Ana içeriğe atla

Hayatı Kendimize Zindan Etmemek

Hayatı dert edinmez isen, daha doğrusu hayatı ciddiye almazsan,

Algı oluşturmaya yönelik yayın yapan basın ve medyayı izlemezsen, 

Siyaseti takip etmez, nereyi kim ve hangi parti kazanır diye merak etmezsen,

Gündelik siyasetten alabildiğine uzak kalabilirsen, 

Bir parti veya ideolojinin kazanıp kaybetmesine umut bağlamazsan, 

Birinin kazanıp kaybetmesini dünyanın sonu görmezsen, al birini, vur ötekine dersen ve hiçbirine bel bağlamazsan, 

İnsanların, siyasilerin yaptıklarına hayret etmezsen ve hiçbirini gündemine almazsan, 

Sandığa gidip gitmemeyi düşünürsen, gittiğin zaman oy verip vermemeyi daha akıllıca görürsen, gerekirse sessiz tepki gösterirsen,

Eşinle, dostunla siyaset yapmazsan, dağarcığında gündelik siyasetin "S" ine apolitik olursan, sosyal medya ve sanal alemde görüş belirterek kutuplaşmış insanların eline malzeme vermezsen, 

Siyasilerin icraat ve vaatlerini elinin tersiyle itersen, vaatlere karnım tok deyip  hiçbirinden bir şey beklemezsen, her birine Allah sizi bildiği gibi yapsın dersen, 

Kendi işine zaman ayırıp esas işine odaklanırsan, çocuklarına zaman ayırırsan, 

Verilen onca krediyi hoyratça harcayanları eleştiri konusu yapmazsan, 

Koyduğun prensipler çerçevesinde bir yol çizip kendi kabuğuna çekilirsen, 

Ortaya çıkmış aktörleri gündemine alarak vaktini harcamazsan, 

Kafalardaki ön yargıyı ve fanatikliği yıkmaya çalışmazsan, 

Alışverişlerde hayat pahalılığını mesele edinmeyip ayağını yorganına göre uzatabilirsen, 

Dünyayı ve çevreyi değiştirmeye çalışmayıp kendini dinlersen ve kendini anlamaya çalışırsan, 

Kimsenin görmek istemediğini görmeye çalışmazsan; olaylara, kişilere kör ve sağır olursan,

Hiçbir konuda namerde muhtaç olmadan ve bir beklentiye girmeden yaşarsan,

Olup biten eksik ve aksaklıkları görmezsen,

Kendini yetiştirmeye ve geliştirmeye yönelirsen,

Konuşup yazmazsan, herhangi bir konuda görüş belirtmezsen,

Kimsenin özellikle yumuşak karnı olanın tavuğuna kış demezsen,

İnsanlara, olaylara, olup bitenlere ve gündelik kısır çekişmelere Fransız kalırsan,

Dert ve sıkıntılarını atmak için yürüyüş yapan bir müteferriç olursan...

Senden iyisi senden mutlusu senden huzurlusu olamaz ve hayat sana daima güzeldir. Hayat ise güzeli yaşamak için vardır. Ötesi derttir, sıkıntıdır vesselam. Değer mi üç günlük dünya için başkasının kurup dayattığı düzene çomak sokmaya...

Yorumlar

  1. Merhabalar.
    "...Değer mi üç günlük dünya için başkasının kurup dayattığı düzene çomak sokmaya..." Değmez. Ama, sen gel de gönle laf geçir. Bütün olan ve bitenlere de üç maymunu oynamak gibi bir şey bu!.. Bana değmeyen yılan bin yaşasın demek gibi bir şey bu!.. Tatlı canını üzmemek için gerçeklere sırtını dönmek ve mücadeleden kaçmak gibi bir şey bu!.. Yapabilene helal olsun demek gibi bir şey bu!..
    Mücadele ettim başaramadım, kaçtım başaramadım, ama sessiz sakin, habersiz kalmayı da başaramadım. Döndük tekrar başa. Tatlı canımızı üzmekten başka bir işe yaramadığını görmek de acıların en acısı...
    Kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlık.
    Selam ve muhabbetle.

    YanıtlaSil
  2. As. Kurdukları düzeni devam ettirmek isteyenlere sözümüz olmaz. Onlar bu düzeni devam ettirerek ihya olmaya devam edecekler. Bizi esas üzen bu düzene karşı üç maymuna oynayanlara. Onlar bu haleti ruhiyeden çok memnunlar ve huzurlular. Bize de hayal kırıklığı kalıyor. İsyanım buna.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde