1 Mayıs 2023 Pazartesi

Milliyetçilik Yarışı

Siyasilerin her seçim öncesi milli ve manevi değerlerin yanında bir de milliyetçilik damarları kabarır. Ezan, bayrak, terör, beka alır başını gider. Milliyetçilikte yarışırlar. Birbirlerini az milliyetçi veya terör destekçisi olarak lanse ederler. Sen yaptın iyiydi de ben yapınca mı kötü oluyor derler.

Konuşmalarını dinleyince bir vatan sevdalısı ile karşı karşıya olduğumuz zehabına kapılmamak mümkün değil. Bunca vatansever ve vatanını can siparane savunanlar arasında bu ülke emin ellerde ve batmaz diyorsun. Haliyle gözlerimiz yaşarıyor. Yalnız varan sevdalılığı ve vatana hizmet sözlerini yan yana koysak, bu ülke hizmete doyduğu gibi çözülmedik hiçbir sorunu kalmaz ve uçardı. 

Kimsenin iç halini bilmem, kimseyi de bir samimiyet testine tabi tutma gibi bir niyetim yok. Yalnız benim bildiğim ve istediğim milliyetçilik;

Sözde değil, özde olmalı.

Slogana dayalı, içi boş hamasetten ibaret olmamalı. 

Irk bazında ırkı yücelten kuru bir sevgi olmamalı. 

Kimin elinden ne geliyorsa, işini düzgün yapmalı. 

İşini aksatmamalı ve savsaklamamalı.

Devletin imkanlarını yetim malı ve emanet bilmeli, har vurup harman savurmamalı, kendine ve yandaşlarına peşkeş çekmemeli.

Ülkenin maddi ve manevi yönden kalkınmasını sağlamak amacıyla bir katma değer üreten bireyler olmalı. 

Teröre destek vermemeli. 

Teröre destek verenleri ve teröre imza atanları polisiye tedbirlerle sürdürmeyi marifet saymamalı. Kökten çözüm için her yolu denemeli. Terörün dış desteğini kesmek için iyi bir diplomasi yürütmeli. 

Terörü besleyen kaynakları kesecek tedbirler almalı. 

Akşam sabah bölünme korkusu yaşamamalı. Tabiat boşluk kabul etmez misali, terörü üreten etmenleri yok etmeli. 

Terörle mücadele ederken belli bir bölgeyi potansiyel terör destekçisi görmemeli. Teröristle vatandaşın arasına duvarlar örmeli. 

Söz konusu vatansa, gerisi teferruat deyip gerekirse kızılcık şerbeti içmeli, siyasi hayatına mal olsa dahi her yolu denemekten ödün vermemeli. 

Terör siyaseti yapmamalı. Algılarla değil, olgularla hareket etmeli. 

Birilerinin üzerine çamur atmamalı, onları üç beş oy uğruna günah keçisi ilan etmemeli. 

Ülkeyi sevme konusunda hiç kimse diğerinden bu ülkeyi daha fazla daha az seviyor değildir. Hiç kimse birilerini ötekileştirirken kendisini vatan sevdalısı göstermemeli.

Milliyetçilik dışlamak, suçlamak değil, birleştirici olmaktır. Birleştirici dil kullanmaktır. Birileri teröre destek konusunda suçlanacaksa, ilk taşı en masumumuz atmalı. Dün üzümü çifter çifter yiyenler, bugün rakiplerini üzümü çift yeme konusunda suçlamaya kalkmamalı. Bunları isnat ederken herkes önce aynaya bakmalı. Bu konuda kimse milleti keriz yerine koymamalı. 

Terör, terörist ve terör destekçileri lanetlenecekse her türlü terör lanetlenmeli, benim terör masum, senin terör amasum denmemeli. Zira terör terördür ve terörün dini, yakın ve uzak olanı ve masum olanı olamaz. 

Her eleştiri yapan FETÖ'cü ve FETÖ ağzıyla konuşuyor olmaz. 

Ülke yönetimine talip hiçbir parti terörist olmaz, terör destekçisi olmaz, olamaz, olmamalı. Kim yeltenirse karşısında milleti görmeli. 

Görevini bihakkın yerine getirmeye çalışan herkes bu ülkeyi seviyor, sevmeli ve sevmek zorundadır.

Esas milliyetçilik terörden her seçimde ekmek yiyen değil, terörü kökten çözme iradesi göstermektir.

Lütfen algı oluşturmaya yönelik terör siyasetini bırakıp sadede gelelim. Birbirimize milliyetçilik yarışı yapmayalım.

İsim Vermede Özen

Anne babanın bir görevi de çocuğuna güzel bir isim vermesidir. Ebeveyn, çocuğuna her ismi vermede hürdür. Buna kimsenin diyeceği de yoktur. Bu hak anne ve babanın olsa da isim konusunda düşüncelerimi serdetmek isterim:

İsim verilirken;

Kısa ve telaffuzu kolay isimler tercih edilmeli, uzun ve hitabı zor isimlerden kaçınılmalı.

Anlamı güzel olmalı,

Çok yaygın olmayan isimler tercih edilmeli. Çok farklı olacak diye uçuk kaçık ve garip isimlerden uzak durmalı. 

İsim verme hakkını anne ve babaya bırakmalı. Büyükbaba ve büyük anneler, anne ve babaya ait bu hakkı gasp yoluna gitmemeli.

Büyükbaba veya büyükanne kendi isimlerinin verilmesi konusunda beklentiye girmemeli. Çocukları vermek istese bile karşı çıkmalı. Çünkü isim, kişinin hayatı boyunca taşıyacağı alametifarikasıdır. Dededen veya ebeden toruna, miras yoluyla gelen aynı isim olmamalı. Gören de isim kıtlığı var sanır. Öyle isim seçilmeli ki bir yerde seslenildiği zaman hangimize sesleniyor diye üç beş kişi birden dönüp bakmamalı ya da bir mecliste ismi geçince hangisi denmemeli. Kimin kastedildiği açıklamaya gerek kalmadan anlaşılmalı. 

Dede ve babaannenin gönlü olsun diye büyüklerin isminin yanına bir isim daha ekleyerek ikinci isim vermekten anne babalar özellikle kaçınmalı. Çift isim konacaksa da iki isim birden söylenen, birbirine uyumlu isimleri tercih etmek gerek.

Şu bir gerçek ki çoğu çift isimlerin biri kullanılıyor, diğeri kullanılmıyor.

Kullanılmadığını televizyonlardaki yarışma programlarına katılan yarışmacılardan bazılarının çift isimli olduğunu telaffuz eden sunucunun hangi ismi tercih ediyorsun sorusuna, yarışmacının şunu dediğini hepimiz biliyoruz. İkisi birlikte kullanılmayacaksa, çocuk ikisinden birini tercih etmek durumunda kalıyorsa, hatta ismin bir tanesinden özellikle dede veya babaannesinin klasik ismini kullanmaktan nefret ediyorsa, bu iki ismi çocuğa niye yük ediyoruz, değil mi?

Hele kız çocuklarına çift isim vermekten kaçınmak gerek. Çünkü kızlar evlenince, bazıları kendi kızlık soyadını da ekletiyor. Kocasının soyadı ile birlikte dört isimli kocaman bir isim olup çıkıveriyor. Öyle isimler görüyoruz ki kişi adını soyadını telaffuz ederken arada nefes almak durumunda kalabiliyor. Hasılı çift ve uzun isim çocuğun hayatı boyunca taşıyacağı, üzerinde bir yüktür. Bu çocuğa yazık değil mi?

İsim verirken dikkat edeceğimiz bir diğer husus, yanlış yazmaya müsait veya tereddüt edilen isimlerden kaçınmak gerek. Mesela sonu b, c, d ve g ile biten isimleri vermemek gerek. Çünkü kelime sonundaki bu harfler Türkçemizde p, ç, t ve ğ’ye dönüşüyor. Sonu d mi yoksa t mi demeye gerek yok.

Bir diğer hassasiyet de çocuğa sevdiğimiz bir siyasinin, bir ünlünün veya şeyhin ismini de vermekten kaçınmak gerek. Belki çocuğumuz büyüyünce ad aldığı o kişinin görüşüne zıt biri olacak. Çocuk niye bu ismi taşımak zorunda kaldın, öyle değil mi?

30 Nisan 2023 Pazar

Banal Mitingler

Televizyonun olmadığı, olsa da tek kanallı devlet televizyonunun olduğu, bu televizyonun siyasi partilere yeterince yer vermediği, İnternet ve YouTube gibi iletişim yollarının olmadığı yıllarda, seçim çalışması için siyasi parti liderlerinin il, ilçe dolaşarak miting yapmasını anlarım. Çünkü seçmenin ayağına giderek görücüye çıkması, kendisini ve partisini tanıtması ve vaatlerini anlatması için mutlaka seçmenin karşısına çıkması gerekirdi.

Bu dönemde seçmen için de mitingler ilgi çekici gelir, oyunu vereceği partisinin mitingine katılır, can kulağıyla parti liderinin sözlerine kulak verirdi. Parti lideri gittiği her ilde aynı şeyleri söylese de söz ve vaatler ilgi çekerdi. Çünkü başka ildeki konuşmadan kimsenin haberi olmazdı. 

Yaşadığımız bu dönemde ise devlet televizyonlarının dışında sayısını bilemeyecek kadar çok kanalın olduğu, bazı kanallar bazı siyasilere kapalı olsa da her siyasinin konuşmasının tamamını veren kanalların olduğu, YouTube ve sosyal medya aracılığıyla tüm seçmenlere ulaşılabildiği, miting konuşmalarının baştan sona televizyonlarda canlı verildiği günümüzde ise siyasi parti liderlerinin il il dolaşarak miting yapması bana garip geliyor.

Üstelik her ilde yapılan mitingin konuşması aynı anda bazı kanallar tarafından verilince, liderler üç aşağı beş yukarı her gittiği ilde aynı şeyleri söylediği için parti liderinin ne söyleyeceği mitinge katılanlar tarafından çok da ilgi çekmiyor.

Buna rağmen bu devirde hala niçin miting yapılır, inanın anlamış değilim.

Mitingden maksat, seçmene kendini ve partisini duyurmak, yapacaklarını anlatmak değil mi? Bunu da günümüz teknolojisi ile anlatmak çok kolaydır.

Buna rağmen hala eski alışkanlık mitingleri bir propaganda aracı olarak görmek ve bunu devam ettirmek bana çok banal geliyor.

Ayrıca her miting bir maliyet, masraf ve külfettir.

Mitinglerin şehrin en işlek yerinde yapıldığı göz önüne alınırsa, mitingin yapılacağı vaktin öncesinden ve sonrasına kadar mitinge giden yolların araç trafiğine kapanması demek, şehrin trafiğinin felç olması, araçların alternatif yollara yönlendirilmesi demektir. Bu da o şehirde yaşayanlara ve o gün miting bölgesinde işi olanlar için bir ezadır, işlerin aksamasıdır.

Gürültü ve görüntü kirliliğidir. 

Mitingin yapıldığı ilin güvenlik kuvvetlerinin teyakkuza geçmesi, polislerin izninin kaldırılması, o ilin polisi yeterli değilse, çevre illerden polis ve bariyer takviyesi demektir. Bu da devlete maddi bir yüktür.

Mitinge daha fazla katılımın olması için o ilin ilçe ve köylerinden katılımın dışında yakın çevre illerden il başkanlıklarının organizesiyle otobüslerin kaldırılması da milli servetin heba olmasıdır.

Hiç mi miting yapılmasın? Bence hiç yapılmasın. Yapılacaksa da gövde gösterisi anlamında sembolik birkaç ilde yapılabilir ya da anketlerde oy düşüklüğü görülen illerdeki seçmeni etkilemek amacıyla bazı illerde olabilir. Ötesi gereksizdir. Beyhude çabadır. Genel başkanların kendisini yormasıdır. Unutulmasın ki hiçbir seçmen mitinge göre oy tercihini değiştirmez.