Çarşıya çıktığınızda Kapu Caminin güney cephesinde kuyumcularla aynı hizada Yok Var Hırdavat gözünüze çarpar. Belki daha önce levhasını görmüş ya da alışveriş yapmışsınızdır.
Zaman zaman
ziyaretine uğrar, çayını içer, laflarım. Civarında bir şey alacaksam da neyi,
nereden alacağıma mihmandarlık yapar. Dükkanı kapatır, gel şuraya, gel buraya
deyip işimi görür.
Adı üzerinde
hırdavat malzemesi satıyor. Adı nereden buldu bilmiyorum ama sanki bir
zamanların meşhur "Yok Yok" isminden esinlenmiş olsa gerek.
Dükkanının adını YokVar Hırdavat diye koymuş. İsim o kadar iddialı ki yok olanı
bile bulurum demeye getiriyor.
Gerçekten de küçücük
dükkanının içinde olmayan malzeme yok. Hangi malzemeyi nereye koyduğunu da iyi
biliyor. Mal dükkanında yoksa da nereden bulacağının yolunu gösteriyor.
Bir ara küçük bir
kaza geçirmiş, ayak parmağını kırmıştı. Yağmur yağmaya başlayınca kapı önündeki
malzemeyi içeri çekmek için kalktığında, yardım edeyim diye çıktım. Sağır kızın
dilinden annesi anlar. Sabah çıkarırken karıştırmayayım deyip
dokundurmadı.
Dükkanı işlek.
Ziyaretçisi, müşterisi hiç eksik olmaz. Gelene de çay ikramını ihmal
etmez.
Bir şey almaya gelip
de almadan çıktığına pek şahit olmadım. Bilgisi, görgüsüz ve satıcılığı on
numara.
Bildiğim ve gördüğüm
esnaf türlerine hiç benzemiyor. Başka bir esnafa gitsen, şunu istiyorum desen,
yok dediğinde, nereden bulabilirim dersen, iki elini açar, bilmiyorum,
bakacaksın cevabını alırken, bu YokVar Hırdavat'a gelen, aradığını bulamazsa, o
daha sormadan iki dükkan ileride şuna git, sola dön, falana git cevabını
verir.
Bir defasında biri
başka yerden civciv almış. Bunları nasıl götüreceğim eve diye buna gelmiş.
Üzerine ben vardım. İçeriden boş bir kutu ayarlayıp civcivler nefes alsın diye
kenarlarından delik açarken gördüm. Adam gittikten sonra bu kişi tanıdık mı
dedim. Hayır. Gelmiş şuraya. İşi görülsün yeter dedi.
Sattığı hırdavat
malzemelerinin nasıl kurulacağını müşteriye anlatır, hangi videoya bakacağını
söyler. Burada kurabilir miyiz diyenlere, malzemeyi ambalajından çıkarıp
kuruveriyor.
O kadar yorgunluk ve
ayakta dönmesine rağmen ne yüzünü asık gördüm ne sinirlenip ses
yükselttiğini.
Kendinde olmayan
malı hangi toptancıdan alacağını bilir, aynı anda arar, siparişini verir.
Bilenler gözü kapalı
dükkanına geliyor. Alışverişini, muhabbetini yapıp gidiyor.
Onca işinin arasında dükkanında kaç kişi varsa hem satış yapar hem çay doldurur hem muhabbet eder hem telefonla malzeme arayışına girer hem önündeki ekranı takip eder. Bir taraftan da beni dinlerken ince ince dokundurmalarıma hep muhalifsin, hep eleştiriyorsun cevabını da verir. Fikir olarak pek anlaşamazsak da bana bile tahammül ediyor anlayacağınız.
Çekirdekten
yetişmemiş olmasına rağmen işini bilen, işine sadık, müşteri çekmeyi
becerebilen biri. On parmağında o marifet desen eksik olur, fazla olmaz.
Namaz vakti geldiğinde
de dışarıda malzemeler dururken çalınır mı demez, dükkanı kapatır camisine gider.
Müslümanların derdiyle dertlenmeyi, gündemde tutmayı da ihmal etmez.
Alışveriş yapmasanız da tanışmaya, muhabbet etmeye, çayını içmeye değer YokVar Hırdavat Tuncer'in.
Allah helalinden yemeyi nasip etsin, bol kazanç versin Ona ve herkese.
Yorumlar
Yorum Gönder