12 Eylül 2024 Perşembe

Çiçeği Burnunda Bir Amirin Serüveni (6)

Mesaiye riayet konusunda çok hassastı. Bazı zamanlar mesai başlamadan kalkar. Tam 08.00'de tüm katı dolaşarak odalara girer. Hangi koltuk boş tespiti yapar. Sonra makamına geçer. 

Zamanında mesaiye gelmeyenler arasında kendi koruması da vardır. 

Koruması göreve geldikten sonra korumayı tüm kurumlara gönderir. Bundan sonra mesaiye geç gelme olmayacak uyarısında bulundurur.

Hala yeni gelenler varsa merdiven başında beklemesini, kim hangi dakikada gelmişse not almasını ister. Güvenlik de merdivende durur. Üç dakika geç kaldın, on dakika geç kaldın diye el kol işareti yapar ve kara listeye isimleri ekler. 

Güvenliğin uyarısını yeterli görmez ki akşam 16.30'da mesaiye geç gelenlerin makam önünde toplanması emrini verir. 

Bir yarım saat sonra içlerinde daire amirlerinin de olduğu kişileri makamına alır. Geç kalmayacaksınız bundan sonra der birkaç defa. Ardından "Sabahın sekizinde dikti demiş içinizden biri. O hanginiz" diye  sorar. Kimseden cevap çıkmaz. İstihbaratının güçlü ve her şeyden haberinin olduğunu söyler. İyi de istihbaratı güçlü ise sekizde dikti diyeni de öğrenmiş olması gerekmez miydi. Yine kah korumasını kurumlara gönderip bir daha gecikmeyin diyeceğine kah makamına çağırıp bir daha gecikme olmasın diyeceğine, gecikenlerden savunmasını alsa daha iyi olmaz mıydı. 

Neyse biz devam edelim mesaiye özen gösteren mülki amire. 

Birkaç gün sonra hizmetlisine talimat verir. Tam 08.00’de şu kurumu ara. Daire amiri gelmiş mi öğren der. kurumu ara. Hizmetli de müftünün gelip gelmediğini telefon açarak sorar.

Aradan bir hafta geçer ki bilgi vermek için saat 11.00 sularında bir kurumdan bir görevli mülki amirle görüşmek ister ama görüşemez. Çünkü mülki amir o vakitte kahvaltısını yapıyor. 

Mesaiye riayeti personelinden isteyen, bunu sık sık yineleyen mülki amir aynı zamanda yürümeyi de sever.

Bazı günlerde yanına yazı işleri müdürünü ve iki kurum amirini de alır. Amirlerden birini sağlıkçıdan, diğerini de doğayı bilen tarımcıdan seçer. Öyle ya rahatsızlanırsa biri muayene edecek, diğeri de dağ yolunu gösterecek, yazı işleri müdürü de dağdan emir verecekse onu ilgili kurum amirine duyuracak.

Yürüyüşe de makamdan yürüyerek gitmiyor. Belli bir yere kadar makam aracı onları taşıyor. Tıpkı yürüyüşe gidenlerin evden çıkınca asansöre bindiği ve yürüyüş parkuruna kadar da arabasıyla gittiği gibi.

Mesaide hassas olduğuna göre sanırsın ki bu doğa yürüyüşünü mesaiden sonra yapıyor. Mesainin içinde yapıyor. Üstelik bunu bir değil, kaç defa yapıyor. Sakın bu ne lahana turşusu demeyin. İlçenin tek sorumlusu. Ne yapsa yeridir. Kime ne, ne zaman gideceği.

Bu doğa yürüyüşü öyle bir iki saat sürmez. Saatleri bulur. Çünkü yürüyecekler, yorulunca oturup dinlenecekler. Bir şeyler yiyip içecekler.

Sağlıkçı ilçenin tek uzmanı. Uzman doktorun yazması gereken tüm ilaçları bu uzman yazıyor. Uzman doktor yürüyüşe gidince haliyle muayeneye ve ilaç yazdırmaya gelenler de geri döner. Doktor nerede diye soranlara yürüyüşe gitti denilmez. Ya toplantıda ya da bugün muayenesi yok denir. Bu durum hastaların kaç defa başına gelir.

Hastalık beklemeye gelmez demeyin. Sağlık için yürümek de önemli. Sonra bu konularda yalan söylemede bir sakınca olmaz herhalde.

Mülki amirle görüşmeye gelen olursa geri dönecek, imzalanacak evrak varsa bekleyecek. Öyle ya günün arkası bugün mü sanki. Sonra mülki amirin mesai saatleri içerisinde yürümeye hakkı yok mu? Personel 08.00-17.00 mesaisi yapacak, o ise dağ bayır gezip dolaşacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder