7 Aralık 2015 Pazartesi

Biz kim miyiz?


Ülkemiz tehlikeli bir şekilde iç savaşa doğru sürüklenirken yetkili-yetkisiz insanların taşın altına gövdelerini koyacakları yerde sağır dövüşü yapmaları manidar mı manidar.İlginç olan ağzını açan ülke sevdalısı.Bu kadar ülkesini seven insanların içerisindeki "haklıyım,haklısın,haklı,haklıyız,haklısınız,haklılar"mücadelesinin gücümüzü zayıflatıp yok edeceği aşikar.Keşke bu ülke bu kadar sevilmese diyorum.Kötü ve kötülere karşı da birleşemiyoruz artık.
Batı kendi aralarında birbirlerini yerken iş Selçuklu ve Osmanlı olunca Haçlı Seferleri adı altında birleşip savaşırlardı bizimle.Ortak düşmanımız bile yok.Biz kendi kendimize yeteriz düşman olarak.Düşman konusunda hele şükür muhtaçlığımız yok.Dünyada örneğimiz de yok.Liderliği de kimseye kaptırmayız. Kendimizle ne kadar gurur duysak azdır.Bu konuda siyasilerimizin katkısını da gözardı etmemek lazım.
Artık bir zamanların " mevzubahis olan vatansa,gerisi teferruattır" sözü;" Mevzubahis teferruatsa gerisi vatandır" şekline dönüşmüştür."Düşmanımın düşmanı dostumdur" sözünü pekiştirerek dört elle sarılır olduk.Helal olsun bize. Zaten bizi kimse yıkamadı bizden başka.
Ne zaman bir araya geliriz? Sorusunu hiç sormayalım birbirimize.El-cevap: Mahşerde bir araya geliriz. Geliriz gelmesine de Allah vere de orada bari birbirimize girmesek.
13/09/2015

Sömürülmeye devam (mı?)

-Ben onların burnundan fitil fitil getireceğim
-Kimlerin?
-Orta Asya'dan gelip Diyar- ı Rûm'u mesken edinenlerin.
-Ne suçları var onların?
-Bir oyun ve eğlence olan bu hayatı kuralına göre oynamaz, bir satranç oyuncusu gibi iyi bir plan ve hamle yapmazlarsa mirasını devraldıkları Bizans'tan beter olacaklar.
-Nasıl becereceksin bunu?
-Haçlı seferleriyle, Sevr'le yapamadığımızı yapacağız.
-Haçlı Seferleri sona ermedi miydi?
-Bizim geri vitesimiz yok, sonuç alıncaya kadar devam.
-Çıldırtma insanı ne yapacaksın onu söyle.
-İçlerine yerleştireceğimiz kendilerinden görünen bizler sayesinde onları birbirine düşüreceğiz.
-Kardeş kardeşe düşer mi?
-Onlar duygusaldır, soğukkanlılığı çabuk elden bırakırlar. Dolduruşa çabuk kapılırlar.
-Ama onlarda İslam kardeşliği var.
-İslam kardeşliğinin arasına kırılmaz betonlar döktük. O kardeşliğin arasına başka kardeşlikler koyduk. Başka kardeşlikler İslam kardeşliğinin önüne geçti
-Nasıl başardın bunu?
-Onları gruplara, hiziplere ayıracağım. Asabiyye duygusunu yerleştireceğim. Bir müddet sonra grup taassubunu İslam kardeşliğinin önüne geçirecekler. Aralarında onulmaz yaralar açacağım.
-Böyle bir dolduruşa gelirler mi?
-Oltaya yem atacağım, sazan gibi atlayacaklar. Hiç oltaya gelmeyen balık olur mu? Hatta biz böylelerine balık kafalı, balık hafızalı diyoruz.
-Ya birleşip sana saldırırlarsa
-Güldürme beni. Çünkü onlar aralarındaki devam eden kan davasından burunlarından soluyacaklar ve beni görmeyecekler, böylece yok olup gidecekler, yok olmasalar da bizim piyonumuz olmaya devam edecekler.
-Yoksa sen Şeytan mısın? Onun görevi de bu.
-Önceleri onun askeriydim. Baktı ki Şeytan, bu işi kendisinden iyi yapıyorum. Alanı tamamen bana bıraktı. Şu an arazide ben varım.
-Amacın ne senin?
-Hak-batıl mücadelesinde batılı galebe çaldıracağım.
-Hani senin askerin?
-Onlar yani kendileri bana asker olarak yeter. Onlar birbirlerini kıracaklar.
-Sen ne yapacaksın?
-Ne yapacağım? Başlattığım oyunu seyredeceğim.
-Ama oyunda hep kan var.
-Seyrin en zevkli yanı da bu zaten.
-Sonuç?
-Sömürmeye devam... 14/09/2015

Okumuş Sorunu

-Bu ülkenin çözülemeyen en büyük sorunu nedir, hiç düşündün mü?

-Yanıldığımı baştan söyleyeyim. Bana göre bu ülkenin en büyük sorunu, okumuş insan sorunudur. Hoppala! Oldu mu şimdi, dediğini duymuyorum. Çünkü okumuyorsun. O zaman kendim yazar, kendim okurum. Şimdi sadede gelelim. Sana ispatlayacağım bunu.

Anadolu'nun okumamış insanı vermedi bu ülkeye okumuşların verdiği zararı. Anadolu insanının zararı kendine, ailesine ve çevresinedir. Çek, senetten, borcunu ödeyememek ya da basit bir şeyden, namus meselesinden adam öldürür gider paşalar gibi yatar, tövbekar olarak çıkar gelir. Kimsenin çalışmadığı yerlerde çalışır, kimseyi suçlamaz, kendini suçlar; okuyamadım, okuyamadığıma eşekler gibi pişmanım der. Suçu da kendinde bulur.

-Bak şimdi ele verdin kendini. Çeliştin kendinle. Cahil insanın kötülüklerini yazıyorsun.

-Bekle biraz, sabırlı ol. Sen bu ülkenin gidişatından memnun musun?

-Hayır. Kim memnun ki?

-Bu ülkeyi bugüne kadar yönetenlerin eğitim durumunu biliyor musun? Ben söyleyeyim.% 99,9'u üniversite mezunu ve çoğu da üzerine ihtisas yapmış. Terör yapanlar üniversite mezunu, 2000 öncesi banka batıranlar , içini boşaltanlar üniversite mezunu, bugün ülke kan gölüne dönmüş iken bir araya gelip anlaşamayanlar üniversite mezunu. Örnekleri çoğaltabiliriz. Bunlar her yaptığı işi kılıfına, mevzuatına uygun yapar. Kolay kolay hapse girmezler. Girerlerse de ancak bir kaç ay misafir edilirler, sonra özür dilenerek çıkarılır. Hep kendi düşüncesinin haklı olduğunu savunur, halkı kutuplaştırır. Partilerindeki vekilleri onların emir eridir. Vekil seçilmeleri bile liderlerinin iki dudağının arasındadır. Adına parti disiplini derler, saltanat sürerler. İyi bir demagogdurlar. Asla kendilerine toz kondurmaz, burunlarından kıl aldırmazlar. Anlayacağın jön Türklerden beri bu ülkenin kanayan yarasıdır okumuşlar.

-Bunun sebebi ne ki?

-Çünkü bizde iyi bir iş, iyi bir kariyer ve iyi bir makam için okunur. Terletmeyecek bir iş. Hiç birimiz ibadet aşkı içerisinde ülkeye hizmet etmek için okumayız. Ekmek kapısıdır bizde okumak. Yani menfaatimiz için okuruz biz. Ne demişti Yunus:

"İlim ilim bilmektir/İlim kendin bilmektir/Sen kendini bilmezsin/Ya nice okumaktır
Okumaktan murat ne/Kişi Hak'kı bilmektir/Çün okudun bilmezsin/Ha bir kuru ekmektir
Okudum bildim deme/Çok taat kıldım deme/Eğer Hak bilmez isen/Abes yere gelmektir. 

Okuduk, bir yerlere geldik ama amcanın dediği gibi adam olamadık. Mehmet TIRAŞ' tan okuyalım:

Bilmem bu hikayeyi bilmeyen var mıdır?

Adam oğluna hep sen adam olamazsın dermiş, oğlu da ileride göreceksin nasıl bir adam olduğu mu sana göstereceğim der babasına.

Aradan yıllar geçer delikanlı okur ve bir ile vali olur ve vali olduğu gün yardımcısına emir verir babasının ismini vererek; git falan köyde bir adam var onu alın getirin der.

Emir demiri keser misali valinin yardımcısı Valinin babasını apar topar alıp getirirler, babasının içeri girmesiyle oğlu babasına baba; “Bana adam olamazsın diyordun bak ben vali oldum” der.

“Oğlum ben sana vali olmazsın demedim ki, adam olamazsın dedim, adam olsaydın babanı ayağına getirtmezdin” der oğluna.

Şimdi düşün bakalım. Bu ülkeye en büyük zararı kim veriyor. Bizler maalesef "Kitap yüklü merkepleriz." Anlayacağın en zararlı insanlarız. O cahil dediğimiz İnsanları öp başına koy.

-Bana müsaade.

-Nereye?

-Çocuğumu okuldan almaya.

-Sen bunu mu anladın, tüm bu dediklerimden.

-Varsın zararı bana olsun, yeter ki ülkem zarar görmesin.

-Bırak çocuk okusun; amacına, aslına, özüne uygun bir şekilde. Sözüm okuduğunu yanlış yerlerde kullananlara. Okuyanların da çok güzel örnek olanları vardır sayısı az da olsa. 26/08/2015

İbadetten tasarruf olmaz!

-Efendim, sen tecrübelisin. Namerde muhtaç olmadan nasıl yaşayabilirim?
-Geçimini helal yoldan sağla. Her şeyden önce kanaat sahibi ol. Ne cimri ol ne de savurgan. Orta yolu tut. Faizden uzak dur. Kazancın az da olsa tasarruf et. Bereket azdadır. Başkasına çok imrenme. Olanla yetinmeyi bil. İbadet dışında temel felsefen tasarruf etmek olsun.
-İyi de ibadetten tasarruf olur mu? Bunu uygulayanlar da var mı?
-Olmaz mı?
-Faydası olmuş mu bari?
-Olmaya olmamış.
-Merak ettim, nasıl tasarruf yapmış?
-Anlatsam ne faydası olacak, geçen geçmiş artık.
-Niye olmasın? En ihmal ettiğimiz alan ibadet alanı.
-Dinle o zaman: Enflasyonun bol haneli olduğu, memura yapılan zammın kepçeyle verilip kazanla alındığı, zamların otomatiğe bağlandığı, asgari geçimin kıt kanaat sağlandığı, ekonomik krizlerin bol olduğu, paramızdan sıfırın atılmadığı yıllarda bir bordro mahkumu Adana'ya tayin olur. İlk işi kiralık bir eve bakar. Kiralar bir yıllık peşindir. Güç bela bir yılın kirasını peşin öder. Tek maaşlı biri olarak önümüzdeki yılın kirasını nasıl biriktirimi dert edinmeye başlar. İlk aklına gelen de tasarruftur. Neden tasarruf yaparım diye düşünürken  sağdan yaklaşan biri, dostane(!) bir şekilde “kurban kesme, kurban parasını tasarruf yap, önümüzdeki yılın kirasına katkıda bulunur” şeklinde içine  bir iğva düşürür. İçine sinmese de aklına da yatar. Hemen maaşını çeker, öğle namazını kılmak için Yeni Camiine gider. Çıkışta kendisini elinde 7 milyon TL(şimdinin yedi lirası) olan biri karşılar:
-Beyefendi Allah kabul etsin.
-Ecmain.
-Bu parayı siz düşürdünüz
-Benim değil.
-Siz az önce namazdan çıkmadınız mı? Hatta minberin yanında kıldınız. Ben sizi gördüm.
Bizim memur elini cebine atar. Yine “benim değil” der. İyilik meleği memura parayı vermede kararlıdır. ”Cüzdanınızdan düştü, arka cebinize bakın.” deyince memur bir eliyle cüzdanını cebinden çıkarırken “İnsanlık ölmemiş, ne iyi insanlar var, adam iyilik yapmak için çaba sarf ediyor. Bu insanlar oldukça Türkiye’nin sırtı yere gelmez” diye düşünür. Cüzdanını açar, yeni çektiği maaşına bakarken adam “getir sayalım, senden düştüğünü göreceksin” diyerek cüzdanı alır. El çabukluğuyla parayı sayar. Sonra “bu para senin, al paranı” diyerek cüzdanı ve 7 TL’yi uzatır. Yapılan iyilik karşısında farklı bir haleti ruhiyeyi taşıyan memur teşekkür ederek oradan ayrılır. Tamir olması için bıraktığı gözlükçüye gider. Orada otururken ”Sakın bu iyilik meleği dolandırıcı olmasın” der demez. Parasını sayar. Parasından 120 milyon  TL eksiktir.
-Sadece 120 milyon mu almış? Niye fazla almamış?
-Çünkü bir kurban bedeli 2000’li yıllarda o kadardı.
-Bu tiplere tırnakçı denir, adam bilmiyor muymuş?
-Öğrenmiş böylece.
-Bu adam da amma safmış be! Tanıyor musun?
-Evet tanıyorum.
-Kim?
-Başka kim olabilir ki? Sen sen ol, her şeyden tasarruf yap ama asla ibadetten tasarruf yapma .
-Son sözün?
- İbadetlerimizin özellikle kurbanlarımızın Allah'a yaklaştırması ve akan kanların sona ermesine vesile olması temennisi ve tasarruflarımızın ibadet dışında olması dileklerimle...

Kurbanınız mübarek ola. Nice bayramlara. 20/09/2015

Seçmen beyannamesi


-Hangi partiye oyunu vereceksin?
-Taleplerimi kim yerine getirirse,
-Nedir taleplerin?
● Vekil ve belediye başkan adaylarını ön seçimle seçen,
● Siyasi parti, vekil adayları ve başkan adayları seçim esnasında nereye, ne kadar, para harcayacaklarını seçim başlamadan beyan eden, belgeye dayalı olmadan harcama yapmayan, yapılan yardımlar için gelir makbuzu kesen,nereye harcadığının hesabını veren,
● Aldıkları hazine yardımının % 40’ını işsiz insanlara iş verecek şekilde fabrika vb alanda harcayan ve istihdam üreten,
● Seçim çalışması esnasında miting yapmayan, afiş bastırmayan, konvoy oluşturmayan, müzik vb. gürültü gibi propagandalardan uzak duran, seçim çalışmasını arazide halkın içinde birebir gezerek yapan ya da seçim çalışmasını TV kiralayarak yapan veya salon toplantıları yapan,
● Rakiplerini kötüleyerek propaganda yapmayan, sadece yapacaklarını anlatan,
● Vekillerini-başkanlıklarını en fazla iki seçimle sınırlı tutan,
● 3 seçim arka arkaya oyunu % lik bazda artıramayan siyasi partinin her hangi bir işleme gerek kalmaksızın fesih ve kapatılmasını sağlayan,
● Mahalli, genel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini tek seçimde yapılacak şekilde birleştiren,
● Muhtarlıkları kaldıran, kaldırmasa da köy vb yerlerde muhtarlıklar hariç, ilçe ve illerde bulunan mahalle muhtarlıklarını kaldıran, eğer muhtarlıklar kalacaksa seçiminin mahalli seçimler esnasında yapılmaması, ziraat odası vb seçimler gibi ayrı bir tarihte yapılması için düzenleme yapan,
● Devlette çalışanlarla özel sektörde çalışanların özlük haklarını eşit seviyeye getiren, maaşları ölçülebilir bir kritere göre risk ve sorumluluk durumu gözetilerek artış göstermesine imkan veren,
● Devlette çalışacak olanların değişmeyen evrensel kurallara göre sınava dayalı atamasını yapan, çalışanların çalışma kriterlerinin belirlenerek objektif denetiminin yapılmasını sağlayan,
●Kasıt ve ihmalden kaynaklanan durumlarda çalışan ve sorumluluk makamında olanların işinden istifa etmesi gerektiğini düzenleyen,
● Hizmetli dışında kamuda görev yapan -belediye personeli dahil- her türlü çalışanın 7 bölgede eşit bir şekilde görev yapacak şekilde düzenleme yapıp uygulayan,
● İmar ve iskana açılacak yerleri 10 yıl öncesinden vatandaşa duyuran,
● Kısa sürede köşeyi dönen ve olgunlaşmadan bir makama gelenlerin denetim ve incelemesini yapan,
● Asgari ücreti yaşanabilir bir seviyeye çıkaran,
● Merkez ve taşrada devleti 1.derece temsil edenlerin dışındakilerden makam aracını kaldıran,
● Okullardaki haftalık ders yükünü azaltan,
● Eğitimde normal öğretim yapacak şekilde düzenleme yapan ayrıca tam gün eğitim yasasını getiren,
● Kamu ve özel olsun okul derslerinin dışında hafta içi veya hafta sonu kurs,etüd merkezi ve yetiştirme kursu adı altında herhangi bir takviyeye ihtiyaç olmayacak şekilde eğitimi planlayan,
● İlköğretim 8.sınıftan mezun olan öğrencinin okulun 5,6,7 ve 8.sınıf ortalaması 50 puanın altında olanların açık liseye gitmesini düzenleyen,
● Öğrencilere verilen ders kitaplarının ilgili firma tarafından okullara eksiksiz bir şekilde mesai saatleri içerisinde dağıtım zorunluluğu getiren,
●Büyükşehir statüsüne kavuşmuş ilçelerdeki belediye başkanlıklarını ve ilçe milli eğitim müdürlüklerini kaldıran yerine büyükşehir belediyesi adına başkan yardımcılığı, il milli eğitim müdürlüğü adına şube müdürlüğünü ikame eden,
● Devletin malını tüyü bitmemiş yetimin hakkı olarak gören,
●Sosyal adalet dengesini sağlayacak tedbirler alan vb.. isteklerimi yerine getiren siyasi partiye vereceğim.
-İlginçmiş isteklerin. Çok farklı. Sana hiç cins adamsın diyen oldu mu?
-Oldu olmasına...Ama ben zaten farklıyım
-Nedir seni farklı kılan?
-Saçımdan başlıyor zaten farklılığım.
-Bu seçime yetişmez senin isteklerin.
-Olsun, 2019 seçimlerine ait bu beyannamem.
-İsteklerin ilginç ama olmayacak şey değil. Bir tanesi hariç.
-Hangisi?
-5.isteğin var ya. "Rakiplerini kötüleyerek propaganda yapmayan sadece yapacağını anlatan" maddesinin yerine getirilmesi çok zor. Hiçbir parti buna el atmaz.
-Niye ki?
-Adamın biri işsiz kalmış, mecburiyetten her nerede ne iş bulursa çalışmaya başlamış. Bir gün kendisine kürekle çamur atma işi vermişler. Adam işi birden bitirmiş, patronu ertesi günü kendisine bir çuval patatesi soyma görevi vermiş. Adam akşama kadar 5 Kg patatesi ancak soyabilmiş. Patron, "Be adam dün sen 1 km genişliğindeki bir alanın çamur atma işini birden bitirdin, bugün akşama kadar bir çuval patatesi soyamadın? Halbuki patatesi soymak çamur atmaktan daha kolay değil mi?" diye soru sorar. Adam "Patron ben daha önce siyasetçi idim. Biz siyasetçiler çamur atmayı iyi biliriz. Siyaset benim eski mesleğim. Ayrıca siyasete girip de bırakan ve rızkı için çalışmayı göze alan ender siyasetçilerden birisiyim bu arada" diye cevap verir.
-O madde en kolayı sanıyordum. Demek ki zormuş gerçekten. Biz yine de göle bir maya çalalım. Ya tutarsa...
-Bak siyasiler seni düşman bilir sonra.
-İstisnalar hiçbir zaman kaideyi bozmaz, sözüm temiz siyaset yapanlara değil, siyaseti kirli yapanlaradır.
-Sana bir seçmen beyannamesi hazırla diyen oldu mu?
-Hayır olmadı?
-Ne diye hazırladın ya?
-Dostlar alışverişte görsün. Kendim yazar, kendim okurum. Bu da böyle biline..
21/09/2015

"Oğlum! ....çöp sepeti gibi karıştırıp durma!"

1982-1983 yıllarında Sosyal Bilgiler dersimize giren Recai GÜMÜŞ isimli bir öğretmenimiz vardı. Vefat etti mi bilmem. Sağsa da vefat etse de Allah rahmet eylesin. Tam derse kendini kaptırdığı esnada aniden ses tonu değişir ve "Oğlum! ... çöp sepeti gibi karıştırıp durma!" diye yüksek sesle seslenirdi. Biz "kime diyor" diye hocanın yüzüne bakardık. Ama o yine kafasını havaya kaldırmıştı. Karıştıran belli olmasın, arkadaşlarının içinde incinmesin diye. Bunu sık sık yapardı. Ben de hep merak ederdim "Bu kim diye?"

Otobüste giderken, namaz kılmak için camiye girdiğimde, çarşı-pazarda yürürken yani hemcinsimin olduğu her yerde çöp sepeti gibi beş duyu organından birini karıştıranları görünce hemen Recai Hocam aklıma gelir. Onun gibi "Oğlum çöp sepeti gibi karıştırıp durma" diyorum, tabii içinden.

Bir de merak da iyi değilmiş onu anladım. Tiksinti veren şeyi niye merak ediyorsun. Kim ise kim? Bu beş duyu organından hangisi deme. Fazla merak iyi değil bilesin. Hele karıştırmak hiç iyi değil. Tiksinti veriyor görenlere. 

O yüzden ne karıştır, ne de karıştıranı gör... 22.09.2015

Allah rızası için biraz para verir misin?


Hacı Hasan Camiinin şadırvanında abdest alırken baktım tanımadığım biri para sayıyor.Nasıl istenir,adamın tepkisi ne olur demeden "Allah rızası için biraz para ver"dedim.Adam iki eliyle para sayarken ciddi bir şekilde baktı.Yavaşça " yok" dedi ve bana bakmaya devam etti. 'Şaka yaptım' deyince "bu işi baya istismar edenler var"dedi.'ilk defa istedim ama zor oluyormuş gerçekten, demek ki bu konuda biraz daha çalışmam gerekiyormuş'dedim ayrıldım.Adam iyi ki bana "bu yaşta dilencilikten utanmıyor musun,yaşından başından utan" demedi. Para saydığı halde adamın para yok demesinin üzerinde ise durmayacağım. Ama istemek zormuş bilesin.İsteyenin var mutlaka bir derdi. 22.09.2015