Altı saat önce Ayasofya İmamı Sayın
Boynukalın ile ilgili bir paylaşım yapmıştım. Nereden de yaptım. Bu paylaşıma
gelen yorumlara cevap yazmam, bir altı saatimi aldı. Elim yoruldu cevap
yazmaktan. Vallahi pişmanım.
Aklıma Ebu'l Kasım'ın Ayakkabısı
geldi ve buradan diyorum ki ben Boynukalın'dan, Boynukalın da benden değil. Ne
onun yanındayım ne karşısındayım ne de
ona karşı çıkanların yanındayım. Ben ondan, o da benden ve herkesten beriyim.
Ah Rıza Bozdağ, alacağın olsun. Kamil Bilgiç, sen de oh olsun diye kıs kıs gül
köşende. Vara senin safında yer alsaymışım. Vah kafam ki vah! Ebu'l Kasım,
başına dert açan ayakkabıdan kurtulmuş, ben hala kurtulamadım.
İzninizle bu hikayeyi buraya
alıyorum.
(Paylaştığım bu yazı, 25 Mart 2018
tarihinde "Anlaşılan Biz Bu İleri-Geri Saatten Daha Çok Çekeceğiz!
**" başlığıyla blogumda ve kahtasoz gazetesinde yayımlanan bir yazımdan bir kesit):
“Ebu’l Kasım, imkanı yerinde
olmasına rağmen her tarafı yırtılmış ve yama yaptırılmış ayakkabısını giymeye
devam ediyor. Ayakkabı, yamalardan olsa gerek ağır mı ağır! Herkesin tanıdığı
bu ayakkabıdan kurtulması ve yeni bir ayakkabı alması için eşi-dostu, yeni bir
ayakkabı al dese de Ebu’l Kasım, ‘Haklısınız, alayım” der ama cimriliği yeni
bir ayakkabı almasının da önüne geçer her defasında.
Bir gün hamama giden Ebu’l Kasım,
hamam çıkışı elbiselerini giyerken kendi ayakkabılarının yanında gıcır gıcır
yepyeni bir ayakkabı bulur: ‘Eş-dost bana acıdı, yeni bir ayakkabı alıverdi,
sağ olsunlar’ diyerek yeni ayakkabıları ayağına giyer, çeker gider. Ayakkabı
şehrin kadısınındır. Kadı, ayakkabısını yerinde bulamayınca kızar, bağırır.
Kadının adamları giden ayakkabının yerine konmuş eski ve yamalı ayakkabıları
görünce, ‘Sayın kadım! Bu ayakkabılar Ebu’l Kasım’ın, seninkileri o giymiş
olmalı’ der. Ebu’l Kasım’ı derdest ederek kadının huzuruna çıkarırlar.
Yargılama sonucunda belli bir para cezasına çarptırılan Ebu’l Kasım,
ayakkabılarını eline alır, ‘Bu gidişle ben bu ayakkabılardan çok çekeceğim, en
iyisi kurtulmak’ der yeni bir ayakkabı alır. Eski ayakkabısını gider denize
atar ve evinin yolunu tutar. Günler sonrasında denizde balık tutan birinin
oltasına ağır mı ağır bir şey takılır. Balıkçı, ‘Büyük bir balık yakaladım
galiba’ diye sevinç içerisinde oltayı kaldırınca oltaya takılanın Ebu’l
Kasım’ın ayakkabısı olduğunu görür, düşürmüş olmalı, diyerek Ebu’l Kasım’ın
kapısını çalar. Malum ayakkabının sahibi evde yoktur. Kaybolmasın, gelip geçen
almasın diye ayakkabıları evin damına atar. Damda gezinmekte olan kedinin
ayağına takılan ayakkabı, yoldan geçmekte olan birinin kafasına düşer ve adamı
yaralar. Yaralı adam hastanede tedavi görürken şehrin kadısı, yaralayanın
peşindedir. Suç yerinde Ebu’l Kasım’ın ayakkabısı bulunur. Adam yaralamaktan
Ebu’l Kasım’a hem hastane masrafları, ayrıca para cezası verilir.
Bütün mal varlığını eski ayakkabısı
sayesinde kaybeden Ebu’l Kasım, saçını-başını yolarak, “Ben bu ayakkabıdan
nasıl kurtulacağım” diye düşünür ve sonunda eline tutuşturulan ayakkabılarla
yeniden kadının huzuruna çıkar.
Kadıya: ‘Sayın kadım! Bu ayakkabı
ile aramda hiçbir bağımın olmadığı ile ilgili bana resmi bir belge versen’ diye
ricada bulunur. Ebu’l Kasım’ı dinleyen kadı, acı acı gülümseyerek Ebu’l Kasım’a
“Ayakkabı ile Ebu’l Kasım’ın hiçbir alakası yoktur” şeklinde bir berat verir ve
böylece Ebu’l Kasım , servetine mal olan bu ayakkabıdan zor da olsa kurtulur. 13.03.2021
Not: Bu yazının ardından az bir zaman sonra tartışmaların odağında olan Ayasofya İmamı Boynukalın af talebinde bulundu ve affedildi. Daha doğrusu istifa ettirildi. Boynukalın yalnız değildir diyerek onu savunanlardan tık çıkmadı. Ses çıkarmaları da mümkün değildi. Çünkü onu oraya getiren güç onu almıştı. Bizim insanımızın ise güce karşı boynu kıldan incedir. Tek yaptıkları, benim gibi bir güç olmayan kişiye karşı çıkmak oldu. Otoriteye de karşı çıksalardı kendi kendilerine çekilmemiş olacaklardı. Heyhat ki heyhat... Yine ucuz mücahitlik yaptılar vesselam.
Merhabalar.
YanıtlaSilSayın hocam, siz bu söz konusu yazıyı nerede paylaştınız da size böyle yağmur gibi yorumlar geldi. Buradaki sayfanız desem, buradaki paylaşımlarınıza benden başka pek yorum yazan yok, görmüyorum hiç!
Selam ve muhabbetlerimle.
As Recep Bey. Bazı yazılarımı Facebook 'ta paylaşırım. Yorumlar da oraya geliyor. Bloğa yorum dediğiniz gibi sizden başka yok.
YanıtlaSil