7 Aralık 2015 Pazartesi

Fire**



“Bizim buralarda böyle”

Duymuşsunuzdur, herhangi bir ürün için: “Şu kadar fire verdi/verir" diye. Baştan söyleyeyim ben ilk defa 1994 yılında duydum. Daha önce duyduysam da hiç dikkatimi çekmemiş. Benim burada değineceğim fire bir başka. Bundan sonra da bu kelimeyi hiç unutmadım.

1994 yılı idi. Kış yaklaşıyor. Kömür işini halletmem lazım diye bir mahrukatçıya uğradım. Kok kömürünün tonunun 5.250.000 lira olduğunu söyledi. Satıcıya, geldiğim ilçede kömürün fiyatı 5.500.000 TL idi. Siz niye ucuz veriyorsunuz dedim. "Hocam, biz gani gönüllüyüz. Fazla kâr etmeyiz" şeklinde cevap verdi.

800 kilo kömür tartın dedim. 760 kilo tartıldı. "Tamam 800 kg oldu" dedi. Daha 40 kg eksik dediğimde, " Biz tonda 50 kilo fire keseriz. Senin kömür 800 kilo oldu" cevabını verdi… Fire ne demek dediğimde " Kömür gelirken toza çıkar, ıslak gelir, kuruyunca eksilme meydana gelir" şeklinde açıklamada bulunuldu. Be kardeşim! Kömürü daha ucuza vereceğinize kömürün vereceği fireyi  hesaba katarak 5.500.000 lira deseniz ve kömürü de fire kesmeden kilosunu tam verseniz olmaz mı dediğimde de "Bizim buralarda böyle" dendi. Mecburen kömürü aldım içime sinmese de. Bir daha buradan kömür almayacağım diyerek oradan ayrıldım, tabii içimden.

Bir başka odun-kömürcüden 500 kg odun almak için gittim. Bana “Şurası 500 kg” dendi. Tartalım dediğimde “Kesip parçalamadan önce yaşken tartıldı,” dendi. Oduna baktım kurumuş haliyle sanırım, 300-350 kilo ancak gelirdi. Yine aldım tabii mecburen içime sinmese de.

Bu bölgede 7 yıl kaldım. Her yıl başka bir satıcıya müşteri oldum. Her birine bu durumun dinen caiz olmadığını, Şuayp Peygamberin kavmi olan Medyen ve Eyke halkının ölçü ve tartıda eksik tartıp  hile yaptıklarından dolayı helak olduklarını anlattım. “Hocam seneye dediğiniz gibi yapacağım” sözüne karşılık  alışverişimi yaparak ayrıldım. Seneye aynı kişiye gittiğimde "Hocam diğer arkadaşları karşıma alamam, bizim burada böyle" cevabıyla karşılaştım.

Eksik tartma konusunu zaman zaman gündemde tutmaya çalıştım. Çalıştığım okuldaki oralı yerli öğretmenlere konuyu açtım: " Hocam, siz cuma günleri vaaz vermeye çıkarsınız, vaazınızda bu konuyu gündeme getirin, ya da o esnafları tanırsınız, gidin konuşun" dediğimde kaldığım müddetçe vaazda konu edildiğine şahit olmadım. Esnafa söylediklerini de duymadım. Anlaşılan yerleşik düzeni ve bu âdeti değiştiremeyeceklerine inanıyorlardı veya kimseyle kötü olmak istemiyorlardı. Bulunduğum yerin esnafından, öğretmenine ve halkına varıncaya kadar hepsi mütedeyyin ve iyi insanlardı. Kendi evim, bölgem gibi rahat ettim orada 7 yıl boyunca. Hepsi de iyi niyetlilerdi. Fakat o kadar  iyi niyetli arasından odun-kömürün tam ve eksiksiz tartılması konusunda bir mesafe alamadım.

Adetlerimizden maalesef kolay kolay vazgeçemiyoruz. Bu durumdan halkın da çok hoşnut olduğunu sanmıyorum. 15 yıl önce ayrıldığım o bölgedeki mahrukatçılar hâlâ aynı şekilde mi satış yapıyorlar bilmiyorum.  Aynı  duruyor  cevabı alırım endişesiyle oradaki dostlarıma da bu durumu sormadım. İnşallah ölçü ve tartı işindeki fire meselesi ortadan  kalkmıştır.

Bu konuyu, Hud süresi 85. ayet mealiyle bitirelim: " “Ey kavmim! Ölçüyü ve tartıyı adaletle tam yapın. İnsanların eşyalarını (mallarını ve haklarını) eksiltmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. ”Ölçü ve tartıda peygamberlerini dinlemeyen halkı Allah Teala, kavurucu sıcaklık ve ardından gelen rüzgarla birlikte helak ettiğini belirtir.

Helal kazanan, haram lokma yemeyen, ölçü ve tartıda hile yapmayan güvenilir kimselerden olmamız temennisiyle...06/12/2015

**09/05/2016 tarihinde Kahta Söz gazetesinde yayımlanmıştır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder