaletsizliğe sevk etmesin. Adil olun."
"Kim sabreder ve affederse, şüphesiz bu hareketi yapılmaya değer işlerdendir."
"Sen af yolunu tut, iyi olanı emret ve bilgisizlere aldırış etme."
"Bir topluluk başka bir topluluğu alaya almasın. Belki de alaya aldıkları kişiler kendilerinden daha iyidirler."
"Birbirinizin kusurlarını araştırmayın. Biriniz diğerini arkadan çekiştirmesin."
"İnsanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam, onlara vermek için ölçüp tarttıklarında ise noksan yapan hilekârlara yazıklar olsun!"
"Ölçüyü tastamam yapın, eksik verenlerden olmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların hakkı olan şeyleri kısmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın."
"Karşılıklı rızaya dayanan ticaret hali olması dışında mallarınızı aranızda haksız yollar ile yemeyin."
"Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin. Kendiniz bilip dururken, insanların mallarından bir kısmını haksız yollarla yemeniz için o malları hakimlere aktarmayın."
"Sevdirin, nefret ettirmeyin; kolaylaştırın, zorlaştırmayın."
"...Yumuşak davran ! Gerçekten bu davranış kimde bulunursa onu süsler; kimde bulunmazsa onu da çirkinleştirir."
"Bir kimse yumuşak davranmaktan mahrum ise iyiliğin tamamından mahrumdur."
"...Asıl pehlivan kızdığı zaman kendine hakim olabilen kimsedir."
"Üç kişi bir yerde otururlarken ikisi fısıldaşarak konuşmasınlar. Çünkü bu davranış üçüncüyü üzer."
"İzinleri olmadan iki kişi arasına oturulmaz."
"Bir kimse bir söz söyleyip sonra (acaba başka duyan oldu mu dercesine) iki tarafına bakındığı zaman, bu söz (dinleyene) emanettir."
"Kişi, o müsaade etmedikçe, kardeşinin alışverişi sırasında o alışverişe girmesin ve kardeşinin evlenme teklifi üzerine (aynı kişiye) evlenme teklifinde bulunmasın."
"İnsanların en kötülerinden biri de, bir kısım insanlara bir yüzle başka bir kısmına ise başka yüzle görünenlerdir."
"Fakirlere yapılan yardım bir iyiliktir;  akrabaya yapılan yardım ise iki iyilik sayılır: Birincisi akrabayı gözetmek iyiliği, ikincisi de ona yardım etmek iyiliği."
"Haset (çekememezlik) iyilikleri yer bitirir; tıpkı ateşin odunu yiyip tükettiği gibi. Sadaka hataları söndürür; tıpkı suyun ateşi söndürmesi gibi."
"İyi arkadaş güzel koku satan kişiye benzer; ondan sana bir şey değmese bile onun kokusundan sana siner. Kötü arkadaş ise körükçüye benzer; sana karasından bir şey bulaşmasa bile dumanından bulaşır."
"İnsanlarla yaptığı işte onlara haksızlık etmemiş, konuştuğunda yalan söylememiş, söz verdiğinde sözünden dönmemiş bir kimse; şahsiyeti gelişmiş, adaleti görülmüş, kardeşi olmak gerekmiş ve arkasından konuşulması yasak olmuş bir kimse demektir."
"İyiliğe sebep olan, onu yapan gibidir."
"İlim Çin`de de olsa alınız..."
"Sizden birisi bir kötülük görünce onu eli ile değiştirsin, buna gücü yetmezse dili ile değiştirsin, buna da gücü yetmezse kalbi ile bu durumu kötü görsün..."
"`İnsanlar iyi olur, iyilik yaparlarsa biz de iyi olur iyilik yaparız; haksızlık yaparlarsa biz de haksızlık yaparız' diyen kişilerden olmayın. Aksine siz kendinizi insanlar iyi olurlarsa iyi olmaya; kötü olurlarsa haksızlık yapmamaya alıştırın."
"Güçsüzün incitilmeksizin hakkını alamadığı bir toplum yücelemez."
"İş ehil olmayana verilince kıyameti bekle!"
"Herhangi birinizin elinde bir fidan varken, kıyamet kopacak olsa bile onu hemen diksin."
"Gerçek zenginlik mal çokluğu değil, gönül tokluğudur."
"Siz erkeklerin kadınlar üzerinde hakkınız olduğu gibi, onların da sizin üzerinizde hakları vardır."
"Sizin en iyiniz, kadınlarına karşı en iyi olanınızdır."
"Tokalaşın ki kin gitsin; hediyeleşin ki birbirinizi sevin ve düşmanlık gitsin.

Not: "(islamidurak.tr.gg) sitesinden alıntılanmıştır.






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde