15 Mayıs 2024 Çarşamba

Bir Hasbi Adam

Falan kimse çok hasbi biri şeklinde ifade duyarız. Bu kimse hakkında iyi bir şey olduğunu anlamakla beraber kelimenin ne anlama geldiğini pek bilmeyiz. Hoş, cümle içerisinde kullandığımız çoğu kelimelerin de ne anlama geldiğini bilmiyoruz. 

Hasbi ya da hasbilik kelimesi de anlamı çok güzel olmakla beraber son yıllarda unutulmaya yüz tutan kelimelerimizden biri. 

Bize gittikçe yabancılaşan hasbilik; bile isteye, karşılıksız, çıkarsız, gönüllü, beklentisiz, bedava, meccanen, canı gönülden, ücretsiz, parasız anlamlarına geliyor. 

Hasbi ise beklenti içerisine girmeden, gönüllü ve içten demektir. 

Falan çok hasbi biri dendiği zaman da karşılık beklemeden yapılan bir iyilik akla gelir. Bu yönüyle hasbi anlam yüklü bir kelime. Bir işi hasbi yapan insan da çok kalite ve kişiliği oturmuş demektir. Gerçekten kaçımız yaptığımız bir iş veya birine yardım ettiğimizden dolayı karşılık beklemeyiz. Bu yönüyle hasbi insana evliya gibi adam dense yeridir. 

Hesabilik hesapçılık, hesabi ise hesapçı demektir. Çoğumuz hesabi işler adamıyız. Düğünlerde takılan takılar için bile karşılılık ilkesi gözetiliyor desem, be kadar hesapçı olduğumuz daha iyi anlaşılmış olur.

Hesabilik, çoğumuzun damarlarına işlemiş. İçimizde bol miktar var. Hasbi insanlara bakalım en iyisi. Belki hesabiliği bırakıp hasbiliğe döneriz. 

Şu ilkeleri hayatına düstur edinmiş insanın hasbiliğe en güzel örnek olduğunu düşünüyorum:

Gelmeyene gideceksin. 

Vermeyene vereceksin. 

Zulmedeni affedeceksin. 

Bu üç özelliği kendinde barındıran katıksız hasbi olur.

Böyle birini tanıyorum. Şehir dışında olmasına rağmen kimin cenazesi varsa, ya cenazeye ya da taziyeye katılır. Yeter ki şu gün taziyeye gidiliyor mesajını gruptan alsın. Atlar gelir. Yine WhatsApp grubundan birinin düğün davetiyesini mi aldı. Bir bakmışsın düğüne katılır. Gelirken de hediyesini getirir. Şayet düğüne katılamayacaksa düğün sahibine ulaştırılmak üzere bir başkasının ibanına para gönderir. Hatır güder.

Düğün, davetiye, arkadaş toplantısı türünden katıldığı programların haddi hesabı yok. İşim yoğun demez, masraf olur diye düşünmez, yorulurum aklına gelmez. 

Hiç hesap kitap yapmaz. Bir adım atana on adım atar. Hatta hiç adım atmasa bile gelmekten kaçınmaz.

Bu hasbi kişi de bir düğün yaptı bir ay kadar önce. Düğününe gittik on kişi kadar. Mutlu gününde yanında yer aldık. 

Düğününe gitmeyen, gidenlerle hediye göndermeyen bir başka arkadaş düğün yapıyor. Bu hasbi adam arıyor beni. Hal hatırdan sonra sadede geliyor. Ağabey, bugünler benim yoğun günler. Arkadaşımızın düğününe gelemiyorum. İbanına şu kadar gönderiyorum. Lütfen düğün sahibine emanetimi verir misin diye.

Onun yapmadığı hesabı ben yaptım. Kardeş, o arkadaş düğününe gelmedi. Üstelik davetiye gönderdin. Diyelim ki düğününe katılamadı. Düğününe gelenlerden biriyle çam sakızı çoban armağanı hediye gönderdi mi dedim. Göndermedi abi. Biliyorsun ben öyle hesap yapmam dedi. Tamam yapma kardeş de senin yerine ben hesap yapayım. Hesabıma para falan gönderme dedim. Yine de göndermiş.

Bana sorsanız, dünyada hasbi bir adam söyle. Ben bu arkadaşı söylerim. Helal olsun. İyi ki tanımışım onu. Allah kendisine huzur, saadet ve sağlık versin. Allah kendisinden razı olsun. 

Unuttuğumuz Değerlerden

Bu ülke 2,5 yıl kadar Nurettin Nebati’nin Hazine ve Maliye Bakanlığını gördü. Şimdilerde adı sanı duyulmuyor. Halbuki görevi başında iken hiç gündemden düşmüyordu.

Ekranlarda “göz ışıltısından” bahsediyordu bir zamanlar.

“Ortodoks ekonomiden heteradoks ekonomiye geçtik” diyordu.

“TL yeterince değer kaybetti. Düşeceği yere düştü. Daha da belini doğrultamaz. İçiniz rahat olsun” dedi.

“Enflasyon şu ay, bu mevsim düşecek. Göreceksiniz baz etkisini” dedi.

“Başarılı olamazsam çocuklarımın yüzüne bakamam” dedi. Dedi oğlu dedi.

Kimse kendisine inanmasa da o hep kendine inandı.

İnandığı hiçbir şey gerçekleşmedi.

TL daha da değersizleşti.

Enflasyon daha da fırladı.

Daha da gidecekti bu heteradoks yolda.

Yeter bu kadar yaptığın hizmet. Bayrağı başkasına devret. Yaptığın hizmetlere karşın bir ödülü daha hak ettin. Seni vekil yapalım dendi.

O şimdi vekil.

Vekil olarak Bakanlığı dönemindeki gibi pek orta yerde görünmese de Bakanlığı bıraktığının seneyi devriyesinde, hakkında yazdığım bir yazıyı hatırası adına bloğuma kaydetmek istedim. Şöyle yazmışım 15 Mayıs 2022 yılında kendisi hakkında:

''Küresel enflasyon sorunuyla karşı karşıya kalmış olsak da ülkemizde enflasyon ataletini hep birlikte yeneceğiz. Enflasyonla mücadelede önceliğimizdir. Para ve maliye politikalarımızın etkin kullanılmasıyla önümüzdeki dönemde tek haneye indireceğiz''.

Sayın Nebati'nin bu konuşmasındaki "...enflasyon ataletini hep birlikte beraber yeneceğiz" cümlesindeki atalet dikkatimi çekti. Acaba atalet kelimesinin anlamını yanlış mı biliyorum diye sözlüğe bir daha baktım. Bildiğim gibi tembellik demekmiş atalet. Benim bildiğim atalet (tembellik) yerinde saymak ya da gerisin geriye gitmektir. Halihazırda yaşadığımız enflasyon coşuyor maşallah. Her ay bir önceki rekorunu egale ediyor. Daha nerede duracağını Bakan’ın kendisi bile bilmiyor. Yani enflasyon aksine çok çalışkan. O zaman Bakan’ın sözündeki ataleti nasıl anlayacağız?

Bakan,

Ya ataletin anlamını bilmiyor.

Ya sürçülisan bir kullanım.

Ya bizimle özellikle benimle dalga geçiyor.

Ya bu Ramazan, bugünlerde yazacak bir şey bulamıyor. Ona bir malzeme vereyim dedi.

Ya bugünlerde hakkında çıkan skeçler hoşuna gitti. Alın size bir skeçlik daha dedi.

Ya da mevcut bastırılmış enflasyonu hala yeterli görmüyor. Daha da çıksın istiyor. 15 Mayıs 2022

13 Mayıs 2024 Pazartesi

FB'nin Matematiksel İddiasını Yabana Atmayın

Bu spor yorumcularını anlamak zor. Kafaya koymuşlar bir defa GS'i şampiyon yapmaya. Neymiş de efendim, % 99 GS şampiyon. Size kim verdi böyle yorum yapma yetkisini? Bu oranın neresinde mantık var? 

Diyelim ki dediğiniz takım % 99 şampiyon. Geriye % 1 var. Bu oranı niye küçümsersiniz? Az mı yüzde 1 oran? İki maç sonra bu oran tutmazsa mahcup olmayacak mısınız?

Bir defa top yuvarlak. Yuvarlak olan üzerine hesap kitap yapılmaz. Buna bir ayak oyunu olan futbola  ayak oyunu eklerseniz sonucun değişmemesi mümkün değil. Bu top yuvarlanıp yüzde 1'in üzerine konar mı konar. Bal gibi konar. 

Ayrıca matematik olarak iddia devam ederken bu şampiyon ilanı da nereden çıktı? İhtimalleri ortaya koyarken tüm ihtimalleri masaya yatırmak daha objektif olmaz mı? Objektiflikle işi olmayan ne anlar bu kriterden değil mi? 

Gelin bir hesap yapalım. Sakın ola ki evdeki hesap çarşıya uymaz demeyin. Asıl sizin hesabınız ev hesabı. 

Mesela;

GS son iki maçı kaybeder, FB iki maçı da kazanırsa puanlar eşitlenir mi? Eşitlenir.

Geriye kalır averaj. 

Averajlara bakılacak. 

+4 averaj var. 

FB bunu da halledemez mi? Sonra çok mu artı dört averaj?

Daha dünkü Gaziantep, deplasmanda Adana Demirspor gibi bir takıma 6 gol atıyorsa, köklü bir geçmişi olan FB niçin atamasın bir bu kadar gol. Haftaya 4 GS'ye atsa, bir 6 da son hafta ligden düşmesi kesinleşen İstanbulspor'a 6 gol atamaz mı? Daha GS'nin yiyeceği goller bu hesaba dahil değil. 

Burada GS takımı 17 maçtır yenilmiyor. Eli armut toplamayacak son iki hafta. Mutlaka gol atar denebilir. 17 maç kaybetmedi. Bu iki maçı da kaybetmeyeceği anlamına gelmez. Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar. Haydi sizin dediğiniz gibi 17 defa zıplasın. Bu çekirge eninde sonunda bitap düşüp zıplayamayacak. 

O yüzden siz siz olun, oturduğunuz yerde hesap yapmaya kalkmayın. Ayrıca matematiksel olarak şampiyonluk iddiamız devam ediyor sözünü yabana atmayın. Lütfen gözünüzü başka şeyler bürümesin. Bir defa matematik bir bilimdir. Her şeye karşı gelin ama bilime karşı gelmeyin. Maazallah, cehaletiniz ortaya çıkar. Unutmayın ki asrımız cehaletle mücadele ve karanlığa karşı aydınlık için mum yakmaktır. Bu millet için ise mum yakmak kolaydır.