1.Sağda parkedilmis araçlar yuzunden trafik tek şerit işler.
2 Araç park edilirken ve çıkarken trafik durur.
3.Nerede bir park edilmez ve durulmaz levhasının olduğu yerler varsa park oraya yapılır.
4.Polis, park yasağı olan yerlere park edilmiş araçlara ceza yazmaz, tenha bir yerde trafiği engellemeyen araca ceza yazar.
5.Ara sokaktan ana caddeye girmek isteyene genellikle yol verilmez.
6.Dönel kavşakta dönenlerin önceliği yoktur.
7.Hata yapana arka arkaya uzun korna çalınır. El kol işaretlerinin yanında homurdanmalar da bonus olarak verilir.
8.Belirli saatlerde ve hafta sonu çarşıda trafik kilitlenir.
9.Araçların dokuzunda tek kişi yolculuk yapar, bir tanesine de 9 kişi biner.
10.Hata yapanı uyarmak icin önce karete öğrenilir.
11.Arabaya binen telefonla konuşur, arkasındaki trafigi de engeller, yol da vermez.
12 Önündeki sürücü bayansa çokça ya sabır çekilir.
13.Ardından gelen tabakhaneciye yol vermezsen başın belaya girer, Saga gecersen de park edilmiş araclardan yola devam edilemez.
14.Hata ve kazalarda soğukkanlı olunmaz, sıfır tolerans tanınır.
15.Kaldırımın bir kısmını esnaf işgal eder, diger kısmına da arabalar park eder, yayalar da yolda yürür.
16.Esnafın işyerinin önü kendisine aittir, asla parka koymaz, dükkanının önüne park eder, arabası çıkar çıkmaz esnaf tarafından park yasağı levhası konur.
17.Mitingler şehir meydanında yapılır, tüm yollar kapatılır, trafik felç olur.
18.Sigara külü ve izmaritleri yola boşaltılır.
19.Bisitlet ve motosikletler kural tanımaz. Trafikte diger araçların kendisine saygı göstermesini bekler.
20 . Diğer kural/kuralsızlıklarımız saymakla bitmez....Benden bu kadar... İstisnalar kaideyi bozmaz, cok nizami olanlar da var. Ben geneli kastettim. 26.05.2014
26 Mayıs 2016 Perşembe
24 Mayıs 2016 Salı
Konya Belediyesinin en büyük hizmeti
Çok gezen biri değilim, diğer şehitleri prk bilmem. Bana, "Sana bir soru:Konya Büyükşehir Belediyesinin en büyük hizmetleri nelerdir? Hiç düşünmeden ilk aklına gelenleri say" deseler, hiç düşünmeden şu cevapları veririm: 1. Tatlı su çeşmeleri, 2. Akıllı ulaşım sistemi derim. Bir üçüncü hemen aklıma gelmez.
Tatlı su çeşmelerini şehir merkezindeki her bir mahallede, her bir köşede bulmak mümkün. Konya'nın şebeke suyu sert ve kireçli. Milli içeceğimiz olan çayımız bu şebeke suyu ile iyi olmaz. Konyalı çay demlemek ve içmede kullanmak için her mahallede yürüyerek gidebileceği bir mesafede olan bu tatlı su çeşmelerinden ihtiyacını karşılar. Bidonları kaptı mı soluğu buralarda alır. Hem de ücretsiz doldurur.
Belediye'nin Konyalı'ya sunduğu ikinci bir hizmet ise ulaşımdaki hizmetidir. Belediyece yenilenmiş duraklarda hangi yöne gidecek otobüsün ne kadar süre sonra durağa geleceğinin ekranda görünüyor olmasıdır. ATUS adı verilen bu hizmet internet ortamından da takip edilebiliyor. Vatandaş evinden çıkarken otobüsünün ne zaman geleceğini biliyor. Uzun vakit durakta beklemesine de gerek yok. Otobüsünün geçip geçmediğini öğrenmek için bir başkasına sormasına da gerek yok.
Atus yardımıyla;
· Toplu ulaşım hatlarının hangi güzergâhlardan geçtiğini,
· Otobüs hatlarına ait sefer zamanlarını,
· Toplu ulaşım aracının beklenen ya da belirtilen durağa tahmini olarak kaç dakika sonra geleceğini,
· Belirtilen adrese en yakın durakları öğrenebiliyor.
Yine ATUS'a SMS göndermek suretiyle otobüsünün durağa ne zaman geleceği mesajını alabiliyor vatandaş. Ayrıca otobüslerde el kart yerine kredi kartlarının geçerli olmadı da yine hizmetlerden bir tanesidir.
Tatlı su çeşmeleri ve ulaşımdaki bu yenilik ve kolaylıklarından dolayı belediyeye teşekkürler.
Başka hizmeti var mı dersen bilmem, düşünmem lazım derim. 24.05.2016
Tatlı su çeşmelerini şehir merkezindeki her bir mahallede, her bir köşede bulmak mümkün. Konya'nın şebeke suyu sert ve kireçli. Milli içeceğimiz olan çayımız bu şebeke suyu ile iyi olmaz. Konyalı çay demlemek ve içmede kullanmak için her mahallede yürüyerek gidebileceği bir mesafede olan bu tatlı su çeşmelerinden ihtiyacını karşılar. Bidonları kaptı mı soluğu buralarda alır. Hem de ücretsiz doldurur.
Belediye'nin Konyalı'ya sunduğu ikinci bir hizmet ise ulaşımdaki hizmetidir. Belediyece yenilenmiş duraklarda hangi yöne gidecek otobüsün ne kadar süre sonra durağa geleceğinin ekranda görünüyor olmasıdır. ATUS adı verilen bu hizmet internet ortamından da takip edilebiliyor. Vatandaş evinden çıkarken otobüsünün ne zaman geleceğini biliyor. Uzun vakit durakta beklemesine de gerek yok. Otobüsünün geçip geçmediğini öğrenmek için bir başkasına sormasına da gerek yok.
Atus yardımıyla;
· Toplu ulaşım hatlarının hangi güzergâhlardan geçtiğini,
· Otobüs hatlarına ait sefer zamanlarını,
· Toplu ulaşım aracının beklenen ya da belirtilen durağa tahmini olarak kaç dakika sonra geleceğini,
· Belirtilen adrese en yakın durakları öğrenebiliyor.
Yine ATUS'a SMS göndermek suretiyle otobüsünün durağa ne zaman geleceği mesajını alabiliyor vatandaş. Ayrıca otobüslerde el kart yerine kredi kartlarının geçerli olmadı da yine hizmetlerden bir tanesidir.
Tatlı su çeşmeleri ve ulaşımdaki bu yenilik ve kolaylıklarından dolayı belediyeye teşekkürler.
Başka hizmeti var mı dersen bilmem, düşünmem lazım derim. 24.05.2016
Berber koltuğuna oturmuş pişmiş kelle gibi sırıtan koltuk sahibi
-Yüzün eğri gibi?
-Maalesef.
-Hayırdır?
Tıraş olmak için berber salonuna girmiştim. Bir ne göreyim! Gözümün ve gönlümün görmek istemediği, aynı ortamda bulunmaktan, aynı ortamda görünmekten ve birlikte nefes almaktan haz almadığım, aynı camiada olmaktan, meslektaşım olmaktan utandığım; üzerinde insan kisvesi olan bir tip ile karşılaştım.
-Ne yapıyordu?
-9 köyün ağası gibi sırtını aynaya vermiş, berber koltuğuna oturmuş, gelene gülücük dağıtıyordu.
-Berberliğe özenmiş olmalı.
-Yapmadığı bir o kalmıştı, bir de onu yaparsa tamam olacak.
-Sırtını niye aynaya vermiş?
-Yüzüne kendisi de bakamıyor olacak.
-Bu kadar özellikleri olan biri olduğuna göre çok donanımlı biri olmalı.
-Hem de nasıl?
-Kim bu? Neler yaptı?
-Kim değil ki! Neler yapmadı ki! Çok kapasiteli biri.
-Bulunmaz Hint kumaşı mı yahu? Ne özelliği var?
-Bir defa seni bir görüşte kim ve ne olduğunu anlar.
-İnsan sarrafı mı bu?
-Evet. İnsan eleme üstadının yardımcısı.
-İnsanları iyi etüt ediyor o zaman. İyi çalışıyor.
-Fazla çalışmasına gerek yok. Seninle yolculuk etmeden, komşuluk yapmadan ve alışveriş yapmadan hakkında hüküm verir. Daha doğrusu hükmü verenlerin uygulayıcısıdır.
-Cellat gibi desene.
-Hem de ta kendisi. Tetikçi de denebilir. Berber koltuğu gibi birer koltuğa oturtuldular. Sonra o koltuktan aldıkları güçle insanları tıraş ettiler. Her kesimden insanı incittiler ve üzdüler. Onulmaz yaralar açtılar. Herkesin boyunu postunu aldılar. Utanmadan hiçbir şey yokmuş gibi davranıyorlar.
-Berberde ne yaptı sana?
-Bir şey yapmadı. Sadece benimle konuşmaya çalıştı. Yüz vermeyince çekti gitti.
-Ne dedi?
-Ramazandı değil mi adınız? Nasılsınız? Yüce idi demi soyadınız. Şimdi nerede idiniz?
-Sen ne dedin?
-Kısa cevaplar verdim: Evet gibi.
-Niye sordu ki?
-Sıkılmış anlaşılan konuşacak birilerini arıyor. Tanışıp muhabbet kuracak.
-Tanıyor mu idi seni?
-Hayır tanımıyordu. Üstelik tanımadan adıma oynanan evet hayır oyununda hep hayır dedi.
-Ne yapmak istiyor?
-Yaptıkları haltın unutulduğunu sanıyor. Bir de iyi yaptıklarını sanıyorlar.
-Geçmişe sünger çekmek istiyor.
-Kusura bakma da bazı geçmişlere sünger çekilmez. Varsa biraz vicdanları çekip gitmeleri lazım buralardan.
-Ben esas o koltuk altından kaydığı zaman ne yapacak onu merak ediyorum. Şimdi sen onun pişmiş kelle gibi sırıttığına bakma. 21.05.2016
-Maalesef.
-Hayırdır?
Tıraş olmak için berber salonuna girmiştim. Bir ne göreyim! Gözümün ve gönlümün görmek istemediği, aynı ortamda bulunmaktan, aynı ortamda görünmekten ve birlikte nefes almaktan haz almadığım, aynı camiada olmaktan, meslektaşım olmaktan utandığım; üzerinde insan kisvesi olan bir tip ile karşılaştım.
-Ne yapıyordu?
-9 köyün ağası gibi sırtını aynaya vermiş, berber koltuğuna oturmuş, gelene gülücük dağıtıyordu.
-Berberliğe özenmiş olmalı.
-Yapmadığı bir o kalmıştı, bir de onu yaparsa tamam olacak.
-Sırtını niye aynaya vermiş?
-Yüzüne kendisi de bakamıyor olacak.
-Bu kadar özellikleri olan biri olduğuna göre çok donanımlı biri olmalı.
-Hem de nasıl?
-Kim bu? Neler yaptı?
-Kim değil ki! Neler yapmadı ki! Çok kapasiteli biri.
-Bulunmaz Hint kumaşı mı yahu? Ne özelliği var?
-Bir defa seni bir görüşte kim ve ne olduğunu anlar.
-İnsan sarrafı mı bu?
-Evet. İnsan eleme üstadının yardımcısı.
-İnsanları iyi etüt ediyor o zaman. İyi çalışıyor.
-Fazla çalışmasına gerek yok. Seninle yolculuk etmeden, komşuluk yapmadan ve alışveriş yapmadan hakkında hüküm verir. Daha doğrusu hükmü verenlerin uygulayıcısıdır.
-Cellat gibi desene.
-Hem de ta kendisi. Tetikçi de denebilir. Berber koltuğu gibi birer koltuğa oturtuldular. Sonra o koltuktan aldıkları güçle insanları tıraş ettiler. Her kesimden insanı incittiler ve üzdüler. Onulmaz yaralar açtılar. Herkesin boyunu postunu aldılar. Utanmadan hiçbir şey yokmuş gibi davranıyorlar.
-Berberde ne yaptı sana?
-Bir şey yapmadı. Sadece benimle konuşmaya çalıştı. Yüz vermeyince çekti gitti.
-Ne dedi?
-Ramazandı değil mi adınız? Nasılsınız? Yüce idi demi soyadınız. Şimdi nerede idiniz?
-Sen ne dedin?
-Kısa cevaplar verdim: Evet gibi.
-Niye sordu ki?
-Sıkılmış anlaşılan konuşacak birilerini arıyor. Tanışıp muhabbet kuracak.
-Tanıyor mu idi seni?
-Hayır tanımıyordu. Üstelik tanımadan adıma oynanan evet hayır oyununda hep hayır dedi.
-Ne yapmak istiyor?
-Yaptıkları haltın unutulduğunu sanıyor. Bir de iyi yaptıklarını sanıyorlar.
-Geçmişe sünger çekmek istiyor.
-Kusura bakma da bazı geçmişlere sünger çekilmez. Varsa biraz vicdanları çekip gitmeleri lazım buralardan.
-Ben esas o koltuk altından kaydığı zaman ne yapacak onu merak ediyorum. Şimdi sen onun pişmiş kelle gibi sırıttığına bakma. 21.05.2016
Tüm yeteneklerini trafikte harcayanlar
Trafikte aracınızla giderken önünüzde, yanınızda, arkanızda trafik kurallarına uymayan niceleriyle karşılaşırsınız. Trafiği engelleyen, tehlikeye atanlardan bir tanesi de araç sürerken cep telefonuyla konuşanlardır.
İsterseniz trafiğe çıktığınız zaman bir de bu gözle bakın. Denemesi bedava. Önünüzde bir araç var, kırmızı ışıkta durmuş, yeşil yandığı halde hala duran bir araç görmüşseniz bu sürücü ne yapıyor diye bir bakın, genellikle o kişinin cep telefonuyla konuştuğunu görürsünüz. Yine döneceği tarafa sinyal vermemişse, kendi şeridinde gitmiyorsa, ağır ağır gidiyorsa hiç başka sebep aramayın adam telefonla konuşuyor demektir.
Sürücü hem direksiyonu tutuyor, hem vites değiştiriyor, hem gaza basıyor, hem sağa-sola sinyal veriyor, hem sigara içiyor, hem cep telefonuyla konuşuyor. Hem de önündeki aracı, arkasındaki, yanındaki araçları gözüyle takip ediyor. Analar ne evlat(lar) doğurmuş. Mübareklerin on parmağında on marifet gerçekten. Bu kadar yeteneği olan kusura bakmayın da biraz trafiği engellesin. Kim bilir ne de önemli bir görüşme yapıyordur. Böylesi adamları kıskanıyorsunuz biliyorum. Hiç kendinizi gizlemeye çalışmayın. Allah size ondaki yetenekleri vermemişse adamın suçu ne? Çatlasanız da patlasanız da bilin ki adam yetenekli? Bu adamlardaki kabiliyetler Allah vergisi olsa gerek.
Trafikte kazaya sebebiyet verebiliyorlarmış. Versin efendim! Siz yeteneğine bakın. Sonra adam o kadar işi aynı anda küçük bir arabanın içerisinde yapıyor. Çok iş yapan, çok hünerli olan, kendine çok güvenen kişiler hata yapar. Acemiler değil. Hangimiz hata yapmayız ki. O kadar hata kadı kızında da olur. Bir defa bu yetenekleri gözümüz gibi korumalıyız. Bu ülkenin değeri bunlar. Trafiği engelleseler de , hata üstüne hata yapsalar da onlar bizi değil, biz onları koruyacağız. Onlardan korunmaya çalışmakla onları da korumuş olacağız. Çünkü adamlar zamanla yarışıyor. Hiç de boş zamanları yok. Bir defa senin gibi değiller hani.
Senin elinden kör eşek saman yemezse adam ne yapsın? Sen kendine yan olmaz mı? 24.05.2016
İsterseniz trafiğe çıktığınız zaman bir de bu gözle bakın. Denemesi bedava. Önünüzde bir araç var, kırmızı ışıkta durmuş, yeşil yandığı halde hala duran bir araç görmüşseniz bu sürücü ne yapıyor diye bir bakın, genellikle o kişinin cep telefonuyla konuştuğunu görürsünüz. Yine döneceği tarafa sinyal vermemişse, kendi şeridinde gitmiyorsa, ağır ağır gidiyorsa hiç başka sebep aramayın adam telefonla konuşuyor demektir.
Sürücü hem direksiyonu tutuyor, hem vites değiştiriyor, hem gaza basıyor, hem sağa-sola sinyal veriyor, hem sigara içiyor, hem cep telefonuyla konuşuyor. Hem de önündeki aracı, arkasındaki, yanındaki araçları gözüyle takip ediyor. Analar ne evlat(lar) doğurmuş. Mübareklerin on parmağında on marifet gerçekten. Bu kadar yeteneği olan kusura bakmayın da biraz trafiği engellesin. Kim bilir ne de önemli bir görüşme yapıyordur. Böylesi adamları kıskanıyorsunuz biliyorum. Hiç kendinizi gizlemeye çalışmayın. Allah size ondaki yetenekleri vermemişse adamın suçu ne? Çatlasanız da patlasanız da bilin ki adam yetenekli? Bu adamlardaki kabiliyetler Allah vergisi olsa gerek.
Trafikte kazaya sebebiyet verebiliyorlarmış. Versin efendim! Siz yeteneğine bakın. Sonra adam o kadar işi aynı anda küçük bir arabanın içerisinde yapıyor. Çok iş yapan, çok hünerli olan, kendine çok güvenen kişiler hata yapar. Acemiler değil. Hangimiz hata yapmayız ki. O kadar hata kadı kızında da olur. Bir defa bu yetenekleri gözümüz gibi korumalıyız. Bu ülkenin değeri bunlar. Trafiği engelleseler de , hata üstüne hata yapsalar da onlar bizi değil, biz onları koruyacağız. Onlardan korunmaya çalışmakla onları da korumuş olacağız. Çünkü adamlar zamanla yarışıyor. Hiç de boş zamanları yok. Bir defa senin gibi değiller hani.
Senin elinden kör eşek saman yemezse adam ne yapsın? Sen kendine yan olmaz mı? 24.05.2016
Öğretmen performansı -2
Bakanlık performans değerlendirme sistemini uygulamaya koymak
için hazırlık yapa dursun, ben de bir performans sistemi geliştirdim bile.
Buyurun:
*Haftalık ders saatleri 25 saat ile sınırlandırılmalıdır.
*İkili öğretimden vazgeçilerek tam gün öğretim
yapılmalıdır.
*Tam gün eğitim yasası çıkartılarak öğretmenin 8.30-16.30
arası her gün okulda bulunması sağlanmalıdır.
*Okullarda 09.00-13.00 arası ders, 14.00-16.00 arası etüt,
etkinlik, ek ders gibi uygulamalar planlanmalıdır.
*Resim, Müzik, Beden Eğitimi gibi yazılı
değerlendirilemeyen dersler puanla değerlendirilmemeli ve öğleden sonra
işlenmelidir. Hatta bu tür uygulama derslerinin belediyeler tarafından hafta
sonu veya hafta içi öğleden sonra her türlü ders materyalinin
bulunabileceği belli merkezlerde yapılması planlanmalıdır.
*Her yıl okula yeni başlayan öğrencinin hazır bulunuşluk
durumunu öğrenmek için bakanlık tüm öğrenciler için TEOG benzeri merkezi sistem
sınavlar yapmalıdır. Bu sınavlarla her okulun, her sınıfın tüm derslerden
seviyesi(net ortalaması) ortaya konmalıdır. Dönem ve yıl sonunda yine yapılacak
merkezi sınavlarla sınıfın ve okulun durumu(geldiği nokta, net ortalaması)
çıkarılmalıdır. Merkezi sistemle alınan notlar öğrencinin yıl sonu sınıf geçme
notu olmalıdır. Mezun olduğu okuldaki 5.6.7.8.sınıflardan,
9.10.11.12.sınıflardan aldığı notların ortalaması sınıf geçme ve diploma notu
olmalıdır. Bu dört yıllık ortalama orta öğretim notu ve üniversiteye girme
notu olmalıdır. Ayrıca TEOG ve YGS sınavları yapılmamalıdır. Merkezi sınavlar
dışında okullarda ayrıca sınav olmamalıdır. Bir dersin sene başındaki seviye
ortalaması sene sonundaki alınan ortalamalarla kıyaslanmalıdır. Öğretmenin
girdiği sınıflardaki dersinin net ortalaması öğretmenin performansı olmalıdır.
*Okullarda hafta içi ve hafta sonu ayrıca takviye ders
yapılmamalıdır. Bir dersten eksiği olan öğretmen okullarda öğleden sonra
işlenecek şekilde öğretmen tarafından planlanmalıdır.
*Girdiği sınıfının seviyesi sene sonunda aynı kalan, geriye
giden öğretmen ertesi yıl bir başka okulda görevlendirilmeli. Performansında
ilerleme meydana gelmeyen öğretmen öncelikli olarak hizmet içi eğitime alınmalı.
Değişmediği takdirde milli eğitimin bürolarında çalışacak şekilde planlama
yapılmalıdır. Sene sonunda net ortalaması artı yönde gelişen dersin
öğretmeninin maaşı net ortalaması oranında artırılmalıdır. Neti değişmeyen
öğretmenin maaşı aynı şekilde kalmalıdır.
*Öğretmen görev yaptığı okulda 4 yıl kalmalıdır. 4 yıldan
önce yeri değiştirilmemeli. 4 yılın sonunda öğretmenin ataması performanstan
aldığı puanla olmalıdır.
*Öğretmenin performansı öğrencinin yıl sonu net ortalaması
oranında 70 puan; devam, devamsızlık, derse zamanında gelme gibi durumları 20
puan üzerinden, okulda yaptığı etkinlikler ise 10 puan üzerinden
değerlendirilmelidir. 24/05/2016
Öğretmen performansı-1
Milli Eğitimde öğretmenin durumunu ölçmek, motive etmek
amacıyla zaman zaman farklı uygulamalar yapıldı: Teşekkür, takdir belgesi
vermek, aylıkla ödül ile değerlendirmek, sicil notu vermek gibi.
Aksayan yönleri tespit edilmiş olmalı ki bu tür
değerlendirmelere son verildi. Yerine başarı ve üstün başarı belgeleri
ihdas edildi.
Şimdilerde yepyeni bir sistemden bahsediliyor: performans
sistemi. Bugün duyunca bunun neresi yeni dedim. Çünkü öğretmen performans
değerlendirme adıyla 2004 yılında MLO'larda (Müfredat Laboratuar Okulları) bu
sistem deneme amaçlı-pilot okul olarak- yürürlüğe konmuştu. Şimdilerde 1-2 ay
içerisinde yürürlüğe girmesi beklenen bu performansa dayalı sistemi görmedim
ama 2004'ün revize edilmiş şekli olsa gerek. Aklımda kaldığı kadarıyla bu
sistem bizde şu şekilde uygulanmıştı:
Bir gün Adana'daki okulumuza bir ilköğretim müfettişi
geldi. Bize yaptığı toplantıda: "
Arkadaşlar halihazırda liseleri de bize verdiler. Bizim iş yoğunluğumuz
arasında bu işin altından nasıl kalkacağız bilmiyorum. Ben böyle düşünürken
içimizden bazı müfettiş arkadaşlar, ‘Hah falan lisedeki öğretmen şimdi elime
düştü' şeklinde açıklamalar yaptı" dedi, ardından sistemin ne şekilde
işleyeceğini açıkladı.
Aklımda kaldığı kadarıyla paydaşların verdiği puan
öğretmenin sicil notu yerine geçecekti: müfettiş 40, okul müdürü 30, zümre
arkadaşı 10, kişinin kendi kendine verdiği puan 10, veli 5, öğrenci 5 puan
olmak üzere toplam 100 puan üzerinden değerlendirilecekti. Bir öğretmenin
değerlendirilmesi için özellikle öğrenci ve öğretmen için çokça fotokopi
çekildiğini hatırlıyorum.
Beni değerlendirmeleri için okul yönetimi okulumuz Coğrafya
öğretmenine değerlendirme kağıtlarını verir. Sınıf olarak 10/D veya 10/E
seçilir. Öğretmen kağıtları dağıtıp gerekli açıklamaları yapar. Öğrenciler
kendi arasında fısır fısır konuşmaya başlarlar. Öğretmen ne konuştuklarını
sorsa da söylemek istemezler. Israr üzerine sınıf: "Hocam bu din hocasına
düşük puan verelim diye konuşuyoruz" derler. Coğrafyacı: " Niye, ne
yaptı ki size" deyince öğrenciler: " Çünkü dersinde bizim, başka
derse çalışmamıza için vermiyor" açıklamasını yapıyorlar. Bana bu olayı
bizzat olayın kahramanı öğretmenimiz anlatmıştı.
İsmi 2004 yılındaki değerlendirme sistemiyle aynı olan bu
sistemin içeriğinde değişiklikler yapılmış olabilir. Ama bu sistem görüldüğü
gibi yeni değil, 2004 yılında pilot olarak uygulanan bir sistemdir. Bugün
sanırım ısıtılıp yeniden önümüze konacaktır.
Bu performans sistemi uygulanır mı, uygulanmaz mı bilmem,
objektif kriterlerle değerlendirme yapılır mı yapılmaz mı bilmem. Ama bildiğim
bir şey var: Bizde her şey kağıt üzerinde güzel düşünülür, uygulamada bütün
projeler ölü doğar. Çünkü her şeyi, bir müddet sonra biz formaliteye
indirgeriz. Genelde objektif olamayız, taraflı değerlendiririz.
Performans sistemi ne şekilde olmalıdır? Diğer yazımızda değerlendirelim inşallah. 23/05/2016
23 Mayıs 2016 Pazartesi
Paylaşım sessizliği ne güzel!
Teknolojinin nimetlerinden faydalanmak, daha hızlı iletişim kurmak, bilgi ve belgelerin paylaşımını sağlamak, örnek projelerden diğer paydaşlarımızı haberdar etmek amacıyla kurulan ortak whatsapp grubu, üyelerden bir kısmının okul tanıtımı gibi başka amaçlı kullanmasından dolayı telefonlarımız gece gündüz susmaz olmuştu.
Mermi gibi gelen bildirimler, reklam amaçlı paylaşımlar, telefon hafızasını çabucak dolduran görsel kolleksiyonlar mesai kavramının ötesine taşmıştı. Telefonumuz kurumsal bir iç hat olmuştu artık. Ne kendimiz bir başkasıyla konuşabiliyor, ne de yazabiliyorduk.
Bu derdimi üç-dört defa blogspotumda * değerlendirdim. Gidişat iyi değil dedim. Yalvardım, yapmayın, etmeyin dedim. Benim nasihatlarım fayda vermedi. Paylaşımlar gırla gelip gırla gitmeye devam etti.
Hele bir 18 Mayıs günü ve gecesi vardı ki, gönderilen paylaşımların hızına whatsapp pes demişti. Doğduğuna doğacağına pişman olmuştu.
Sonunda dananın kuyruğu 19 Mayıs gecesi koptu. Acar bir delikanlı çıktı meydana. Herkese bildirdi haddini. Açtı ağzını yumdu gözünü. Oymuş o andan itibaren grup paylaşımları bıçak gibi kesildi.
Benim takip edilmeyen yalvarış ve yakarışlarım fayda etmedi. Milletin bin nasihate karnı tokmuş meğer. Hoş olmadı ama. Bir musibet yetti bize...
Dünya varmış hele şükür. Sessizlik ne güzel... 23.05.2016
*http://dilinkemigiyok.blogspot.com.tr/2016/04/whatsapp-paylasmlar-uzerine-bir-analiz.html?m=1
*http://dilinkemigiyok.blogspot.com.tr/2016/02/gruplardan-cekmek-ne-de-olsa-kaderimiz.html?m=1
*http://dilinkemigiyok.blogspot.com.tr/2016/02/grup-daveti-gonderenlere-gruplarna.html?m=1
*http://dilinkemigiyok.blogspot.com.tr/2015/12/toplu-watsap-mesajlar.html?m=1
Mermi gibi gelen bildirimler, reklam amaçlı paylaşımlar, telefon hafızasını çabucak dolduran görsel kolleksiyonlar mesai kavramının ötesine taşmıştı. Telefonumuz kurumsal bir iç hat olmuştu artık. Ne kendimiz bir başkasıyla konuşabiliyor, ne de yazabiliyorduk.
Bu derdimi üç-dört defa blogspotumda * değerlendirdim. Gidişat iyi değil dedim. Yalvardım, yapmayın, etmeyin dedim. Benim nasihatlarım fayda vermedi. Paylaşımlar gırla gelip gırla gitmeye devam etti.
Hele bir 18 Mayıs günü ve gecesi vardı ki, gönderilen paylaşımların hızına whatsapp pes demişti. Doğduğuna doğacağına pişman olmuştu.
Sonunda dananın kuyruğu 19 Mayıs gecesi koptu. Acar bir delikanlı çıktı meydana. Herkese bildirdi haddini. Açtı ağzını yumdu gözünü. Oymuş o andan itibaren grup paylaşımları bıçak gibi kesildi.
Benim takip edilmeyen yalvarış ve yakarışlarım fayda etmedi. Milletin bin nasihate karnı tokmuş meğer. Hoş olmadı ama. Bir musibet yetti bize...
Dünya varmış hele şükür. Sessizlik ne güzel... 23.05.2016
*http://dilinkemigiyok.blogspot.com.tr/2016/04/whatsapp-paylasmlar-uzerine-bir-analiz.html?m=1
*http://dilinkemigiyok.blogspot.com.tr/2016/02/gruplardan-cekmek-ne-de-olsa-kaderimiz.html?m=1
*http://dilinkemigiyok.blogspot.com.tr/2016/02/grup-daveti-gonderenlere-gruplarna.html?m=1
*http://dilinkemigiyok.blogspot.com.tr/2015/12/toplu-watsap-mesajlar.html?m=1
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)