15 Eylül 2018 Cumartesi

E Sınav Uygulaması

Eğitim ve öğretimde yazılı, sözlü ve uygulama balta olmak üzere belli başlı sınav çeşitleri vardı. Olmazsa olmaz sınav çeşitlerinin en önde geleni yazılıdır. Yazılı da klasik ve çoktan seçmeli dediğimiz test usulü yaygındı. Yazılı yoklamalarda vazgeçilmez materyallerimiz kalem, silgi, kalemtraş ve kağıttan ibaretti. 

Son yıllarda bu yazılı sınavların e sınav çeşidi çıktı. Başka hangi sınavlarda uygulanıyor bilmiyorum ama MTSK adı verilen ehliyet sınavları e sınav marifetiyle yapılıyor diye duymuştum. İyi de nasıl oluyordu bu sınav? 

Duyumum gerçek oldu. Bugün bir e sınavda görev aldım. Heyecan ve merak içerisinde gittim görev yerime. Doğaldır çünkü ilk defa milli olacaktım bu konuda. Ne de olsa sınav komisyonu ne yapacağımızı anlatır. Daha önce katıldığım nice sınavlarda bildiğimiz görevleri tekrar tekrar anlatırdı sınav komisyonu başkanı. 

Sınavın yapıldığı okula gittim. E sınavın yapılacağı sınıfın önünde bir polis var, sınav salonunda da bir başka öğretmen. Toplantı salonu neresi dedim. Burası, gir içeri, sisteme gir dediler. İçeri girdim. Girdiğim yer okullardaki bilişim sınıfına benziyor. Girişin sağ yanında ana bilgisayar olmak üzere 20 tane açık bilgisayar bilgisayar vardı. Ana bilgisayardaki açık ekrandan mebbis şifremle giriş yapmam gerekiyormuş. TC numaramı ve şifremi girince fotoğrafım hangi saatte geldiğim ekrana düştü. 

Yarım saat önce girdiğim e sınav salonuna sınavın başlamasına 15 dakika kala giriş belgeleri ve kimliklerini kontrol ederek sınav olacakları salona aldık. Her bir öğrenci, oturacakları belli olan bilgisayarlara oturdu. Tam saatinde sınavın uygulanmasından sorumlu öğretmenimiz sınavı başlattı. Herkes önündeki ekranlarından sınavlara başladı. Kimsenin önünde ne kalem vardı, ne silgi, ne kalemtraş, ne kağıt, ne de klavye. Öğrenci okuduğu sorunun cevabını işaretlemek isterse cevabın üzerinde dokunuyor. Alttaki sütuna A, B, C, D diye düşüyor. Sonraki soruya geçiyor. Öğrenci önceki soruya dönmek isterse önceki soru seçeneği var, geriye dönüp seçeneğini değiştirebiliyor. 

50 soruya 50 dakika verilmiş. Ana ekrandan fotoğraflarıyla birlikte sınav olan öğrencilerin durumunu izleyebiliyorsun. Hangi öğrenci kaç soru yapmış görünüyor. Sınavını bitten öğrenci "Sınavı bitir" butonuna dokunuyor, sandalyeden kalkarken yazıcı harekete geçiyor. Öğrencinin cevap kağıdını A5 ebadındaki kağıda yazdırıyor. İmzalamak üzere öğrenciye kağıdı uzatılıyor. Öğrenci imzalıyor ve çıkıyor. 

Sonuçlar ne zaman mı açıklanıyor? Öğrenci salondan çıkar çıkmaz sonucunu öğreniyor? Nasıl mı? Koridora konmuş bir "Elektronik Sınav Sınav Açıklama Ekranı" vasıtasıyla. Salondan çıkan aday TC numarasını ekrana yazarak sonucunu sorguluyor ve ekrana kaç puan aldığı, başarılı olup olmadığı ekrana geliyor.

İlk defa girdiğim e sınav sınav usulünü öğrenmiş oldum. Merak ve heyecanım gitti. Aynı anda sınav sonucunu öğrenen sürücü adayları da sınav sonucunu bekleyip kaldım mı geçtim mi telaş ve stresini yaşamıyor. Bir polis, bir sınav uygulayıcısı, birer salon başkanı ve gözetmen nezaretinde toplam bir saat gibi bir zaman diliminde sınav, başlıyor, bitiyor ve sonuçlanıyor. Sınavın bitiminde gerekli gereksiz kağıt israfı yok. İhtiyaç olan kalem sadece imza yerini imzalamak için kullanılıyor. Gerisi hep elektronik. Kaos yok, gütültü yok. Her şey sıcağı sıcağına hallediliyor. 

Hasılı bu e sınav uygulaması hoşuma gitti. Darısı tüm sınavların başına!


12 Eylül 2018 Çarşamba

Esas Davranışımız Müslüman Olmalı! *

Ekseriyetimizin Müslüman olduğu toplumda hepimizin en büyük serzenişi ahlaki zafiyetlerimizdir. İman var hepimizde. Yerine getireni fazla olmasa da imanın pratiği ibadet de var. Nedense bu iki ilkenin uygulamasından bir ahlak ortaya çıkmıyor. Çoğumuz inanç ve ibadetlerimize ters orantılı bir yaşantı biçimi oluşturmuşuz. Müslüman bunu yapmaz/yapmamalı dediğimiz ahlaki yoksunluklarımız çok. Ahlak yoksunuyuz hasılı. Çünkü iman+ibadet=ahlak olması gerekirken bizim toplamımızda nedense her türlü sonuç çıkıyor. Çıkmayan tek şey ahlak maalesef!

Ben daha doğrusu İslam âlimleri İslam'ı bir ağaca benzetir: Kökü iman, gövde ve dalları ibadet; yaprağı, kokusu, verdiği oksijeni, gölgesi ve meyvesi ahlaktır. Köksüz bir ağacın gövdesi-dalları olmaz, meyve de vermez. Gövde yoksa dal da olmaz, meyve de. Yine kök ve gövde olmazsa meyvesi olmadığı gibi ağacın kendisi de olmaz. Desem ki kaporta Müslüman’ıyız, şekilciyiz, görüntü Müslüman’ıyız, formaliteciyiz, ritüel Müslüman’ıyız bana kızarsınız. Ama böyle değil miyiz? Gerçekler acıdır maalesef. 

Meyve vermeyen Müslümanlığımızla yüzleşmemiz lazım. Eğer biz bu gerçekle yüzleşmezsek bilelim ki öbür dünyada yüzümüz mosmor olur. Hak Teala yüzümüze bakmaz. Burada yüz ağartmayan Müslümanlığımız ukbâ alemde hiç ağartmaz. Çünkü biz bu dünyada kafamızı kuma gömerek kendimizi gizlemeye çalışsak da ebedi âlemde ak koyun, kara koyun ortaya çıkacak. Çünkü gizlimiz saklımız kalmayacak orada. Kendi organlarımız ele verecek, ipliğimizi pazara çıkaracak bizim.

Ne yapıp ne edip yol yakınken daha hiçbir şey geçmemişken yüzleşelim derim Müslümanlığımızla. Bizi bize bırakmadan aramızda bizi denetleyecek bir denetim mekanizması kuralım. Birbirimizi ve Allah'ı şahit tutarak aramızda "Biz şunlara şunlara inanıyor ve bunları yapacağız ve şunlardan kaçınacağız. Eğer bunlara uymaz isek birbirimizi Allah rızası için uyaralım, gerekirse mücadele edelim" şeklinde  bir yazılı sözleşme ve ahitleşme yapalım. Kulak tıkayana "Bu yaptığın Müslümanlığa sığmaz" diyelim.

Felaket tellalı değilim, yeise kapılmış değilim, ümitsiz hiç değilim ama aklımızı başımıza almaz isek bu inandığımız İslam, bu yapmaya çalıştığımız ibadetler ve evlere şenlik ahlâkımız bizi cennete götürmez. Bize bakarak da kimse Müslüman olmaz.

İçimizde dört dörtlük Müslümanlığı yaşayan Müslümanlara sözüm olmaz. Onlara selam olsun. Sözün özü, sadece dilimiz ve organlarımız değil, davranışlarımız  da Müslüman olsun...

*11/01/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

11 Eylül 2018 Salı

Zaman Davranışa Etki Edecek Projeler Geliştirme Zamanı! *

Başta okullar olmak üzere birçok kamu kurum ve kuruluşları, STK'lar zaman zaman bir proje yapmak/geliştirmek/uygulamak suretiyle öğrencilere birtakım davranışlar kazandırmayı hedeflemektedir. Genelde gezme, görme, ezberleme, bilgiyi test etme, kitap okuma, sabah namazına gitme vb. şeklinde projeler bunlar. Çoğunda da büyük ödüller var: Özellikle STK ve belediyelerin uygulamaya koyduğu projelerde.

Alanında birbirine benzer o kadar proje var ki kimi kâğıt üzerinde kalır; uygulanmaz, kimi kısa zaman diliminde yapılır ve arşive kaldırılır, kimi projelerin sonunda ödüller dağıtılır; iş biter. Projelerin çoğunda proje bitimi maksat hâsıl oldu mu incelemesi yapılmaz. Örnek vermek istersek bazı belediyeler öncülüğünde belli yaş gruplarına namaz kılma alışkanlığı kazandırmak amacıyla sabah namazına gidene bisiklet verme projesi yapıldı. Toplamda 40 gün namaza devam edenlere bisiklet verildi/verilecek. Niyet halis eyvallah! Peki sonuç? Sonuçtan haberi olan var mı? Projeyi planlayanlar, başlatanlar, sponsor olanlar "Acaba kaç çocuk bisiklet almayı hak ettikten sonra sabah namazına gitmeye devam ediyor" diye cami görevlilerine sordu? Soracaklarını sanmam. Zaten sorsalar da iç açıcı bir cevap alacaklarını hiç sanmıyorum. Hatta yüzde 25'i "Bisiklet bahane oldu, biz namaza gelmeye devam ediyoruz" dese projeyi başarılı bulacağım. Maalesef sonu ödül olan projelerin akıbeti hep böyle olur. Üstelik büyük ödüle dayalı  bu şekil projeler ilk değil, önceki yıllarda da yine bisiklet verildi. Daha önceleri dizüstü bilgisayar hediye edildi.

Proje yapalım yapmaya. Ama proje yaparken birbirinin kopyası bilgi, ezber, yarışma, namaz vb. projeler yerine davranışa etki edecek projeler üretip geliştirsek nasıl olur? Mesela okullarda öğrenciler arasında yalan söylemek, küfretmek, kaba konuşmak, kavga etmek, okul eşyasına zarar vermek, arkadaşlarını rahatsız etmek, ders çalışmamak, dersin işleyişini bozmak, sınıfı kirletmek, kahvaltı yapmadan okula gelmek, okul kurallarına uymamak, keyfi devamsızlık yapmak, okuldan kaçmak vb. davranışlar o kadar yaygın ki bu tür durumlardan kimse memnun değil, herkes şikâyetçi. Hangi konuda proje yapılır? Elbette sorun olan alanlarda yapılır. Bir kısmını saydığım ahlaki ilkelere ters davranışlar üzerine birden fazla proje yapılıp uygulamaya konabilir. Bu tür proje eğitim boyunca sürecek bir zaman dilimini kapsar. Yine bu projede okulun tüm paydaşları sorumlu olur. Öğretmen takip edici, öğrencilerin hepsi bu projeye zorunlu dâhil edilir. Her sınıfta ve okulda öğrencilerden oluşan sorumlu timler oluşturulur. Herkes birbirinin denetçisi ve takipçisi olur. Her öğrenciye bir sayfa açılır, olumsuz her davranışın karşısına birer çeltik atılır. Sene sonunda olumsuz hareketlerin yekûnu toplanır ve öğrencinin ikinci bir karnesi veya davranış durumu ortaya çıkar. Olumsuz davranış olmaz denirse ahlaki ilkeler belirlenerek her olumlu davranışa bir çeltik atılır. Burada ödül olsun istemiyorum. Ama öğrencinin davranıştan  aldığı artı veya eksi puan, merkezi yerleştirmede dişe dokunur şekilde etki etsin. Sınav sonucu bilgi ve davranış orantısı kurularak oluşturulabilir. Mesela belirlenen kuralları uygulayan öğrencinin merkezi sınav puanına 10 puan eklenir veya olumsuz davranış sergileyenlerden 10 puan düşülür veya ilave puan verilmez dense öyle zannediyorum çocuklarımıza birçok güzel davranışı kazandırabiliriz.

Bu tür projenin uygulanması zor görülebilir. Zor olsa da imkânsız değil. Elbirliğiyle yapabiliriz bunu. Hazır Bakan "Çocuklarımızı çift kanatlı yetiştireceğiz: Biri bilim, diğeri ahlak ve erdem" demişken bu tür projeler geliştirmenin tam zamanı. Çocuklarımızın bir kanadı kırık veya eksik olmasın. Çünkü tek kanatlı kuş uçmaz. Ben yolu açtım, arkası gelsin isterim. Üstelik benim demek istediğim Bakanın dediğinin tıpatıp aynısıdır. Bu proje öbürleri gibi ölü olmaz, sonuç alır düşüncesindeyim. Yeter ki paydaşlar bu projeyi formalite ve angarya olarak görmesin, herkes ciddiyetle bu işin üzerine eğilsin...

* 15/09/2018 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.