Hem maddi değeri hem stratejik önemi dolayısıyla kıymetli bir çiftlik var.
Bu çiftliğin sahibi olmak için çok kişi mücadele eder.
Para ve gücü elinde bulunduranlar, aralarında anlaşamadıkları için çiftliğin mevcut sahibini uzun süre yerinde tutarlar.
Ne zaman ki gücü elinde tutanlar aralarında anlaşır. Çiftliğin eski sahibine yol verirler.
Belli ki çiftliğin yeni bir sahibi olmuştur.
Şu var ki çiftliğin yeni sahibi kimse, orta yerde görünmüyor. Çiftlik benim demiyor.
İyi de bu çiftlik kimin o zaman? Koskoca çiftlik sahipsiz duracak değil ya. Çünkü tabiat boşluk kabul etmez.
Belli ki çiftliğin yeni sahibi orta yerde görünmeye niyeti yok. Yerine, kendisine vekalet edecek bir kahya ayarlar. Git çiftliğime. Dediğim ve istediğim şekilde tasarrufta bulun. Çiftliğimi işlet. Senden istediğim, çiftliğin asıl sahibinin ben olduğumu kimse bilmeyecek. Herkes çiftlik senin bilecek. Herkese bu çiftlik benim de. Dünya alem duysun bunu. Herkes etin ne, budun ne? Nasıl olur da sen bu çiftliğin sahibi olursun diyerek şaşıracak. Sen de benim gücümü küçümsemeyin. Ben eski güçsüz değilim. Gücüme güç kattım. İşte bu çiftlik de bunun örneği de.
Herkes böyle bilsin. Sen çiftliğe git gel. Orta yerde çok görün. İkili görüşmeler yap. Etkili ve yetkili kişi gibi davran. Toplantılara katıl. Yapılan anlaşmaları benim adıma sen imzala. Bil ki benim vekilimsin. Benim adıma vekalet mücadelesi vereceksin. Vekil olarak ben asılın işini yaparken buranın benim olduğumu kimse anlamaz. Çünkü ticari sır diye bir şey var.
Burada benim görevim ne dersen, bil ki sen bu çiftliğin kahyasısın. Kahyalığı küçümseme. Ben yokken o çiftliğin işleyişinden, gidişatından sen sorumlusun. İşçi ve eleman alımında tek yetkilisin. Benim planlarım çerçevesinde sen o çiftliği yöneteceksin. Sen yönetici görüneceksin. Emir ve talimat benden gelecek. Sen emrimi yerine getireceksin. Ama herkes bu emri sen verdin sanacak. Karşılığında seni ihya ederim. Karşılığını fazlasıyla vereceğim gibi ağzına da bir parmak bal çalacağım. Yeter ki adıma vereceğin vekalet savaşını çok iyi yap. Kendini hiç belli etme. Kimse bunun farkına varmasın. Ne kadar iyi rol yaparsan o kadar ikna edici olursun. İyi rol yaparsan seni imkanlara boğarım.
*
Ne derece doğru bilmem. Zaman zaman ülkenin değişik vilayetlerinde, uçsuz bucaksız ekilen ve dikilen araziler el değiştirir. Halk arasında bu kıymetli toprağı yabancılar aldı şeklinde konuşulsa da toprağın asıl sahibinin kim olduğu o bölge insanı tarafından ve kimse tarafından bilinemez.
Bu verimli arazi boş mu duruyor? Hayır, biri tarafından ekilip dikiliyor. Kim ekip dikiyor? Asıl sahibinin adına bir ekip diken oluyor. Çevre halkı bu adı sanı duyulmamış kimsenin toprak ağası olduğuna pek inanmasa da toprakla ilgilenen, çekip çeviren bu olduğunu bilir. Arazinin kimin olduğu tapuda yazılı ise de ticari sır gereği asıl sahibini kimse öğrenemez.
Hasılı bu dünyanın işleri o kadar girift ki çözemezsin. Kimin eli kimin cebinde bilemezsin. Herkes daha doğrusu parayı ve gücü elinde bulunduranlar, hiç başı ağrımadan işlerini vekalet yoluyla götürüyor. Ne taş atıp eli ağrıyor ne de vücut ve kafasını yoruyor. İşleri figürler eliyle yürüyor.
Burada figürün en büyük kazancı, burası benim havasını atması. Bu arada havan batsın demeyin. Unutmayın ki hava atmanın zevki ve keyfi bir başka. Bunu en iyi başkaları adına vekalet savaşı verenler, başkasının kahyalığını yapanlar bilir.
Yorumlar
Yorum Gönder