İslam nedir sorusuna
tek kelimeyle “İslam, ahlaktır” dersek yanlış olmaz. İslam alimleri İslam’ı
anlatırlarken İslam’ı bir ağaca benzetirler: Kökü iman, gövde ve dalları ibadet;
kokusu, gölgesi, verdiği oksijeni ve meyvesi de ahlaktır. Sahabiler peygamberimizin
ahlakını sorduklarında “Siz Kur’an okumuyor musunuz? Onun ahlakı Kur’an idi”
cevabını verir Hz Ayşe.
Kur’an başta iman, ibadet,
doğa, ahiret, peygamberlerin ve eski toplulukların kıssaları gibi birçok konuya
değinmiş olsa da özetlersek Kur’an’ın amacının hem bireyi hem de toplumu
ahlaklı olmaya yöneltmek istediğini söyleyebiliriz. Namaz, oruç, hac, zekat
gibi bireysel ibadetler bile kişiyi kötülüklerden uzaklaştırarak ahlaklı bir birey
yapmaya çalışmaktadır. Buradan hareketle genel olarak Kur’an, tam bir ahlak
kitabıdır.
Kur’an’ın 26.cüzünde
yer alan hücreler/odalar anlamına gelen, 18 ayetten ibaret Hucurat süresi de edep,
ahlak, insani ilişkiler, görgü ve nezaket kurallarından bahseden bir süredir. Bu süreye ahlak veya adabı muaşeret süresi
dense yeridir. Baştan sonra insani ilişkiler, ahlaki ilkelerden bahseden ve bizi eğitmeyi hedefleyen bu
süreden çıkaracağımız dersler vardır. İzninizle madde madde bu ahlaki/insani ve
toplumsal ilkelere işaret edeceğim bu yazımda:
1.
Allah ve peygamberinin önüne geçmeyin.
(Mümin, gerek hüküm, karar ve tercihlerinde ve gerekse davranışlarında Allah ve
resulünün önüne geçmemelidir.)
2.
Seslerinizi peygamberin sesinden fazla
çıkarmayın, birbirinize bağırdığınız gibi ona bağırmayın. (Hz. Peygamber’in
yanında onunla ve başkalarıyla konuşurken onun sesini bastıracak şekilde yüksek
bir sesle konuşulmamalıdır. Bugün peygamber aramızda olmadığına göre karşılıklı
konuşmalarda veya büyüklerin yanında konuşmamız gerektiğinde nezaket ve ses
tonuna dikkat edilmelidir.)
3.
Allah resulünün yanında ses tonunu
düşürmek ve edebi takınmak takvanın bir gereğidir. (Bugün için peygambere ve
büyüklere saygı göstermek şeklinde anlaşılabilir.)
4.
ve 5. Evlerin dışından
bağıranların/seslenenlerin çoğu düşüncesizdir. Halbuki biraz sabırlı olmaları
gerekir. (Bir eve gelip evin ziline basmayıp bağıranlar, birini çağırmak veya geldiğini
haber vermek için arabasının veya servisin kornasına çalanlar, geç vakit vedalaşmalarda
başkasını rahatsız edercesine hakeza kornayı kullananlar, düğün konvoylarında
gürültü kirliliğine sebep olacak şekilde ellerini kornadan çekmeyenler bu iki
ayete kulak vermelidir.)
6.
Pişman olmamak ve baltayı taşa vurmamak
için işittiğimiz bir haberin kaynağı ve doğruluğu araştırılmalıdır. (Özellikle
basında ve sanal alemde gördüğümüz, okuduğumuz veya gerçek hayatta duyduğumuz
her olaya ve habere temkinli yaklaşılmalıdır. İşimize geliyor diye her habere
atlamamak lazım. Çünkü piyasa dezenformasyon bilgilerle doludur. Birileri bu
bilgi ile kendi menfaatine, muhatabın aleyhine bir algı oluşturuyor olabilir.
7.
ve 8. Allah imanı sevdirirken
inkarcılığı, yoldan çıkmayı ve emre aykırı davranmayı çirkin göstermiştir.
9.
Müminlerden iki grup kavgaya tutuşur
veya iki devlet savaşırlarsa aralarını bulun. Şayet itişip kakışmaya ve savaşa
devam ederlerse haklı olanın yanında yer tutun. Adaleti elden bırakmayın ve
herkese hakkını tam verin.
10.
Müminler kardeştirler. İki kardeşin
arasını bulun. (Ne halleri varsa kozlarını paylaşsın demeyin. Birbirini yiyen
ve öldüren Müslümanlara duyurulur.)
11.
a- Birbirinizi küçüksemeyin, alaya
almayın. Alaya alınanlar -Allah katında daha değerli olabilir.
b-Birbirinizi
karalamayın. (Birinin diğerini karalaması kendini karalaması gibidir.)
c-Kötü
lakap takmayın.
12.
a-Zannın çoğundan sakının. Çünkü bazı
zanlar günahtır.
b-Gizlilikleri
araştırmayın. (Bir kimsenin gizlediği bir işini, bir davranışını araştırmak)
c-Gıybet
yapmayın. Zira hangi biriniz ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır.
13.
Allah insanları bir erkek ve bir dişiden
yaratmıştır. Tanışmaları için farklı kabile, aşiret, kavim ve ırklara
ayırmıştır. (Hiçbirinin diğerine bir üstünlüğü yoktur.) Esas üstünlük, takva
(Allah’a karşı olan sorumluluğunu yerine getirmek) iledir.
14.
Tek başına Allah’a inandığını söylemek
yeterli değil, imanın kalpte kökleşmesi ve Allah ve peygamberine itaat ederek
teslim (Müslüman) olmak lazım.
15.
Gerçek müminler, Allah ve peygamberine
inanmada şüpheye düşmediği gibi aynı zamanda malları ve canlarıyla mücadele
yolunu seçenlerdir.
16.
Allah’a dinini öğretmeye kalkmayın.
17.
Allah’a inanmayı/boyun eğmeyi başa
kakmayın. İnanıyor ve boyun eğiyorsanız bu, Allah’ın size verdiği bir lütfüdür.
18.
Ne yaparsanız yapın, Allah hepsini
görmektedir.
**20/05/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
**20/05/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.