30 Kasım 2015 Pazartesi

Kaçımız Bir Suç İşlediğimizde Doğruyu Söyleriz?


Zaman zaman çocuklarımızın yalan söylemesinden şikayetçi oluruz: " Bu çocuk bu yalanı nereden öğrendi" diye.


Çocuğumuz yalanı; yalan söylemeyi sokakta, mahallede arkadaş ve akranından öğrendiği kadar büyüklerinden yani ailesinden öğrendiğini de göz ardı etmemek lazım. Hepimizin bildiği gibi çocuklarımız 3 yaşına kadar gördüğünü ve işittiğini bilgi olarak depolar. Hani yanında konuşurken " Çocuktur, anlamaz" dediğimiz yaş. Eğer çocuğumuz yalan söylemeye başlayıp bunu alışkanlık haline getirmişse lütfen sebebini başka yerde aramayalım. Suçun merkezine önce kendimizi koyalım. Kendimize toz kondurmadan suçluyu dışarıda aramak topu taca atmaktır.


Yalan söylemenin çok değişik nedenleri vardır. Belki de en önemlisi yalan söylemenin temelinde şiddet/baskı ve cezalandırılırım endişesi yatmaktadır. Burada bu nedenler üzerinde durmayacağım. Hiç unutmadığım ve hemen her yerde örnek bir öğrenci olarak anlattığım bir öğrencimin davranışını paylaşmak istiyorum:


Sarayönü Anadolu Lisesinde görev yaptığım esnada dersin ortasında odama bir öğrenci geldi.

-Hocam! Öğretmenler odasına bir gelebilir misin? Ben bir suç işledim.

-Ne yaptın, hayırdır?

-Öğretmenler odasındaki fotokopi makinesini kırdım.

(Beraberce gittik. Makineye bir baktım. Camı un ufak olmuştu.)

-Ne işin var senin burada, girmen yasak değil miydi?

-Yasaktı hocam. Mecbur kaldım. Acil fotokopi çekmem gerekiyordu.

-Hizmetli yok muydu, ona niye verip çektirmedin?

-Aradım, bulamayınca kitabın sayfasını makineye yerleştirdim. İyi çeksin diye kapağını bastırınca böyle oldu. Borcum ne ise ödeyeyim.

-Mehmet, sen şimdi dersine gir. Daha sonra görüşelim.


Fotokopi servisini aradım. Makine arızalandı. Camı kırıldı. Tamirini yapalım diye. Servisçi: " Hocam camın kalınlığını ölçerek camcıyı çağırın. Ölçüye göre cam kestirin. Sıkıntı olmaz" dedi. Camcı camı taktı. 15 TL bedelini verdim. Fişi taktım, Makine çalıştı yine eskisi gibi çekmeye başladı.


Bir hafta sonra yapılan veli toplantımıza katılan öğrencimin babası Mustafa Bey odama geldi:

-Hocam bizim sıpa fotokopi makinesini bozmuş. Borcumuzu ödemek için geldim. Borcumuz ne kadar?

-Borcunuz 500 TL Mustafa Bey!

-Ağabey! Şu anda yanımda o kadar para yok. Yarın göndersem olur mu?

-Mustafa Bey, borcunuz falan yok. Çocuğuna da sıpa falan deyip kızma. Oğlunla gurur duy.

-Nasıl ağabey? Bizim çocuk suçlu…

-Doğru suçlu. Ama dürüstlüğü takdire şayan! Çünkü oğlun fotokopi çekmek için makinenin camını kırmış, kimse görmemiş, oğlun kendisi gelmese failini bulmamız mümkün değil. Çocuğun örnek bir öğrenci bizim için. Ben böyle bir öğrenciyi bırak cezalandırmayı, ödüllendirmem lazım. Sizin de borcunuz falan yok. Allah, Mehmet gibilerin sayısını artırsın. Çünkü genelde suç işlenir, fakat faili ortaya çıkmaz. Çok basit şeylerde yalana başvururuz. Sizin çocuk; öz güven sahibi, doğru sözlü, dosdoğru bir genç. Üniversitede hedeflediği yeri kazanır mı bilmem. Ama daha bu yaşta adam gibi adam!  Anne baba olarak da sizi tebrik ederim.


Mehmet, istediği bölümü kazandı. Öyle zannediyorum geçen yıl üniversiteyi de bitirdi. 29/11/2015


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder