Zırcahil de olsa
kaybedeceğimi bildiğim halde hendek atlatmaya çalışırım. En azından denedim,
olmadı derim.
Farklı fikir
sahipleriyle konuşmaktan gocunmam. En azından o beni, ben de onu anlamaya
çalışırız. Neticede anlaşamadık derim.
Kafa yapıma aykırı, huyu
ve suyu, fikri ve zikri mizacıma ters bile olsa düşüncemi dayatmadan her
kesimle iletişim yollarını açık tutmaya çalışırım. Çünkü iletişim sosyal varlık
olmanın bir gereğidir.
Kafasında bana karşı
önyargısı ve şüphesi olan insana kendimi ifade etmeye çalışırım. Giderebilirsem
ne mutlu bana. Olmadı mı, herkesi yargısı kendisine derim.
Bir düşünce, bir fikrin
ve siyasi görüşün trolü mü, aynı zamanda eleştiriye açık mı, onunla konuşmaktan
ve kanaatlerini paylaşmaktan kaçınmam.
Şu tiplere gelince;
Konuştuğunu anlamıyor
mu?
Gösterdiğin hedefe değil
de parmağına bakıyorsa,
Her dediğini yanlış
anlıyorsa,
Bütüne odaklanamayıp parçada
herkesi boğuyorsa,
Anlamadığını kabul etmiyorsa,
İlla benim dediğim doğru
diyorsa,
Olur olmaz her şeye
alınan alıngan bir tip ise
Kafasındaki
saplantılardan kurtulamıyorsa,
Körü körüne savunmacı
hastalığına yakalanmışsa,
Her dediğinden kimsenin
anlamadığı anlamlar çıkarıp itham ve niyet okumada sınır tanımıyorsa,
Kendini ifade etmede
bozuk, kavgacı, küfürlü ve seviyesiz bir üslup kullanıyorsa...
Bunlarla konuşmak, aynı havayı teneffüs etmek dünyanın en eziyetli işidir. Kişiyi anasından doğduğuna pişman ederler. Akıl sağlığınızı yok ederler. Vücudunuzun tamamını gererler. Bu görüntüleriyle bu dünyaya huzur bozmak için geldiklerini anladığın zaman iş işten geçmiştir. Uzak durayım dersin, burnunun ucunda biterler. Tek kelimeyle bu imtihanın yükü büyük. Ben pes diyorum böylelerine. Kaldırabilene, Eyüp gibi sabrı olanlara selam olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder