Bakanlık müfettişleri rehberlik ve denetim, inceleme ve soruşturma için gruplar halinde tüm Türkiye’ye dağılırlar.
Ankara’dan bölgelerine gittikleri zaman okulları denetlerler. Bu denetimleri de iki, üç hafta falan sürer.
Konya’nın bir ilçesinin büyük bir beldesindeki endüstri meslek lisesine de denetim için bakanlık müfettişleri gelir.
Müfettişler çalışma odası olarak okul müdürünün odasını kullanırlar.
İncelenecek evrakları okul müdüründen isterler.
Okul müdürü, çay, kahve ne içersiniz diye sorar.
Derler ki “bizim prensibimizdir. Biz teftişe gittiğimiz kurumdan yemeyiz, içmeyiz”.
“Siz bilirsiniz” der okul müdürü.
Onlar hummalı bir şekilde çalışırken, okul müdürü ara sıra hizmetlisinden çay ister ve yanlarında içer.
Bir böyle iki böyle. Müdür içiyor ama kendileri çay içmiyor. Çünkü prensipleri bu.
Yalnız bu okuldaki teftiş bir hafta sürecek. Beş gün boyunca çaysız ne yapacaklar?
İçlerinden bir tanesi, “Müdür bey, çayı kendi başına içiyor. Bize söylemiyor” diyerek okul müdürüne laf dokundurur.Müdür de “Efendim, içmeyiz dediniz. Bu durumda ne yapabilirim, siz söyleyin” şeklinde cevap verir.
“Çay içeriz ama parasını vermek şartıyla” derler.
Okul müdürü de tamam der. Çaylarını söyler. Çayları getiren hizmetliye, “Gidinceye kadar müfettişler istedikçe çay getireceksin. Kaç çay içtiklerini yazacaksın. Giderken içtikleri çayın parasını verecekler. Tamam mı” diye tembihler.
Bu tembihi koridora çıkıp tekrar söyler. Çünkü anlattığına göre hizmetlisinin kafası biraz kalınmış. Bir lafı hadi deyince birden anlamazmış.
Müfettişler denetimi bitirip öğretmenlerle toplantı yaparlar.
Ardından ayrılmak için bahçeye inerler. Okul müdürü de uğurlamak için onlara refakat eder.
Müfettişler arabaya binip tam giderlerken, müfettişlere çay getiren hizmetli, durun diye bağırır ve koşarak yanlarına gelir.
Hizmetlinin koşarak geldiğini gören müfettişler bekler.
Hizmetli, “Hani siz çay parasını vereceğidiniz. Vermeden nere gidiyoruz? Şu kadar çay borcunuz var” der.
Hizmetlinin bu yaptığına hepsi hem güler hem şaşırır. Başmüfettiş hiç bozuntuya vermeden, “Müdür bey, bu hizmetlinin kıymetini bil” der ve çay borçlarını kuruşu kuruşuna ödeyip ayrılırlar.
Merhabalar.
YanıtlaSilHocam ben de İmam-Hatip Lisesi memuru iken teftiş gördüm. Peki müfettişler denetim süresince nerede kaldılar? Onlar nerede gecelediler. Sabah, öğle, akşam yemeklerini nerede yediler? Ama sizin orada yataklı öğretmenler evi vardır, orada misafir etmişlerdir. Yemeklerini de öğretmenler evinde yemişlerdir, doğru mu?
Selam ve saygılarımla.
Merhabalar. İlçe merkezine 35 km mesafede bir ilçede idim. Müfettişler il merkezindeki öğretmenevinde kalıyorlardı. Her sabah iş milli eğitimin tahsis ettiği araçla okula şoför getiriyordu. Akşam da şoför alıp öğretmenevine götürüyordu. Kurumda Bulundukları süre içinde öğle yemekleri yemek için temiz bir lokanta önermemi istediler. Falan lokanta dedim. Biz ikram edelim dedim. Teşekkür ederiz ama olmaz. Prensibimizdir dediler. Okulda bir şey yemediler. Zaman zanan bir kişi çalıştı. Kantinden tost ve çay istedi. Akşam giderken de borcunu istedi. Olmaz dedik ise de ödedi. Fişini de aldı. En son giderlerken bu çay senden dediler, müsaade alıp gittiler. Bildiğim kadarıyla bu tür denetimler de yedikleri, içtikleri, kaldıkları yerin parasını ödüyorlar. Sanırım aldıkları harcırahtan ödüyorlar.
YanıtlaSil