11 Ocak 2016 Pazartesi

Vergi mükellefinin böylesi


Meslektaşlarının özel ders verdiğini haber alan bizim uyanık, sanal aleme “……… dersten özel ders verilir. Özel ders almak isteyenler aşağıdaki numarayı arasın.” Şeklinde bir de ilan verir.

Bir ay boyunca özel ders alacak birinden telefon bekleyen öğretmeni bilinmeyen bir numara arar: “Özel ders veriyor musunuz” diye. Bizimki sevinçten dört köşe olmuştur. İlk müşterim oldu. Arkası da gelir diye. 

Arayan kişi vergi memurudur. “Maliyeye bir uğrayın” sözüyle bizimkisi daha iş yapmadan ne yaptığının farkına varır. Ama iş işten geçmiştir. Ertesi günü maliyeden emekli amcasının selamıyla maliyeye gider. Selamı alan görevli önce tutanağı tutar. Sonra da bir tane muhasebeci bul. Sen vergi mükellefisin. Vergi levhası çıkart. Muhasebeciler bu işi bilir” der. Ertesi günü  babasının tanıdığı bir muhasebeciye gider. Vergi levhası çıkartır. Bizim devlet memuru artık bir vergi mükellefidir. Tanıdık muhasebeci, tutanak üzerinden hareketle 657’ye tabi devlet memurunu ilan verdiği tarih olan 1 ay öncesinden vergi mükellefi yapar. Muhasebeci, vergi mükellefi olan bizim mükellefe 1000 TL masraf çıkartır. Emsallerinin masrafı 500 TL’yi bulurken bizimkisinin masrafı tanıdık vasıtasıyla katlamalı olur.


Kendim ettim, kendim buldum şarkısını öğrenmeye çalışan bizim 657’ye tabi vergi mükellefi bugünlerde olmayan iş yerini kapatmak  için uğraşmaktadır. “Özel ders ver” dediğimizde de “Tövbeliyim” demektedir. Giden paraya da ucuz kurtuldum derken “Ah bir saatlik bari ders verseydim gam yemezdim”  cümlesi de terennüm ettiği cümlelerinden biridir. 

Hele bir de "Çalışın, benim vergilerimle sizin maaşınız ödenmektedir" demesi yok mu? Bizi de öldüren bu işte. 11/01/2016

10 Ocak 2016 Pazar

Muayenede 2.sıradayım

1999-2000 yıllarıydı. Kahta’da muayene olmak için erkenden hastaneye gittim. Keyfime diyecek yoktu. Çünkü 2.sırayı almıştım. İşim erkenden bitecekti. İçerisi iyice kalabalıklaştı. Ama olsun. Nasılsa sıram vardı.

 Saat 10.00 oldu.  Hastalar girmeye başladı. Benim polikliniğe 8-10 kişi girdi. Muayene olan çıktı. Ben bekliyorum ismim okunacak diye. Bir türlü okunmuyordu. İçeri sordum niye çağırmıyorsunuz diye. “Bekleyin sıradan çağıracağız” dediler. Ben bekleye durayım. Kimse çağrılmadan giren girdi. Çıkan çıktı. Bir iki kaynağı anladım da bu kadar da olmaz ki dedim kendi kendime. O kadar girip çıkana tahammül ettikten sonra, “Ramazan kendini ezdirme, hakkını da yedirme, şu ana kadar geçen geçti. Madem içerdekiler torpil yapıp görevlerini yapmıyor. Sen de kapıya geleni içeri alma” dedim.  Baktım bir polis, yanında 16-17 yaşında bir kız çocuğunun elinden tutmuş içeriye girecek. Fırsat bu fırsat Ramazan. Az önce bir karar aldın. Kalk kararının arkasında dur. Bahtına da polis çıktı ama olsun. Koyduğun kuralı hemen çiğneme dedim ayağa kalktım. İçeri girmeye çalışan polise,
 -Nereye giriyorsun kardeşim. Biz burada niye bekliyoruz. Niçin sıranı beklemiyorsun. Lütfen sıranı bekle.
-Arkadaş haklısın ama yapılacak bir şey yok. Benim girmem gerekiyor.
-Niyeymiş o, sizin özelliğiniz ne?
-Bu çocuk ilaç yutmuş. Onu getirdim. Ben bu hastanenin vukuat polisiyim. Bu benim görevim.
-Geçmiş olsun. Buyurun içeri.
Gördünüz mü bahtsızlığımı? O kadar kişinin girmesine sen tahammül et. Esas girmesi gereken acil vakayı engellemeye kalk. Sonunda polisten sonra beni de çağırdılar. Muayenemi oldum.

 Hastaneden çıkarken baktım. Az önce içeri girmesini engellemeye çalıştığım polis orada, kulübesinde. Eğildim, “Az önceki davranışımdan dolayı kusura bakma” dedim. “Önemli değil. Sen haklıydın. Ben olsam yerinde aynısını yapardım” dedi, vedalaşıp ayrıldım.

Bir muayenem daha böylece sona ermiş oldu. 10/01/2016

Ders almak

1981 yılında orta 2. Sınıf öğrencisiyim. Yanıma sınıf arkadaşım Yusuf geldi. Beni çekti kenara. Sana bir şey söyleyeceğim dedi: “ Falan yerde değerli  bir hoca efendi çıkmış. 12 Eylül  ihtilalini yapan Evren Paşa, tutuklayıp gelmesi için bir polisi görevlendirmiş. Polis tutuklamak için hoca efendinin makamına gelmiş, tam eşikten geçerken sendeleyip yere düşmüş. 2-3 defa tekrar denemiş her defasında ayağı sürçüp yere düşmüş. Sonra, ‘Hocam ben seni tutuklamak için gelmiştim. Fakat yanına gelemedim. Her defasında yere yıkıldım. Şu andan itibaren polisliği bırakıyorum. Bundan sonra sana hizmet için burada kalacağım.’ Demiş.”

Sadece bu değil. Başka bir şey daha anlatayım: “ Hoca efendiye  bağlı bir genç, bir kızın peşinden gider. Tam kızla yüz yüze gelip konuşacağı zaman hocası gözünün önüne gelir. Yaptığı işten mahcup olan genç, kızla konuşmadan geri döner. İşte arkadaşım bu hoca, derin bir hoca. Haberin olsun.” Dedi. “ Yusuf, böyle derin bir hocayı kaçırmayalım. Fakat biz öğrenciyiz. Para- pulumuz yok. Oraya nasıl gideceğiz. Onun feyzinden nasıl faydalanacağız” deyince. “Konya'da temsilcisi var. Onun adına tövbe alıyormuş. Haydi gidelim” dedi.

Beraberce gittik. Arkadaşımı içeri aldılar. Beni ayrı bir odaya.  Önce tövbe almam gerekiyormuş. Bizim Yusuf tövbeliymiş demek ki.
Herkes dağıldıktan sonra beni küçük bir odaya aldılar. Beyaz saçlı, beyaz sakallı pîri fânî temsilci beni bekliyordu. Elini öptüm. Bana içinde grubun büyüklerinin isimlerinin olduğu bir liste verdiler. Namaz kılmadan önce bu listeye bakıp bunları gözünün önüne getireceksin dedi. Tövbe almadan önce akşamından, gusül abdesti alıp kimseyle konuşmadan istihareye yatacaksın. Gece rüyanda şu renkleri göreceksin dedi. Oradan çıktım. Kaldığım yurda geldim.
Kaldığım yurtta akşamleyin banyo yapma şansım yoktu. Çünkü yurtta banyo sabah namazından önce  açılırdı. Nöbetçi öğretmene banyoyu açar mısınız dedim. Olmaz dedi.

Ertesi günü iş başa düştü. Bir Cumartesi günü akşamı Kayalıpark'ta bulunan Mahkeme Hamamı'na gittim. Böylece ilk defa hamama gidip gusül abdesti almıştım. Yurda geldim benimle konuşmak ve beni konuşturmak  isteyenlere elimi dudağıma götürerek susun diyordum. Anlayanlar anladı. Anlamayanlardan kaçarak  yatağıma çıkıp yattım erkenden. Sabahında uyandığımda da herhangi bir renk gördüğümü hatırlamıyorum.

Her gün ders çıkışı yurda gitmeden tövbe almaya gittiğim yere gittim. Ders aldım. Bir iki ay gidip gelmem devam etti. Sonrasında da gidip gelmeyi bıraktım.  Benim ders almam da bu şekilde sona erdi. 10/01/2016