Belde demeye bin şahit köyden bozma ilçelerimiz var. Hem nüfus hem de ekonomik yönden gelişip şehir havasına bürüneceği yerde hem nüfus hem de gelişme yönünden gerisin geriye giden ya da yerinde sayan bu ilçeler 90'lı yıllar siyasetinin bir eseri.
O günün iktidar ve muhalefeti birkaç seçmenin oyunu devşirmek için verin bize oyunuzu. Köyünüzü belde, belgenizi ilçe yapalım dedi. Her seçmen bu seçim yatırımını yemese de yiyen seçmen de az değildi. Ne de olsa şehir olacaklardı.
Sonuçta köyler belde, beldeler ilçe, ilçeler il yapıldı.
Ne olur belde, ilçe, il yapıldıysa demeyin. Çoğu hak etmediği halde yerleşim statüsü değişince devlet oraya il ve eski ilçelerde hangi devlet kurumu varsa hepsini getirdi. Bunun için bol bol resmi daire binaları yaptı. Buralara kaymakam/vali atadı. Hepsine adliye ve askeriye götürüldü.
Sonradan adliye binaları geri çekildi.
Kısaca belde ve ilçe yapılan çoğu yerleşim yerleri, beklenen gelişmeyi gösteremediği gibi bu yerleşim yerlerinin beslediği eski ilçeler de gerisin geri gitti.
Kısaca siyasilerin bu gereksiz seçim yatırımları devlete yük ve maddi külfet dışında bir şey getirmedi.
Büyükşehir yasası ile birlikte belde olan yerlerin belediyelikleri düşürüldü. Bu isabetli karar nedense küçük ve gelişme istidadı göstermeyen ilçelere uygulanmadı.
Büyükşehir yasası ile birlikte küçük ilçelerin kaymakam ve belediye başkanı ile temsil dışında başka bir misyonu yok. Çünkü hizmetlerin kahir ekseriyeti büyükşehirlerin yetki ve sorumluluğuna verildi. Altyapı, su, ulaşım, imar, mezarlıklar, yollar, itfaiye vs. bütün hizmetler büyükşehrin uhdesinde. Bildiğim kadarıyla ilçe belediyeleri temizlik ve çöp işlerini yerine getiriyor.
Doğru dürüst bütçesi, teknik elemanı, imkanı olmayan belediye başkanları adeta yetkisiz ve sorumsuz belediye hizmeti ifa ediyor. İşsizlikten sıkılan belediye başkanları da kendilerine iş buluyor ki aldığı maaşın ve temsil görevinin hakkını versin.
İlçede pazar varsa pazarın olduğunun sabahı belediye anonsundan bereketli kazançlar duası yaptırıyorlar.
Makam arabasıyla yanında zabıtasıyla birlikte pazarı ziyaret ederek esnafla tokalaşıp işler nasıl diye hal hatır soruyorlar.
Her cumayı ayrı bir mahallede kılarak namaz sonrası cami cemaatiyle tek tek tokalaşıyor. Nasılsınız, iyi misiniz hemşerilerim? Var mı bir isteğiniz diyor. Mahalleli de bir istekte bulunursa, inan, o işe büyükşehir bakıyor. Ben bunu büyükşehre ileteyim diyor. Mahalleli ile bir evde, varsa kahvehanede çayını içip geri makamına dönüyor.
Pazar ve cuma değilse ilçenin parkı varsa parka giderek hemşerileriyle çay eşliğinde muhabbet yapıyorlar. Birden fazla park varsa ertesi gün de diğer parka gidiyorlar.
Hangi mahallede düğün varsa hepsine tek tek gidip hediyesini veriyorlar ve hayırlı olsun temennilerini iletiyorlar. Düğün sahibi de koskoca belediye başkanı düğününe teşrif etmiş deyip hizmette kusur etmiyor. Onun için mükellef bir sofra hazırlıyor. Düğünü bırakıp başkanın etrafında fırfır dönüyor.
Tüm bu hizmetler görülüp takdir edilsin diye bir sosyal medya hesabı açıyorlar. Gezip dolaştığı, tokalaştığı kişilerin görüntülerini sosyal medyada paylaşıyorlar.
Haklarını yemeyelim, sosyal medyayı çok iyi kullanıyorlar.
Buradan cenaze haberlerini de yayımlıyorlar.
Büyükşehir, özel idare, valilik, bakanlık her ne göndermiş, ilçesine her ne yapmışsa bunu da sosyal medyadan vermek suretiyle teşekkür belediyeciliği yapıyorlar.
Hasılı etkisiz, yetkisiz ve de sorumsuz belediyeciliği çok iyi temsil ediyorlar. Hizmetleri say say bitmez. Yokluklarında o küçük ilçe halkı ne yapardı bir düşünün.
Yorumlar
Yorum Gönder