Ana içeriğe atla

Çay Ocaklarının Sevmediği Müşteri Tipleri

Çay ocaklarının sevmediği müşteri tipleri:
Çaya şeker atanı,
Demli çay isteyeni,
Bir bardak içtikten sonra çay ocağını söğüt gövdesi sanıp saatlerce oturanı,
Çayın olmamış diyeni,
Bu çay açık olmuş diyeni,
Bardak temiz değil diyeni,
Şu sobaya birkaç odun at diyeni,
Ben orucum diyeni,
Midemi üşütmüşüm. Çayın dışında ne var diyeni,
Çay ocağında olmayan bir içeceği isteyeni,
Çaycıda simit olduğu halde dışarıdan simit getireni,
Ödemeyi yaparken kaç çay içtiğini bilmeyeni,
Çaycı çay borcunu söyledikten sonra biz o kadar içmiş miydik ya diyeni, hayır biz şu kadar içmiştik diyeni,
Çay kaç lira idi diyeni,
Tek başına çay içeni,
Çaycı yanında iken çay istemeyip çaycı yan tarafa çay getirdikten sonra bir çay da bana diyeni,
Çay demli olmuş, şunu biraz açar mısın diyeni,
Çay biraz açık olmuş, şuna biraz dem çek diyeni,
Ne içersin dendiğinde, az sonra içeyim diyeni,
Ne içersin dendiğinde, az sonra arkadaşlar gelecek, o zaman diyeni,
Hangi çay kullanıyorsun? Şu çayı kullan diyeni,
Çay eskimiş veya çiğ diyeni,
Bir çayın ardından uzun süre çay içmeyene, çay ister misin dendiğinde, yok diyeni,
Tüm masaları tek müşterinin kapladığı müşterileri,
Biri erken davranıp çay parası verirken diğerinin arkadan gelip buradan al diyeni ya da birkaç kişi birden şuradan al, buradan al rekabetine girenini, bozuk parası olandan almaya kalkınca, al şunu boz diyeni,
Masayı kitli ve hoyratça kullananı,
Oturak ya da sandalyenin ön iki ayağını kaldırarak arka iki ayakla arkaya yaslananı,
Çaycı ocağı kapatıp gidecek, hala oturmaya devam edeni... 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda...

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam ...

Sami Hoca

Sami YÜCE İçi nasıldı bilmem ama dışa karşı şen şakrak biri idi.  Bulunduğu ortamlarda insanları güldürmeyi becerirdi. Şaka yapar, şakadan da anlardı. Çağın yaşatan Nasrettin hocasıydı.  Girdiği ortama çabuk intibak sağlar, insanlarla hemen iletişim kurardı.  Uzaktakileri belirli periyotlarla telefonla arayarak hal hatır sorardı.  İnsan canlısı biri idi. Herkesin derdi ile dertlenirdi.  Büyükle büyük, küçükle küçüktü.  Eli açık biriydi. Yedirmekten, izzet ve ikramdan kaçınmazdı. Dinlendik, Avcıtepe, Habiller, Güneysınır İlçe Müftülüğünde, Güneybağ ve Mevlana Mahallesindeki camilerde görev yaptı.  Görevine sadık biri idi. Mesaisi namaz vaktinden namaz vaktine değildi. Namaz harici bile camideydi. Görev yaptığı camileri tertemiz tutar, camlarına varıncaya kadar caminin temizliğini yapardı.  Paraya önem vermediğinden midir para yönünden yüzü pek gülmedi. Paraya ihtiyacı olduğunda kredisi vardı. Kimden borç istese eli boş dönmezdi. Şu gün vereceğim de...