Öğretmenliğimin
son yirmi yılında yaptığım sınavlar için şöyle bir yol izledim:
1.
İki hafta öncesinden sınav tarihini öğrencilerime duyuruyorum.
2.Sorumlu
tutacağım üniteleri açıklıyorum. Şu sayfadan, şu sayfaya sorumlusunuz. Sınava
bir hafta kala sınava hazırlık soruları vereceğim diyorum.
3.
Duyuruyu yaptıktan sonra her akşam veya hafta sonu bilgisayarın başına
oturuyorum. Bir Word sayfası açıyorum. Sayfayı iki sütuna bölüyorum. Başlığına
da girdiğim sınıfların şubelerini yazarak X, Y, Z üniteleri tarama testi
yazıyorum. Bir sayfaya daha çok soru sığdırmak için sayfa yapısını
düzenliyorum. Yazı puntolarını da yerine göre 9-10'a düşürüyorum.
4.
Başlıyorum ders çalışmaya. Açıyorum kitabı (son yıllarda bilgisayardan kitabın
PDF'ini). Kitabı bir güzel tarıyorum. Sorumlu tuttuğum kısımları satır satır
okuyorum. Her paragraf sonrası buradan nasıl bir soru çıkarabilirim üzerine
düşünüyorum. Öyle paragraflar var ki o paragraftan 8-10 kadar soru çıkardığımı
hatırlıyorum. Çıkardığım her bir soruyu Word sayfasına test usulü yazıyorum.
Girdiğim sınıflar ortaokul ise 4, lise ise 5 seçenek koyuyorum.
6.
Soruların bir kısmı bilgiye dayalı olmakla beraber çoğu soruda paragrafa yer
veririm. Parçadan hangisi çıkarılabilir, hangisi çıkarılamaz gibi anlamaya
yönelik sorular hazırlarım.
7.
Sorumlu tuttuğum yerden ne kadar soru çıkıyorsa o kadar soru
hazırlıyorum. Hazırladığım soru adedi ünitesine göre 80, 100, 150, 200,
250'yi de bulduğu olur.
8.
Hazırladığım bu soruları sınava bir hafta kala, ilk zamanlarda öğrenci adedince
çoğaltıp her bir öğrenciye veriyordum. EBA ile birlikte tüm öğrencilerin
ulaşabileceği şekilde elektronik ortama çalışma testi diye yüklüyorum. Kimin
çözüp çözmediğini de EBA'dan takip ediyorum.
9.
Öğrencilere sınavda bu sorulardan çıkacak diyorum. Bazen cevap şıklarını da
veriyorum bazen uğraşsınlar diye cevabı kendilerinin bulmasını istiyorum.
10.
Sınavda çıkacak soruları öğrencilere vermekle işim bitmiyor. Derslerine
girdiğim zaman yapamadıkları soruları derste soruyorlar. Dersim yoksa
teneffüste beni nerede yakaladılarsa ellerinde çıktı olduğu halde koşarak
yanıma geliyorlar. Öğretmenim, şu soruyu çözemedik diyorlar. Çıktılarda altı
çizilmedik satırın kalmadığını görünce bu hummalı çalışma hoşuma gidiyor.
Cevabı birden söylemiyorum. Mantık yürüterek öğrenciden kendisinin bulmasını
istiyorum. Bazı zamanlarda da konuyu erken bitirince EBA'ya yüklediğim soruları
açıp sınıfta çözüyoruz.
11.
Öğrenciler verdiğim sorulara çalışadursun. İkinci kez tekrar bilgisayarın
başına oturuyorum. Daha önce hazırladığım sorulardan A ve B grubu olacak
şekilde soru seçiyorum. Soruların uzunluğuna göre her sınavda 25, 35, 50 soru
hazırlıyorum. Sınav kağıdı, öğrencinin kodlayacağı cevap kağıdı da aynı kağıtta
olacak şekilde önlü ve arkalı iki sayfayı geçmiyor.
12.
Belirlediğim tarihte aynı ders saatinde girdiğim tüm sınıfları (bazen 12 şube
olduğu da olur) verdiğim sorulardan sınav yapıyorum.
13.
Sınavın ardından hazırladığım cevap anahtarına göre ertesi gün dersine
gireceğim şubelerden başlamak suretiyle sınav kağıtlarını okuyorum. Okurken
elime de kırmızı tükenmez kalemi alıyorum. Her bir kağıdı tek tek elden
geçiriyorum. Yanlış sütunlar kırmızı kalemle işaret koyuyorum. (Antrparantez
cevap anahtarını sigarayla delmiyorum. Örgü makinesinden kalma delgeç ile
açıyorum).
14.
Burada, tüm kağıtları okumana gerek yok. Nasılsa herkes 100 alacak
diyebilirsiniz. Öyle değil. 15 puandan 100 puana kadar envaiçeşit puan alan
oluyor. Bu arada 100 almaları da hoşuma gider.
15.
Tüm sınav kağıtlarını okuduktan sonra 100 alan var mı, bir bakıyorum. Varsa
öğrencilerin aldığı puanı aynen e okula giriyorum. Diyelim ki en yüksek alan
öğrenci 96 aldı. Bu 96'yı yüz puana tamamlıyorum. Gerideki tüm öğrencilere 4'er
puan ekliyorum.
16.
Sınav sonuçlarını derste okuyorum. Yanlışlarını görsün, bir daha yanlış
yapmasın diye ismini okuduğum her öğrenciye, yazılı kağıdını veriyorum.
Öğrenciler doğru işaretleyip işaretlemediğimi, doğru sayısının doğru olup
olmadığını, puanlamayı doğru yapıp yapmadığımı kontrol eder. Yanlışlık varsa
düzeltirim. Kimi masanın üzerinde duran cevap anahtarını alarak cevap kağıdını
kontrol eder.
17.
Tüm hazırladığım sorular özbeöz kendi mahsulümdür. Hiçbir yardımcı kaynaktan ve
sanal alemdeki çıkmış sorulardan alıp kağıda geçirmem. Vaktimi alıyor ama özgün
olmak ve emek sarf etmek hoşuma gidiyor. Bana bu süreçte o kadar hazır soru
var. Kendine eziyet ediyorsun. Hem niye böyle delip okuyorsun. İnternette
programlar var. Oradan indirip testi okutabilirsin diyenlere de hiç aldırış
etmedim.
18.
Sınavlarımda kopya çeken olmuş mudur? Azami gayret göstermeme rağmen birkaç
soruyu arkadaşından ve daha önce verdiğim sorulardan bakarak yapmış olabilir. Yani
kül yutmaz değilim. Ama tüm öğrencilerime adaletin gereği olarak eşit imkan
sunduğunu söyleyebilirim. Soru vermek uygun değil, soru verdikten sonra sınavın
bir anlamı kalmaz diyeniniz de çıkabilir. Ben aynı kanaate değilim. Tüm
konuları tarayarak hazırladığım soruları çözen zaten sınava hazırlanmış,
sorumlu olduğu kısmı öğrenmiş olur. Bunun için öğrencinin dersimden dershaneye,
kurs ve etüt merkezine gitmesine, çeşit çeşit yardımcı kaynak almasına gerek
kalmaz.
Kendi
yaptığım sınavlara gördüğünüz gibi uzun bir bölüm ayırdım. Buradan KPSS veya
ÖSYM'nin yaptığı diğer merkezi sınavlara gelmek istiyorum. İsterim ki sınava
hazırlık sadedinde bin bir emek sarf ederek hazırlayıp öğrencilerime verdiğim
sorular ÖSYM'ye de örnek olsun. ÖSYM hangi konulardan sınav yapacaksa o dersle
ilgili 1.000 ila 10.000 arası soru hazırlasın. Sınavda bu sorulardan çıkacak
desin. Oluşturduğu bu soru havuzunu ücretsiz olarak öğrencilerin istifadesine
3-6 ay veya 1 yıl önce sunsun. Her aday bu soru havuzuna kolayca girebilip çözebilsin.
Sınava girecek tüm adaylar daha önce çözdüğü bu sorulardan sınava girsin. ÖSYM
de bu soruların içerisinden seçerek sınavını yapsın.
Niye
böyle bir şey istiyorum? Merkezi sınavlarda kopyanın önüne geçmek için. Çünkü
her öğrenci soruları daha önce gördü. Ayrıca kopyaya ihtiyaç duymaz. Burada
daha düzenli ve bilinçli çalışan adaylar daha iyi puan alacaktır. Böylece her
sınav sonrasında kopya çekildi, sorular çalındı şayiası ortaya çıkmayacak,
herkes aldığı puana gönül rahatlığı içinde razı olacaktır. Soru bankası tüm
adaylara açılacağı için bu sınav adil bir sınav olacaktır. Bilgiye ulaşma
yönünden tüm adaylar aynı imkandan yararlanmış olacaktır. Böyle olduğu takdirde
ölüm kalım sayılan merkezi sınavlara hazırlanmak için hiçbir aday yüklü paralar
yatırarak dershaneye, kurs merkezine ve etüt merkezine gitme gereksinimi
duymayacak, yardımcı kaynak almayacaktır. Talep olmadığı için bu sektörler de
kendilerine başka iş arayacaktır. Anne babalar ayrıca masrafa girmeyecektir.
Bu
önerim denenmeye değer. ÖSYM'ye ve yetkili erkana duyurulur.
*10/08/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.