Ana içeriğe atla

İslam ve Bilim (1)

12.sınıf din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin ilk ünitesi, "İslam ve Bilim" başlığını taşıyor. Bu ünite kitapta 40 sayfalık bir yer kaplıyor.

Din-bilim ilişkisi başlığıyla dinin ve bilimin tanımı yapılmış. Allah'ın evreni yaratırken değişmez yasalar koyduğunu, buna sünnetullah dendiğini, bilimin bu değişmez yasaları bulmaya çalıştığını söyleyerek dinin bilimin karşısında olmadığını, aksine bilime yardımcı ve uyum içerisinde olduğunu, din ile bilim arasında bir çelişki olmadığını işlemiş, ayet ve hadislerle dinin akıl, bilim ve okumaya önem verdiğine dikkat çekiyor. Müellifin eline sağlık. Olması gereken de budur.

İkinci konu başlığında "İslam Medeniyetinde Bilim ve Düşüncenin gelişimini" işlemiş. Grek ve Roma'dan getirilen eserlerin Beytü’l Hikme'de tercüme edildiğini, şerhler yazıldığını, ilaveler yapıldığını, Endülüs Emevi Devleti vasıtasıyla bu eserlerin Batı'ya geçtiğini, reform ve Rönesans hareketlerine katkı sağladığını müellif izah etmeye çalışıyor.

İslam Medeniyetinde öne çıkan eğitim kurumları başlıklı 3.konuda ise eğitim kurumları olarak cami, mescit, medrese, mektep, Beytü' l hikmet, rasathane, daruşşifa, daru'l hadis, daru'kurra ve kütüphaneyi sayar. Bu kurumların içeriği hakkında açıklamalar yapar.

Müslümanların Bilim Alanında Yaptığı Öncü ve Özgün Çalışmalar başlıklı dördüncü konu başlığında ise Müslüman bilim adamlarının dil, fıkıh, hadis, kelam, tefsir, matematik, geometri, fizik, kimya, astronomi, felsefe, tarih, coğrafya, tıp alanlarında neler yaptığını, hangi eserleri yazdıklarını, hangi buluşa imza attıklarını anlatıyor. Kısaca bilimin bugünkü geldiği noktada Müslüman bilim adamlarının geçmiş müktesebatı yok kabul edilemez demek istiyor. Şu var ki bu buluşlarıyla bilimin Batı’ya aktarılmasında İslam dünyası, köprü görevi görmüştür. Yunan ve Roma'dan aldığına, ilaveler yaparak Endülüs Emevi Devleti üzerinden Batı'ya aktarılmasında katkı sunmuştur.

Ders kitabının belirttiği Müslüman bilim adamlarının bilime hizmeti ve keşfi ile ilgili bazı örneklere yer vermek istiyorum:

Çizdiği ili dünya haritası ve yazdığı Kitabı Bahriye isimli eseriyle Piri Reis'in coğrafya ilmine, 

El Havi isimli ansiklopedisi ile her türlü hastalığı tek tek ele alması, hastalıkların belirtileri, sebepleri ve tedavi yollarından bahsederek tıp ilmine Razi'nin katkısı, 

El Kanun Fi't Tıp isimli eseriyle tıp ilmine büyük katkı sunan İbni Sina'nın eseri Doğu ve Batı'da başyapıt kabul edilmesi, 

Tarihte ilk anestezinin 9.asırda Sabit bin Kurre tarafından uygulanması, 

İbni Nefis' in küçük kan dolaşımını bulması, 

Ondalık sistemin icadı, 

Sıfırın Harizmi tarafından bulunması, Harizmi'nin cebirin babası bilinmesi, 

Pî sayısının günümüzde kullanılan en doğru değerini Kaşi'nin bulması, 

İntegral teoreminin Müslümanlar tarafından keşfedilmesi, 

Aynştayn teorisi olarak bilinen İzafiyet teorisini Kindi tarafından ortaya konması, 

Su basıncıyla çalışan saatler yerine ağırlıkla çalışan saatler ve kum saatlerinin ilk kez Müslümanlar tarafından icat edilmesi, 

Cabir bin Hayyan ile Ebu Bekir Razi'nin kimya ilminin kurucusu sayılması, 

Aziz Sancar'ın kimya dalında Nobel Barış Ödülü alması vs. (Devam edecek) 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde