13 Aralık 2025 Cumartesi
Vergide Katmerli Dönem
İnternete Eski Usul Erişim
Ev, bina ve sitende TÜRKSAT kutusu varsa abonelik kolay.
Vatandaşın çoğu TÜRKSAT İnternetinden faydalanmak istiyor. Fakat TÜRKSAT’ın her bina ve mahallede alt yapısı yok. Bence bu imkan ve hizmetten tüm mahalle ve binalar faydalanmalı. TÜRKSAT bu konuda niye yavaş hareket ediyor, bunu anlamış değilim. Herhalde imkan meselesi ya da İnternet işiyle uğraşan diğer firmalar da bu alanda ekmek yesin düşüncesi içerisinde olmalı.
Oturduğum dairenin içinde TÜRKSAT alt yapısı olunca, yıllardır abonesi olduğum ev İnternet aboneliğimi sonlandırarak TÜRKSAT’a geçtim.
Abone olmanın ardından fazla vakit geçmeden ve diğer İnternet aboneliğimi kestirmeden, evime İnternet bağlamak için geleceklerini haber verdiler. Müsait olup olmadığımı sordular. Müsaidiz dedim.
Aradıklarında, ilacımın raporunu yeniletmek için hastanede idim. Sanırım ilk benden başlamış olmalılar ki ben eve haber vermeden ve eve gelmeden görevli eve gelip işe başlamış.
Oğlan aradı. Kablo tavandan mı geçsin, tabandan mı diye. Ben de tavandan olsun dedim.
Eve geldiğim zaman iş bitmiş, İnternetimizi bağlanmış gördüm.
Hız dediğin böyle olmalı. Bu yönüyle TÜRKSAT bir teşekkürü hak ediyor. TÜRKSAT'ın bu hızını takdir ettim.
Yalnız evde bahar temizliği gibi elde süpürge ev temizliğine kalkıldığını gördüm. Kayınbiraderin ablasının yüzünden düşen bin parça. Çünkü yoktan iş çıkmıştı ona. “Evin her yeri kablo oldu bir bak” dedi.
Bir baktım. Kapının yanından bir delik açılmış. Koridordan içeri girdirilen kablo kah tavan kah kapı eşiği kah tabandan geçirilecek İnternetin bağlanacağı odaya kadar kablo uzatılmış. Kablo oynamasın diye de belirli aralıklarla köprü yapılmış. Her köprü de vida ile monte edilmiş. Bir zaman sonra bu abonelikten de vazgeçip bir başkasına geçersem, o kabloları sökersem kablonun geçtiği her yerde vida deliği görünüp duracak.
TÜRKSAT görevlisinin tavandan mı, tabandan mı geçsin dediğinde, tavandan olsun dediğimde, ben de sanmıştım ki ev ve koridorun içinde kablo görünmeyecek şekilde çatıdan geçen boruya bağlanacak ve odalarda bulunan İnternet prizine bağlantı yapılacak. Heyhat ki heyhat. Tavan derken ben çatı anlamışım. Eleman ise dairenin tavanını kastetmiş. 2008’de başka evdeyken abone olduğum TÜRKSAT yine aynı yöntemi uygulamıştı. Görünen o ki yıllar geçse de TÜRKSAT bu huyundan vazgeçmiyor.
Evdeki bu çirkin kablo yığınını görünce, elektriğin evimize ilk çekildiği 1980 öncesi gözümün önüne geldi. Monter lakaplı belediyede çalışan hemşerimiz bir akşam gelip siyah kabloyla evin içine kablo çekmiş, tıpkı TÜRKSAT usulü duvara monte ederek elektriğimizi açmıştı. Bu görüntüsüyle görüyorum ki TÜRKSAT 80 öncesi gibi çalışıyor. Halbuki 80’den bu yana 45 yıl geçmiş. Bence TÜRKSAT evin içinden kablo çekmeden eve İnternet bağlamanın bir başka yolunu bulmalı. Çünkü görevli, sağı solu kırmadan işinin ehli biri olsa bile eve iş çıkarıyor ve kablonun görüntüsü de hoş durmuyor. Elektrik ve su borularının bile sıvanın altında kaldığı günümüzde, TÜRKSAT’ın görünür vaziyette İnternet bağlamayı tercih etmesi bana çok banal geliyor.
Ne yapabilir? Bugün çoğu binalar yeni. Her binanın her odasında elektrik, telefon ve İnternet prizi var. Öyle zannediyorum çoğu evlerdeki bu prizler süs olsun diye yapılmamıştır. TÜRKSAT İnternet erişimini sağlamak için bu prizlerden yararlanmalı. TÜRKSAT kendi kablosunu bu prizler aracılığıyla ulaştıracak ve bağlantıyı sağlayacak şekilde kendisini yenilemeli.
Bu yolu izlemek de kolay değil, biliyorum. Çünkü zamanında binanın kablolarını döşeyen eleman kendi kafasına göre öyle bir döşemiştir ki sonradan bir başkasının bu kabloyu tespit etmesi çok zor. Haliyle çoğu evlerdeki internet prizi süs görevi görüyor. Bundandır ki sonraki gelen işin kolayına kaçıyor. Yine de ne kadar zor olursa olsun TÜRKSAT veya diğer İnternet sağlayıcıları evin her yerine seyyar kablo çekmek suretiyle eski usul eve İnternet bağlama işini bir tarafa bırakmalı. Ne olur işimizi doğru, düzgün ve güzel yapalım. Çünkü görüntü hiç hoş değil. Aynı zamanda koridor ve odalar içinde uzatılan kablonun uzunluğu, taahhüt edilen İnternet hızını da düşürüyor.
TÜRKSAT yetkililerine duyurulur.
12 Aralık 2025 Cuma
Üstüme İyilik Sağlık!
Cuma namazını Alaaddin Camiinde kılayım diye evden çıktım.
Güzergahım, İstasyon, Millet Bahçesi, Anıt, Zafer, Alaaddin Tepesi.
Millet Bahçesinin karşı kadırımından cumaya yetişmek için yürürken 13-14 yaş aralığında bir çocuk, "Dayı, Şuradan bana iki Tuborg alır mısın" dedi. Yanlış mı duydum diye ne alacağım diye sordum. "Tuborg dayı Tuborg" dedi.
Şaşkınlığımı anlayan çocuk, "Abi, yanlış anlama. Kendime almayacağım. Yaşım küçük olunca bana vermediler. Başkasına alacağım" dedi.
Bak delikanlı, o dediğini bugüne kadar ne elime aldım ne ondan bir yudum aldım ne de böyle içki satan bir yere girdim. Ne olur, beni buna alet etme dedim. Çocuk da üstelemedi. Ne olacak dayı, alacağın iki bira demedi.
Yoluma devam ettim.
Geriye dönüp baktım. Kaldırımın kenarında çocuk beklemeye devam etti. Belli ki pes etmedi. O bira mutlaka bir şekilde alınacak. Herhalde uygun birinden bira alıvermesini isteyecek. Ben olmadıysam, bir başkası bu işi halledecek.
Yolda giderken acaba çocuğun isteğini yerine getiriversem miydi dedim. Yok ya bu iş bana göre değil dedim kendi kendime.
Bugüne kadar bir şey isteyenler oldu. Genelde para istendi. Bazen market çıkışı, şundan alıver diye de oldu ama Tuborg alıver diyene ilk defa rastladım. Demek ki göreceğim varmış. Üstüne iyilik sağlık!
Çocuk arkadaşıyla kendisi mi içecek ya da baba, git iki Tuborg al gel mi dedi bilmiyorum.
Eğer çocuk bu yaşta biraya alıştı ise vay haline. Ama çocuğun utangaç ve efendi bir duruşu vardı. Beni buna alet etme der demez üstelemeden kenarda beklemeye koyuldu.
Belki de baba içki müptelası. İçmek için akşamı da beklemiyor. Güpedüz alması için çocuğunu içki almaya gönderdi. Bir şekilde al, almadan eve gelme dedi.
Eğer çocuğunu bu yaşta içki almaya gönderiyor, kendi emellerine çocuğunu alet ediyorsa yazık o babaya. Vah o çocuğa.
Bir baba, yaşı kaç olursa olsun, çocuğunu içki almaya göndermemeli. Gidip kendisi almalı.
Benim sigara içme alışkanlığım var. Sigaram kalmasa, çocuklardan biri bakkala gidecek olsa bile bugüne kadar hiçbirine "Oğlum, gelirken baba da şu sigaradan al demedim. Oğlan ekmek almaya gitmiştir. Ardından ben de çıkıp kendi sigaramı kendim aldım.
Aşağı yukarı günlük geçtiğim Millet Bahçesinin karşısında içki bayii nerede var, hiç dikkatimi çekmedi. Çocuk şuradan bira alıver dediğine göre belli ki her zaman gelip geçtiğim bu caddede içki bayii var. İşin garibi içkiyi ağzıma sürmediğim gibi sigara alacağım zaman bile tekel bayisine gidip de sigara almayı tercih etmedim.
Tekel bayii de hoşuma gitti. Belli ki çocuğa, "Yaşın tutmuyor. Sana veremem" dedi. Eğer böyleyse bayiyi tebrik etmek lazım. Yalnız bildiğim kadarıyla her bayi aynı duyarlılıkta değil. Çünkü 18'ini doldurmamış çocukların hepsinde sigara paketi olduğuna göre çocukların çoğu bu paketi bakkal, market veya büfelerden alıyor. Çünkü bildiğim kadarıyla 18 yaş altına içki satışı yasak olduğu gibi sigara satışı da yasak. Belli ki bu yasak satıcılar tarafından tarafından çiğneniyor.
Camiye doğru yaklaşırken, yılbaşı yakın. İster misin bu haftanın hutbesi içki üzerine olsun. Çünkü her aralık ayında Diyanet bir hutbeyi içki ve kumara ayırır. Şayet çocuğun isteğini yerine getirmiş olsaydım, sonra da camiye girip hocanın hutbede, "Bugün sözüm meclisten içeri. İçinizde, küçük çocuklara içki alanlar bile var. Yapmayın, etmeyin" der mi der. Ondan sonra da bana, bu hoca keramet sahibi demek düşer. Bunu da düşünmedim değil.
Neyse korktuğum gibi olmadı. Zira hutbenin konusu içki üzerine değildi.