Ana içeriğe atla

Hizmette Sınır Tanımayan Süpürge Servisi

Ev süpürgeniz bozuldu. Hangisini alayım, şunu mu bunu mu derken, en iyisini alayım, bir daha başım ağrımasın diyorsun.

Öyle bir süpürge ki hem yıkaması hem süpürmesi hem servisi mükemmel olmalı. Böylesini aldın mı, ömürlük olacak. Kullan kullan eskimeyecek.

Belki de torunlarına miras kalacak. Çünkü o derece sağlam. Hem motoru güçlü hem görüntüsü güzel hem de kullanımı kolay olacak. Evi de tertemiz yapacak.

Halının üzerinde ne kadar tüy varsa yüzünü sakal tıraşı etmiş gibi hepsini alacak. Evde toz namına bir şey kalmayacak.

Sorup soruşturup böyle bir süpürge olduğunu dost bildiklerinden öğreniyorsun. Tek eksiği biraz değil, baya pahalıymış. Hem işimizi görsün, vırt zırt arızalanmasın hem de evladiyelik olsun da varsın pahalı olsun diyorsun.

Firmanın ismini öğrenip yerlerine gidiyorsun. Sizin şöyle bir makineniz varmış. Satın almaya geldim. Ödemeyi yapayım, eve getirin diyorsun.

Satarız satmasına da biz bu süpürgenin tanıtımını yapmadan satmayız. Evinize gelip ev halkına tanıtım yapacağız diyorlar.

Kardeşim, tanıtıma gerek yok. Müşteri ayağınıza gelmiş. Ayrıca tanıtım için yorulmayın diyorsun. Ne mümkün. Nuh diyorlar ama peygamber demiyorlar. Prensipleriymiş tanıtmak.

İyi tamam. Akşam gelin tanıtımı yapın. Gelirken de hem süpürgeyi hem de ödemeyi yapmak için post cihazınızı getirin diyorsun.

Bir saatte anlaşıyoruz.

Gelmeden önce tekrar arıyorlar. Evin tüm fertleri tanıtımda olacak. Komşuları da çağıracakmışım.

Ev halkı neyse de komşular ne alaka.

Komşuları pek tanımıyorum. Evde kaç kişi varsak, onlara tanıtımı yaparsınız diyorsun.

Geliyorlar. Eşim ve ben tanıtım için hazırız. Çocuk yok mu, onlar da gelsin diyor. Kardeş, çocuğun sınavı var. Ders çalışıyor diyorsun. Ne mümkün. Gel oğlum şuraya. Bulduk başımıza belayı diyorsun.

Işığı döndürüp bir lamba yakıyor. Havada uçuşan tozları gösteriyor. İşte bunlar olmayacak bu süpürgeyi kullanınca gibi şeyler anlattı da anlattı.

Tamam, çok beğendim. Hemen ödemeyi yapalım diyorsun. İnceden inceye süpürgenin özelliklerini anlatmaya devam etti. Sabır Ramazan derken nihayet nihayete erdirdi. Ödemeyi o günün parasıyla yüz lira fazla çekip fazla çektiği parayı bana nakit verdi. Sebebi hikmeti ne ise.

Pahalı ama süpürge tüm dertlerimizi bitirecek. Ödemeyi nasılsa taksit taksit ödeyeceğiz. Haliyle bir sevinç bir mutluluk.

Süpürgeyi deneyince hah şöyle, süpürge dediğin böyle olmalı dönütü alınca sevincin katlanıyor.

Süpürge iyi olmaya iyi. Yalnız kokusu sonra çıkıyormuş. Meğerse süpürgenin yıllık bakımı gerekiyormuş. Garantisi kaç yıllıksa, yılı dolar dolmaz, arıyorlar. Süpürgeyi götürüp bakımını yapıp geri getiriyorlar.

Buraya kadar iyi.

Firma hizmette sınır tanımıyor. Garantisi bittikten sonra da aramaya devam ediyor. “Efendim, normalde servis ücreti şu kadar. Kampanya var. Bu kadar. Yarın ekiplerimiz sizin mahalleye gelecekler. Süpürgeyi alıp üç gün içinde teslim edecekler. Parça değişmesi gerekiyorsa, ilaveten parça parası alıyoruz. Yarın gelsinler mi telefonu açılıyor.

Müsait değiliz yarın diyorsun. Hangi gün müsait olursunuz diyorlar. Efendim, bugünlerde müsait değiliz. Evde olmayacağız diyorsun. “Efendim, komşuya bırakın, biz oradan alalım” diyorlar. Görüyorsunuz değil mi hizmeti. Baba oğluna, oğlan babaya yapmaz bu hizmeti.

Sonunda bu sene kalsın, süpürgenin bir sıkıntı yok diyorsun. Bu seneyi atlatıyorsun ama Allah’ın yılı mı biter. Bu yıl biter, yeni bir yıl gelir.

Dün aradılar yine. Açmadım. Bugün tekrar aradılar. Meğerse bizim süpürgenin 2021 yılından beri bakımı yapılmıyormuş. Filtresi yıllık değişmeliymiş.

İnanın, süpürgeyi ne zaman aldım bilmem. Ne zaman son bakımını yaptığımı da bilmiyorum. Ama onlar biliyor. Bu süpürgenin üzerine gündelik kullanmak üzere kaç tane süpürge aldım. Benim bu firmadan aldığım süpürge daha duruyor. Firmanın servis hizmeti ise hız kesmeden devam ediyor.

Bugünlerde müsait değiliz dedim ise de birkaç gün sonra tekrar arayacaklar. Bakalım o zaman ne diyeceğim ama fazla ilgi beni bezdirdi.

Bana bu süpürgeyi tavsiye edenlere, kardeş, firmanın bu yönünü niye söylemedin de durmadan bana süpürgeyi övdün diyorsun. Öyle yönleri var diyorlar. Söylememişler. Çünkü ben yandım sen de yan dediklerini düşünüyorum.

Ne zaman derim bilmem ama bir gün efendim, peşimi bırakın. Ben ABD’ye taşındım desem, firma, efendim, orada da servis hizmetimiz var diyeceğine inanıyorum.

Hasılı firmanın servis hizmetinden muzdaribim. Ama aile saadeti için katlanıyorum.

Siz de bu süpürgenin servis hizmetinden yararlanmak istiyorsanız, her yıl yeni süpürge alır gibi servis hizmeti ücreti ödeyecekseniz, durduğunuz hata. Lütfen firma ile iletişime geçiniz.

Hoş, beni bu süpürge hizmeti bezdirse de firmanın bir iyi yönü var. Kurum kültürü hiç değişmiyor. Bizim devlet sistemimiz değişti ama bunlar hiç değişmeden aynı hizmeti vermeye devam ediyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda...

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam ...

Sami Hoca

Sami YÜCE İçi nasıldı bilmem ama dışa karşı şen şakrak biri idi.  Bulunduğu ortamlarda insanları güldürmeyi becerirdi. Şaka yapar, şakadan da anlardı. Çağın yaşatan Nasrettin hocasıydı.  Girdiği ortama çabuk intibak sağlar, insanlarla hemen iletişim kurardı.  Uzaktakileri belirli periyotlarla telefonla arayarak hal hatır sorardı.  İnsan canlısı biri idi. Herkesin derdi ile dertlenirdi.  Büyükle büyük, küçükle küçüktü.  Eli açık biriydi. Yedirmekten, izzet ve ikramdan kaçınmazdı. Dinlendik, Avcıtepe, Habiller, Güneysınır İlçe Müftülüğünde, Güneybağ ve Mevlana Mahallesindeki camilerde görev yaptı.  Görevine sadık biri idi. Mesaisi namaz vaktinden namaz vaktine değildi. Namaz harici bile camideydi. Görev yaptığı camileri tertemiz tutar, camlarına varıncaya kadar caminin temizliğini yapardı.  Paraya önem vermediğinden midir para yönünden yüzü pek gülmedi. Paraya ihtiyacı olduğunda kredisi vardı. Kimden borç istese eli boş dönmezdi. Şu gün vereceğim de...