Enflasyon Araştırma Grubuna (ENAG) göre
2023 Türkiye enflasyon oranı yüzde 127 iken bu oran TÜİK’te yüzde 65 bulundu.
Bir matematik bölümü olan istatistik
62 puan birden şaşar mı? Mevzubahis olan bu ülke ise şaşar ve normal kabul edilir.
Buna alıştık. Daha doğrusu alıştırıldık.
TÜİK enflasyonuna göre ülke olarak çift
haneli enflasyonu yaşıyoruz. ENAG’a göre ise üç haneli yani hiper enflasyonu yaşıyoruz.
Resmiyette TÜİK’in açıkladığı enflasyon
verisi baz alınsa da piyasa ENAG’ın açıkladığı enflasyonu yaşıyor. Bir örnek vermem
gerekirse, 2020 Ocağının dördünde yaptığım paylaşıma göre daha önce Konya’da 1,10
kuruşa satılan 250 gram ekmek, 200 grama indirilerek 1,20 kuruştan satılmaya başlanmış.
Bugün Konya’da 4 Ocak itibariyle 200 gram ekmek, 7.00 TL’dir. Yakında yeni bir fiyat
ayarlaması daha yapılırsa hiç şaşırmam. Aradan üç yıl geçmiş. 1,10 TL neresi, 7
lira neresi? Üç yılda enflasyon oranının yüksekliğini bu fark bile ortaya koyuyor.
Ki ekmek zammı fırıncıların bir araya gelip yükselttiği bir ürün değil. İşin içinde
belediye ve valilik onayı da gerekli. Siz serbest piyasada firmaların yaptığı ürünlere
bu süreçte yaptığı zammı kıyaslayın.
Hasılı adı konmamış, farklı rakamların
uçuştuğu bol rakamlı bir enflasyon hayatı yaşıyoruz.
Bu enflasyonlu süreçte en fazla mağdur
olan kesim kimdir? Bu soruya verilecek cevabın işçi, memur ve emekli kesim olduğu
aşikardır. Kısaca bordro mahkumları mağdur oluyor. Çünkü bu kesimin maaş artışları
TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına göre belirleniyor. Verilen zam enflasyonun
altında kalınca da altı ay sonra geriye dönük ödeme alıyor. Yani sabit gelirli altı
ay boyunca enflasyonun altında kalıyor. Altı ay sonra yeni bir zam alıyor gibi enflasyon
farkını alıyor. Bunun adı da işçi ve memurun enflasyona ezdirilmemesi oluyor. Kısaca
sabit gelirli piyasada hiper enflasyonlu bir hayatı yaşıyor. Kağıt üzerindeki enflasyon
verisinin farkını ise 6 ay gecikmeli alıyor. Yani ENAG enflasyonunu yaşıyor. TÜİK
enflasyonuna göre zam ve enflasyon farkı ile yetiniyor.
İşletme, işyeri, küçük ve büyük esnaf
ise enflasyondan etkilenmiyor. Bu kesim maliyetler arttıkça, sattığı ürünün etiketi
değiştikçe değiştiriyor. Asgari ücrete zam mı geldi. Çalıştırdığı işçinin maliyetini
ekliyor. Elektrik, su ve doğal gaza zam mı geldi. Etiketlere ekliyor. Hatta piyasanın
bu oynaklığından ve puslu havasından hareketle maliyet artışlarını aynı anda eklediği
gibi daha da fazlasına satabiliyor. Kısaca işletme ve işyerleri kazandıkları kârdan
zarar bile etmiyor.
Burada etkilenen kesimin ne uzayıp ne
de kısalan sabit gelirli olduğu aşikar. İşçi, memur ve emekli enflasyonun altında
eziliyor. TÜİK verilerine göre zam ve enflasyon farkı alan sabit gelirlinin sesinin
çıkmadığına bakmayın. Eli mahkum verileni almaya.
Yalnız işçi ve memur yetkililerden şunu
istiyor. Yıllık TÜİK enflasyonu kadar her şeye tepeden tırnağa zam gelmesine dünden
razı. Çünkü piyasa ENAG derken zam ve maaşların TÜİK olması hakkaniyetle bağdaşmaz.