2 Aralık 2015 Çarşamba

Bu çocukların ağlayanı yok


13 yaşındaki 8.sınıf öğrencileri bu yıl TEOG adı verilen sınava hazırlanıyorlar. Haftada 36 ders saatinin yanında en az 12 ders saati olacak şekilde takviye kurs görmekteler. Böylece haftada toplam 48 ders saat ders görmüş olacaklar. İşlenen derslerin tekrarı, soru çözülmesi derken toplamda ne kadar çalışacaklarını varın siz hesaba katın bu küçük dimağların.

Devlet memuru olmuş büyükler haftada 40 saat çalışmakla yükümlüdürler. Küçüklerimiz hiç ders çalışmasa en az 48 ders saati ders dinlemiş oluyorlar. Bu işte bir anormallik yok mu? Anne-babalar, devlet yetkilileri, ülkeyi yönetenler, yönetmeye aday olanlar elimizi vicdanımıza koyalım. Bu 13 yaşındaki çocuklara bu yaptığımız reva mı Allah aşkına? Bir çiçek olan, oyunla büyümesi gereken küçükleri doğduklarına doğacaklarına pişman etmiyor muyuz? Kendi çocukluğumuzu düşünelim bu kadar yük var mıydı üzerimizde. İyi bir okul kazansından başka insan ve adam olması için bir çabamız var mı?

Biz eğitimciler 30 saat olan ders saatinin azaltılmasını beklerken 35-36’ya çıkarılarak bizlere ikinci bir fil verildi.

Geleceğimizin teminatı nesli bu yöntemle eşten, dosttan, akrabadan ve sosyal hayatın içinden soyutlamış oluyoruz. Hayatı bir laboratuvar içerisinde ders çalışma olarak dizayn etmenin kimseye faydası yoktur. Ders-okul-kurs-çalışma-test çözme şeklinde haftanın 7 gününü doldurmak bu çocukları toplumdan soyutlar. Toplum içerisine çıktıkları zaman da sırtlarına aldıkları kitap yüküyle birlikte kulağına taktıkları kulaklıkla kendilerine bir yol
çizmiş gidiyorlar.

Ortaokul, lise hep bir yarışın içerisinde. Dinleneceği zamanda dışarı çıkıp oynama yerine sanal aleme dalma, sanal oyun oynama belki de patlamaya hazır bombanın patlamasının ertelenmesinden ibarettir. Anne, baba, çocuk hep beraber üniversite kazanmaya odaklanıyoruz. Ortalama 2 milyon genç beyin üniversite sınavına girer. 200 bin genç bitirince iş bulabileceği bir bölümü kazanır. 1800.000 genci mutsuzluğa düçar ediyoruz gençliğinin baharında. Üniversite bittikten sonra atanmak için yine bir yarış...

Ömrünün çeyrek yılı “Ne olacağım, sonum ne olacak” şeklinde bir vehim ve fütursuzca koşuşturmayla geçiyor. İşin garibi süreci hazırlayanlar, bu sürece girenler hep iyi niyetli. Allah bu neslin yardımcısı olsun. Bu yarış sonu hayır olan bir yarış değildir. Bu böyle biline. Gidilen yol çıkmaz sokaktır. 20/10/2015


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder