23 Ocak 2022 Pazar

Memnuniyet Araştırması ve Enes KARA (1) *

2010-2011-2012 ve 2016

62

2003 ve 2007

60

2013

59

2004-2005-2006 ve 2017

58

2008-2014-2015

56

2009-2018

54

2019

52

2020

48

Tabloda, 2003 yılından itibaren TÜİK’in düzenli olarak yaptığı “Yaşam Memnuniyet Araştırmasına” göre “18 yaş ve üzeri bireylerin” memnuniyet oranlarına küsuratsız olarak yer verilmiştir. Çok detaylı bir araştırma olan bu araştırmanın detaylarını merak edenler, TÜİK’in sayfasına girerek araştırmanın sonuçlarına ulaşabilir.

Tabloda görüleceği üzere memnun olma durumu yıllara göre inişli-çıkışlı bir seyir izlemiş; 2003 yılında yüzde 60 ile başlayan memnun olma durumu bazı yıllarda 2 puan yükselerek 62’ye çıkmış, diğer yıllarda 59-52 arasında değişiklik göstermiş. Bu da gösteriyor ki 2020 yılına gelinceye kadar bu toplumun yarıdan fazlası hayatından memnun iken 2020 yılında bu oran yüzde 48’e gerilemiş. Yani 2020 öncesi hayatından memnun olanlar toplumun yarısından fazla iken 2020’de ise yarının altına düşmüş. 2021’de memnuniyet durumumuz ne olur, bunu da birkaç ay içerisinde görebileceğiz.

Memnuniyet araştırması ne derece gerçeği yansıtır, bilinmez. Çünkü mutluluk dediğimiz daimi değildir. Kişi bir günde hem mutlu hem de mutsuz olabilir. Araştırmanın yapıldığı zamanki bireylerin o anki psikolojileri burada önemli olsa gerek. O zaman mutlu olmadığını söyleyenler birkaç gün sonra mutluyum diyebilirken mutluyum diyenler de mutsuzum diyebilir. Kimin beklentileri ne kadar gerçekleşmedi de mutsuzum dediğini bilemesek de mutlu ve mutsuzluk yıllara göre değişiklik gösterse de elimizdeki verilere göre hareket edersek, bu toplumun yarısından fazlası mutsuz. Toplumun yarısı mutsuz ise bunun üzerinde düşünmeye değer. Çünkü mutsuz insana hiçbir şeyi beğendiremediğimiz gibi ondan bir verim de alınamaz. Yine mutsuz kişiler hayata pozitif bakamadıkları için çevresine pozitif enerji veremezler. Bunları yaşayan bir ölü gibi değerlendirebiliriz.

Bu açıklamanın ardından tıp fakültesi 2.sınıf öğrencisi iken 7.kattan atlayarak canına kıyan Enes Kara’ya gelmek istiyorum. Çünkü Enes Kara da yüzde 48’in içerisinde yer alan mutsuzlardan biri. Burada her mutsuz intihar eder anlamı çıkarılmasın. Şayet öyle olsaydı, tüm mutsuzların yani bu toplumun yarıdan fazlasının intihar etmesi gerekirdi. Böyle bir iddiam yok ama şu var ki yaşadıklarını kaldıramadıkları için intihara yeltenenlerin, mutsuzlardan çıktığını söylersek herhalde yanılmış olmayız. Her intihar eden ve intihara kalkışanın intihar gerekçesi farklı ve bireysel olduğu gibi Enes’inki de bireyseldir. Bireysel olsa da Enes üzerinde konuşmaya değer ama biz konuşamadık. Çünkü Enes üzerinden taraftarlar atışmaya başladı. Savunma ve saldırı gırla gitti. Bizim ülke insanımızın da kumaşı bu maalesef. Ne hayatının baharında gepegencecik bir gencin hayatına kıymasına üzülebildik ne ailesinin üzülmesine fırsat verebildik ne intiharın sebep ve gerekçeleri üzerine en azından bundan sonra böyle intiharlar olmaması adına bir inceleme yapabildik. İzlediğimiz tamamen bir tiyatroydu. Taraflar bu olay üzerinden birbirlerine olan kinini boşalttı. Kimi, “Bu cemaat yurtları hep böyledir. Niceleri böyle kapatıldı” dedi. Kimi de “Cemaatler üzerinden İslam’a saldırıyorlar. Bunu görenler şu intiharları niye görmez” dedi. Maalesef her konuda olduğu gibi bu konuda da toplum olarak iyi bir sınav vermedik. (Devam edecek)

*28/01/2022 tarihinde Barbaros ULU adıyla Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

19 Ocak 2022 Çarşamba

Ne İsteyeceğimi Biliyorum *

Yazıma hepinizin bildiği Timur ile Nasrettin Hoca fıkrası ile başlamak istiyorum. Sadede de sonra geleceğim.

Timurlenk, Nasrettin Hoca‘nın bulunduğu şehre bir fil hediye etmiş. Fil, şehirde bağ, bahçe ne var ne yoksa silip süpürmüş. Bununla kalsa iyi, şehirdekiler fili beslemek için ambarda, kilerde ne varsa tüketmişler.

Bakmışlar ki böyle olmayacak, şehrin ağaları Nasreddin Hoca’ya gelerek: "Aman hocam nedir bu filden çektiğimiz. Hünkâr seni dinler. Hünkârla konuş da şu fil belasını başımızdan alsın." demişler.

Hoca; sakalını sıvazlayıp bir yol düşünmüş ama bulamamış. "Hadi o zaman hep beraber gidelim Timur’a: Bu fil başımıza dert oldu, geri almanızı rica ediyoruz diyelim, en iyisi böyle olacak" demiş.

Hoca önde, ağalar arkada, huzura çıkmak için yola düşmüşler. Otağın kapısına gelindiğinde hoca, durumu tekrar görüşmek üzere arkasına dönmüş bakmış bir de ne görsün, ağalardan eser yok, arkasında in cin top oynuyor.

Hoca, "Ben yapacağımı bilirim size. Hem söz verirsiniz hem de kaçarsınız ha" demiş.

Timur, bir süre sonra Hoca’yı huzuruna kabul etmiş ve aralarında şu konuşma geçmiş.

Hayırdır Hoca, yine ne istiyorsun?

Devletlim, şehrin ağaları beni size ricaya gönderdiler. Hediyeniz olan filden çok memnun kaldılar. Garibim yalnız kalıyor bir tane daha fil istiyoruz.

Hay hay! Ne demek hoca. İstediğiniz fil olsun. Var git müjdeyi hemen ver.

Nasreddin Hoca, otağın kapısından çıkınca, ağalar hemen hocanın etrafını sarmış. "Müjde bekleriz Hoca, fil ne zaman gidiyor?" demişler.

—Alın size müjde, dişisi de yarın geliyor, demiş Hoca. (haberturk.com/esra-sasmaz)

Gelelim gündemimize. Malumunuz hayat pahalılığından başımız dertte. Zam üstüne zam görüyoruz bugünlerde. Akaryakıta aşağı yukarı gün aşırı zam geliyor. Zaten akaryakıta zam geldi mi her şeye zam geliyor. Gelen zamlar da öyle böyle değil, insanın cebine dokunur türden. Gördüğüm kadarıyla özel sektörün, devlet kurumlarının elinde zamdan başka bir sermaye yok. Bugünden yarına bu zamların duracağı da ufukta görünmüyor. Herkes bu durumdan şikayetçi ve dertli. Kapalı kapılar ardında bu derdini dile getirenler, dışarı çıkınca ağızlarını bıçak açmıyor. Çünkü kim ağzını açsa, korumacı ve savunmacı ekip konuşanların ağzına lafı tıkıyor. Aslında dediklerine kendileri de inanmıyor ama dedim ya korumacı refleksle hareket ettiklerinden gülünç duruma düşüyorlar ama bunun farkında değiller. Bence bu atmosferde sussalar, dertlenen insanı dinleyerek haklısınız, diyebilseler daha erdemlice hareket etmiş olurlar. Neyse bu da ayrı bir konu.

Biz gelelim fıkraya, fıkradan hisse almaya. Bir gün bana gelip şu zamlarla ilgili derdimizi üst mercilere anlatalım, bize eşlik edin, başı da siz çekin derlerse, onların önünde üst makamlara gitmeye hazırım. Üst makama varıncaya kadar ardımda kimse kalmazsa, ben de Hocanın dediğini yapacağım. “Efendim, zamlardan çok memnunuz. Daha fazla zam istiyoruz” diyeceğim. Başka isteğin var mı denirse, “Efendim, korumacı refleksle hareket edenler var. Bunların gördüğüm kadarıyla durumu iyi ve tuzları kuru. Bu hayat pahalılığı bunlara dokunmuyor. Bu kardeşlerimiz gelen zamlardan daha fazla nasiplensinler. Böyle bir çalışma yaparsanız, memnun olurum” diyeceğim.

*22/01/2022 tarihinde Barbaros ULU adıyla Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

18 Ocak 2022 Salı

Tepkiler Neden Şimdi? *

2017 yılında çıkardığı şarkı yüzünden Sezen Aksu, çoğu kimsenin tepkisini çekti. Hz Adem ile Havva’ya cahil demesi doğru mu? Değil. Sanatçıya yakışmamıştır. Kem söz sahibine aittir.

Ahzab Süresi 72. Ayette "Biz emaneti göklere, yeryüzüne ve dağlara teklif ettik; ama onlar bunu yüklenmek istemediler. Ondan korktular ve onu insan yüklendi.  Şüphesiz insan çok zalim, çok cahildir." denerek herkesin kaçındığı sorumluluğa talip olmasından dolayı insanın zalim ve cahilliğine işaret edilmektedir.

TDK’ye göre Zalim: “Haksız ve acımasız davranan, katı yürekli, kıyıcı (kimse).

Cahil: 1.Eğitim ve öğrenim görmemiş (kimse).

       2. Belli bir konuda yeterli bilgisi olmayan (kimse).

Ayeti kerimede “Allah, Adem’e tüm isimleri öğretti” derken Hz Adem’in ilk öğretmeninin Allah olduğunu, Allah’ın Hz Adem’e isimleri öğretmeden önce Hz Adem’in o isimlerin cahili olduğunu –cahil kelimesinin birinci anlamına bakarak- söyleyebiliriz. En azından ayetin mefhumu muhalifinden bu anlam çıkar. Ama bu, Hz Adem ve eşine cahil demeyi gerektirmez.

İnsanda haksızlık yapma ve acımasız davranma var mı? Var. İnsan her konuda bilgi sahibi midir? Hayır. Çünkü bir konunun alimi olan, bir başka konunun cahili olabiliyor. Bu açıdan bakılınca insan bilmediğinin cahilidir.

Bir insana hele herkesin değer verdiği ortak değerlerimize cahil demek hakaret içerir mi? İçerir. Çünkü insana genel itibariyle tespit anlamında cahil denebilirse de bunu özele indirgemek doğru değildir. Ki bir insana cahil demek için onu tanımak gerekiyor. Sezen Aksu, Adem ile Havva’yı kitaplarda -eğer okuduysa- okuduğu kadar biliyordur. Onlara cahil derken sanki sabahtan akşama Hz Adem ve Havva ile beraber ve onları yakinen tanıyor gibi bir tavır takınıyor.

Şiirinde Aksu, “Selam söyleyin o cahil/Havva ile Adem’e” derken cahil gördüğü kişilere selam söyleyerek kendi ile çelişiyor. Öyle ya cahile niçin selam veriyorsun, senin gibi alim birinin cahillerle ne işi olabilir, demezler mi kişiye?

Sezen Aksu’nun şiirini okudum. Bir şey anlamadım. Şarkısını dinledim. Çok da haz almadım. Çünkü zevklerle, renkler tartışılmaz.

Gelelim gelen tepkilere… Bu şarkı çıkar çıkmaz -ki bu şarkı 2017’de çıkmış- atamız Adem ile annemiz Havva’ya cahil dedin denerek tepki gösterilse, bu tepkiyi anlar ve makul görürüm. Çünkü sıcağı sıcağına tepki anlaşılabilir. Tepkiler ne zaman gündeme geliyor? 2022 Ocakta. Yani 4 yıl sonra tepki gösteriliyor. İyi de niye dört yıl önce değil de şimdi? Bu tepki bana ister istemez şu fıkrayı hatırlattı: Yeniçeri ağası, bir Yahudi’ye takmış ve seni öldüreceğim demiş. Niye dediğinde, yeniçeri ağası “Siz Hazreti İsa’yı çarmıha germiştiniz” der. Yahudi, “İnsaf ağam, iki bin yıl önce olmuş” deyince yeniçeri ağası, “Olsun, ben yeni duydum” demiş.

Diyelim ki yeni duyduk ve tepkimizi dile getiriyoruz. Sezen Aksu bu şarkıyı müzisyen Yaşar Gaga ile birlikte çıkarmış. Tepkilerin içine Yaşar Gaga’yı niçin dâhil etmiyoruz da sadece Sezen Aksu’ya tepki gösteriyoruz? Hâlbuki şarkıyı birlikte çıkarmışlar. Biz hakarete mi tepki gösteriyoruz yoksa hakaret eden kişinin kişiliğine göre mi tepki gösteriyoruz? Şayet böyle ise bu ne kadar makul?

Kimsenin niyetini bilmem ama bu ülkede buna benzer olaylar zamanında değil de kullanılacağı zaman servis ediliyor. Böyle yapmakla acaba bir olay mı gizleniyor? Acaba gündem mi saptırılıyor? Gerçekten amaç ne burada? Tepkimizi ortaya koyarken perde gerisinde ne dönüyor, bunun üzerine de kafa yorarsak daha iyi olur kanaatindeyim.

*21/01/2022 tarihinde Barbaros ULU adıyla Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.