7 Mayıs 2023 Pazar

Üçüncü Meşgalem

Emekli olup olmayacağımı sordu geçen gün bir yönetici.

Ne emekliliği? 65 yaş ve iki polis zoruyla, dedim.

*

Zaman zaman emeklisin değil mi diyorlar.

Hayır, hala çalışıyorum diyorum. 

Beni şaşırtan biraz da kendisi şaşırsın.

*

Çalışmayı düşünüyor musun hala diyen eksik olmuyor. 

Daha düşünmüyorum, şimdilik çalışıyorum. Emekli olup da ne yapacağım. Zira bir meşgalem yok diyorum.

Bulursun bir şey. Yok mu tarla, bağ diyor. Sanki alıverdi de olmaz dedim.

*

Geçen gün biri daha sordu ne zaman emekli olacağımı. 

Emekli olayım olmaya da ne iş yapacağım dedim. 

Ayıp oluyor ama senin işin var zaten dedi. 

Ne işi dedim. 

Yürüyüş yapıyorsun boşluk buldukça. Bol bol yürürsün. Bir de zaten yazıyorsun durmadan. Daha ne iş ararsın? Akşam birden olur dedi.

Ben de emeklilikte sonra iş verecek diye sevinmiştim.

*

Birbirini tanımamasına rağmen her gördüğüm çalışıp çalışmadığımı soruyor.

İlk zamanlarda beni düşünüyorlar diye düşündüm. Eksik olmasınlar dedim. 

Sonra düşündüm ki bu millet beni düşünmede bu kadar iyi olamaz. Bu biraz fazla. Var bunun altında bir şey dedim. 

Anladım ki eğitim ve öğretimin kurtuluşu benim emekli olmamda.

*

Tansiyon kontrolü için bazen eczaneye bazen de hastaneye gidiyordum. Gittiğim yere ikinci gidişimde bir mahcubiyet hissediyorum. 

En son gittiğim eczaneye fiyatlarını sordum. 600 TL fiyatı. Tansiyonunun kaç olduğunu kendisi sesli söylüyor. Yaşlılara bunu öneriyoruz dedi. Bir diğeri de 650 lira imiş. Her ikisi de garantili imiş. Belli ki bu eczacı hanım kızımız da beni yaşlı kategorisine koymuş. Bir de hala çalıştığımı söylesem ne derdi acaba? Al ondan sonra başına belayı. Belli etmedim ama sen misin beni yaşlı sınıfına dahil eden. Almayacağım dedim içimden. Bir değerlendireyim dedim, çıktım.

Aklı sıra kızımız ölçtüğünü sesli söyleyeni tavsiye ederken rakamları okuyamayacağımı düşündü. Bilmiyor ki genç kasiyer kızımızın gözlüğüyle okuyamadığı barkodu çıplak gözle okuduğumu.

Burada yaşlısın, kabul et diye eczacı kızımız gibi moral bozanınız çıkabilir. Ayakları çekmeyen kayın peder bile daha yaşlı olduğunu kabul etmiyor ki ben edeyim, öyle değil mi?

Neyse bana seslisini önererek bir müşteri kaybetti eczacı. Ama ikinci kez tansiyon ölçtürmeye de gidemezdim.

Olmayacak böyle bir tansiyon aleti almalıyım dedim. Sonunda bu ucuzlukta bir tane tansiyon aletim oldu. Akşam sabahın dışında günde sayısız kere ölçüyorum.

Tansiyon ölçmeden önce bir beş dakika, bir de tansiyon ölçerken belli bir vakit geçiyor. Bir de kendi kendime ölçüyorum, iyi mi? Bu arada pek kolay, pek de zevkliymiş ölçmek. Kimseden yardım almadan ölçünce, bunun keyfi daha bir başka oluyor. Hele bir de tansiyon kıvamında çıkarsa, zevkten dört köşe oluyorum. Beğenmedim mi bir daha bir daha  ölçüyorum. Sonunda tansiyon aleti pes ediyor. Daha dünyaya ne kazıklar çakarım diyorum.

Günlük sayısız ölçmeyi biraz daha artırırsam, yürüyüş ve yazma dışında bir üçüncü meşgale olarak tansiyon ölçme işim olacak. Keyfime diyecek yok. Kısa günün kârı. Daha ne isterim.

Emekli olduktan sonra gittiğim yere tansiyon aletini de götürür. Oturduğum bankta yanıma gelip oturana dur bir tansiyonunu ölçüvereyim deyip meşgaleyi artırmayı düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder